Translation of "Numarası" in German

0.012 sec.

Examples of using "Numarası" in a sentence and their german translations:

Uzaylı numarası yapalım.

- Lasst uns so tun, als wären wir Aliens.
- Lass uns so tun, als wären wir Aliens.
- Tun wir so, als wären wir Außerirdische!

Ölü numarası yapma.

Spiel nicht tot.

Uyukluyormuş numarası yaptı.

Sie tat so, als schlafe sie.

Aptal numarası yapma.

Stell dich nicht dumm!

Numarası ezberinizde mi?

Wissen Sie seine Nummer auswendig?

Ölü numarası yapın!

Stellt euch tot!

Gözlüklerinin numarası kaç?

Wie viele Dioptrien hat deine Brille?

Acil telefon numarası nedir?

Was ist die Notrufnummer?

O sağırmış numarası yapıyor.

Er stellt sich taub.

Beni duymamış numarası yaptı.

Er tat so, als ob er mich nicht gehört hätte.

Ambulansın telefon numarası nedir?

Wie lautet die Telefonnummer des Krankenwagens?

Tom'un ayakkabı numarası nedir?

Welche Schuhgröße hat Tom?

O, masum numarası yaptı.

Sie gab vor, unschuldig zu sein.

Ben Tom'muşum numarası yapardım.

Ich hatte die Angewohnheit, so zu tun, als ob ich Tom wäre.

Ben uyuyor numarası yaptım.

Ich stellte mich schlafend.

Bu kimin telefon numarası?

- Wessen Telefonnummer ist das?
- Von wem ist die Telefonnummer?

Uyumlu davranıyor numarası yaptım.

Ich tat so, als würde ich mitspielen.

Kardeşinin telefon numarası kaç?

Wie ist die Telefonnummer deiner Schwester?

Çok masummuşun numarası yapma.

Tu nicht so unschuldig!

Acil durum numarası nedir?

Wie lautet der Notruf?

Bu ayakkabıların numarası nedir?

Welche Größe haben diese Schuhe?

Sami doktor numarası yapıyordu.

Sami gab vor, Arzt zu sein.

O eşcinsel olmuş numarası yapıyor.

Er macht einen auf schwul.

O parayı umursamıyormuş numarası yaptı.

Er tut so, als kümmerte er sich nicht ums Geld.

Köpeğim çoğunlukla uyuyor numarası yapıyor.

- Mein Hund tut oft so, als würde er schlafen.
- Mein Hund tut oft so, als ob er schläft.

Hidrojenin atom numarası 1 'dir.

- Die Atomnummer für Wasserstoff ist 1.
- Die Ordnungszahl von Wasserstoff ist 1.

Bu otelin faks numarası nedir?

Wie lautet die Faxnummer dieses Hotels?

Demirin atom numarası 26'dır.

- Die Ordnungszahl von Eisen ist 26.
- Die Atomnummer für Eisen ist 26.
- Die Ordnungszahl für Eisen lautet 26.

Tom Mary'yi görmemiş numarası yaptı.

Tom tat so, als sähe er Maria nicht.

Tom hasta olmuş numarası yaptı.

Tom täuschte vor, krank zu sein.

Onun telefon numarası bende var.

Ich habe seine Telefonnummer.

Bu otelin faks numarası kaç?

- Wie lautet die Faxnummer dieses Hotels?
- Was ist die Faxnummer von diesem Hotel?
- Welche Faxnummer hat dieses Hotel?

Tom beni görmemiş numarası yaptı.

Tom tat so, als hätte er mich nicht bemerkt.

Tom uyuyor numarası yapıyordu sadece.

- Tom tat nur so, als würde er schlafen.
- Tom tat nur so, als schliefe er.

Tokyo Dome için telefon numarası nedir?

Wie lautet die Telefonnummer vom Tokyo Dome?

Hastanın hasta numarası yapmadığını nasıl biliyorsunuz?

Woher weißt du, dass der Patient die Krankheit nicht simuliert?

Tom ve Mary evli numarası yaptılar.

Tom und Maria tun so, als wären sie verheiratet.

Bir otlakçı çalışma numarası yapmayan biridir.

Ein Faulpelz ist ein Mensch, der nicht so tut, als würde er arbeiten.

İtalya'nın telefon kod numarası +39'dur.

Die Vorwahl für Italien ist +39.

Tom Mary'den hoşlanıyor numarası bile yapamaz.

Tom kann nicht einmal so tun, als möge er Mary.

Tom bana bir sihirbazlık numarası gösterdi.

Tom hat mir ein Zauberkunststück gezeigt.

- Bu numara ne?
- Ne numarası bu?

Was ist das für eine Zahl?

Vagon ve koltuk numarası biletin üzerinde yazılı.

Die Wagen- und die Sitznummer stehen auf der Fahrkarte.

Ama bu dişinin son bir numarası daha var.

Aber sie hat einen letzten Trick.

Onlardan biri bir aktör, birini öldürme numarası yapacak.

Einer von ihnen ist ein Schauspieler, der so tut, als wolle er jemanden umbringen.

- O hastaymış gibi davrandı.
- O hasta numarası yaptı.

Er spielte krank.

- O beni tanımıyormuş gibi davrandı.
- Beni tanımıyor numarası yaptı.

- Er tat so, als kennte er mich nicht.
- Er tat so, als würde er mich nicht kennen.
- Er tat so, als ob er mich nicht kennen würde.

Onu aramak istiyorum. Sende onun telefon numarası var mı?

Ich möchte ihn anrufen. Haben Sie seine Telefonnummer?

Mary gerçekten hasta değil. O sadece hasta numarası yapıyor.

Maria ist in Wirklichkeit nicht krank. Sie tut nur so.

- Tom'un ayakkabı numarası nedir?
- Tom kaç numara ayakkabı giyer?

- Was ist Toms Schuhgröße?
- Welche Schuhgröße hat Tom?

Başlatıyorsunuz bir tane ders. Her görüşmenin de bir numarası var

Sie beginnen eine Lektion. Jeder Anruf hat auch eine Nummer

ID numarası olsa dahi böyle lönk diye dersin ortasına dalamıyor

Selbst wenn er eine ID-Nummer hat, kann er nicht mitten in der Lektion so tauchen.

- Kaç tane telefon numarasına sahip?
- Onun kaç telefon numarası var?

Wie viele Telefonnummern hat sie?

Mary yüzünü yana çevirdi ve Kate görmezden gelmiş numarası yaptı.

Maria sah weg und tat so, als bemerke sie Katrin gar nicht.

Tom'da Mary'de Boston'da adresi yok, ancak onun telefon numarası var.

- Tom weiß nicht, welche Anschrift Maria in Boston hat, aber er hat ihre Telefonnummer.
- Tom hat die Adresse von Maria in Boston nicht, aber er hat ihre Telefonnummer.

Perşembe akşamı telefon konferansı için telefon numarası 415-904-8873'dir.

Die Telefonnummer für die Telefonkonferenz am Donnerstagabend ist 415-904-8873.

Tom, Mary'nin John ile dışarı çıkması kendisine sorun olmamış numarası yaptı.

- Tom tat so, als machte es ihm nicht aus, dass Maria mit Johannes zusammen war.
- Tom tat so, als machte es ihm nicht aus, dass Maria mit Johannes zusammen ist.

- Tom'un telefon numarasına sahip misin?
- Sende Tom'un telefon numarası var mı?

Hast du Toms Telefonnummer?

Laura son dakikada sadece arkasını dönmek ve kaçmak için yaklaşıyor numarası yaptı.

Laura tat so, als ob sie näher käme, nur um sich dann im letzten Augenblick umzudrehen und wegzurennen.

Ev telefonumun numarası, alan kodu iki sıfır bir, bir iki üç dört beş altı yedi.

Meine private Telefonnummer ist: Vorwahl zwei - null - eins, dann eins - zwei -drei, vier - fünf - sechs - sieben.