Translation of "Kırmızıya" in German

0.005 sec.

Examples of using "Kırmızıya" in a sentence and their german translations:

Işık kırmızıya döndü.

- Die Verkehrsampel wurde rot.
- Die Ampel wurde rot.

Bisikletini kırmızıya boyadı.

Er malte sein Fahrrad rot an.

Çabalarımızı önce kırmızıya odaklıyoruz.

Schauen wir uns zuerst die roten Aufgaben an.

Neden bankı kırmızıya boyadın?

- Wieso hast du die Bank rot gestrichen?
- Wieso haben Sie die Bank rot gestrichen?
- Wieso habt ihr die Bank rot gestrichen?

Yapraklar sonbaharda kırmızıya döner.

Die Blätter färben sich im Herbst rot.

Trafik ışığı kırmızıya döndü.

- Die Verkehrsampel wurde rot.
- Die Ampel wurde rot.
- Die Ampel hat auf Rot geschaltet.

Tom bisikletini kırmızıya boyadı.

Tom hat sein Fahrrad rot gefärbt.

Neden çitini kırmızıya boyadın?

- Warum hast du deinen Zaun rot gestrichen?
- Warum habt ihr euren Zaun rot gestrichen?
- Warum haben Sie Ihren Zaun rot gestrichen?

Tom ahırı kırmızıya boyadı.

Tom strich die Scheune rot an.

O, parlak kırmızıya döndü.

Sie wurde knallrot.

Ağaçlardaki yapraklar kırmızıya döndü.

Die Blätter auf den Bäumen haben sich rot gefärbt.

Mary parlak kırmızıya döndü.

Maria wurde knallrot.

O, saçını kırmızıya boyamak istiyor.

Sie will sich die Haare rot färben.

Babam posta kutusunu kırmızıya boyadı.

Mein Vater hat den Briefkasten rot gestrichen.

O, tırnaklarını hep kırmızıya boyar.

Sie lackiert sich die Nägel immer rot.

O, saçını parlak kırmızıya boyadı.

Sie hat sich das Haar knallrot gefärbt.

Mary'nin tırnakları parlak kırmızıya boyanmış.

Marias Nägel waren knallrot lackiert.

O, beyaz eteğini kırmızıya boyadı.

Sie färbte ihren weißen Rock rot.

Zamanla bu resimler kırmızıya boyanmaya başladı,

Mit der Zeit wurden diese Darstellungen rot --

Tom son günlerde saçını kırmızıya boyadı.

Tom hat sich neulich die Haare rot gefärbt.

Tom'un omuz hizasında kırmızıya boyanmış saçları var.

Tom hat rotgefärbtes, schulterlanges Haar.

- Onun yanakları kızardı.
- Onun yanakları kırmızıya döndü.

Er bekam rote Wangen.

Tom'un bisikleti o onu kırmızıya boyamadan önce maviydi.

- Bevor er es rot anstrich, war Toms Fahrrad blau.
- Toms Fahrrad war blau, bevor er es rot anstrich.

Tom Mary'yi saçını kırmızıya boyaması için ikna etmeye çalıştı.

Tom versuchte, Maria davon zu überzeugen, sich die Haare rot zu färben.