Translation of "Insanı" in German

0.012 sec.

Examples of using "Insanı" in a sentence and their german translations:

- Çalışmak insanı yüceltir.
- İş insanı yüceltir.

Arbeit adelt.

İnsanı ürküten seslerin...

Voller unheimlicher Geräusche...

Beklenti insanı yorar.

Warten macht müde.

Emek, insanı yarattı.

Die Arbeit hat den Menschen erschaffen.

Tanrı insanı yarattı.

Gott erschuf den Menschen.

Ne kadar insanı seviyorsun?

Wie viele Menschen liebst du?

Iyi bir insanı anlattı

erzählte ein guter Mensch

Oyun birçok insanı heyecanlandırdı.

Das Spiel begeisterte viele Leute.

Bir insanı görünüşüyle yargılamamalısın.

Man sollte niemanden nach seinem Äußeren beurteilen.

Bir insanı görüntüsüyle yargılama.

Beurteile einen Menschen nicht nach seinem Aussehen.

Paylaşmak mutlu eder insanı.

Teilen macht den Menschen glücklich.

Tanrı insanı kendi suretinde yarattı.

Und Gott schuf den Menschen ihm zum Bilde.

Kaç tane insanı iyi biliyorsun?

- Wie viele Menschen kennen Sie gut?
- Wie viele Menschen kennst du gut?
- Wie viele Leute kennst du gut?

Bir insanı görünüşüne göre yargılama.

Man soll ein Buch nicht nach seinem Einband beurteilen.

Bir insanı görünüşü ile yargılamamalısın.

Du solltest einen Menschen nicht aufgrund seines Aussehens beurteilen.

Bazen insanlar patent sahibi bilim insanı

Manchmal fragen die Leute, ob wir uns streiten --

Ve bu insanı çok hızlı yoruyor.

Und das Ganze ist sehr kräftezehrend.

Çünkü bazı icatlar insanı zehirliyor. Merhaba!

Einige Innovationen sind schädlich. Hallo!

Pirinç milyonlarca insanı besleyen bir tahıldır.

Reis ist eine Getreideart, die Milliarden von Menschen ernährt.

Eski dönemlerde veba birçok insanı öldürmüştür.

In früheren Zeiten kamen viele Menschen durch Seuchen um.

Bir insanı dış görünüşüne göre yargılayamazsınız.

Man soll ein Buch nicht nach seinem Einband beurteilen.

Kıtlık 36 milyondan fazla insanı öldürmüştü.

Hungersnöte hatten mehr als 36 Millionen Menschen getötet.

Bir insanı kurtar. Bir yamyam ye.

Rette einen Menschen. Iss einen Kannibalen.

Daha fazla insanı işe alacaklar mı?

Sollen noch mehr Leute angestellt werden?

Daha fazla insanı işe almamız gerek.

Wir müssen mehr Leute einstellen.

Bu bomba bir sürü insanı öldürebilir.

Diese Bombe kann viele Menschen töten.

Eğlenen çok sayıda insanı görmek harika.

Es ist schön, so viele gut unterhaltene Leute zu sehen.

- Para insanı değiştirir.
- Para insanları değiştirir.

Geld verändert Menschen.

Avuç içi kadar insanı inanılmaz zengin yapıyor.

während eine Handvoll unvorstellbar reich wird?

Bir insanı küçük düşürüp onunla alay etmekten,

Das können verschiedene Verhaltensweisen sein,

Tom şu an dünyanın en mutlu insanı.

Tom ist gerade der glücklichste Mensch auf der Welt.

Bir damla zehir 160 insanı öldürmeye yeter.

Ein Tropfen von dem Gift reicht, um 160 Menschen umzubringen.

Çinli bir insanı Japon'dan ayırt edebilir misin?

Kannst du Chinesen und Japaner unterscheiden?

Bir insan başka bir insanı tümüyle anlamayabilir.

Eine Person kann eine andere Person nicht vollkommen verstehen.

Bir insanı öldürebilirsin ama bir fikri öldüremezsin.

Einen Menschen kann man umbringen, nicht aber eine Idee auslöschen.

Gerçekler acıdır, ama gerçekleri bilmemek, insanı öldürür.

Die Wahrheit ist schmerzlich, aber die Unwissenheit bringt einen um.

Paranın insanı nasıl değiştirdiği bu filmlerde işlendi aslında

Wie Geld die Menschen verändert hat, wird in diesen Filmen tatsächlich behandelt

Tom'un bu dört insanı öldürmekten kurtulmasına izin veremeyiz.

Wir können Tom mit dem Mord an diesen vier Menschen nicht ungestraft davonkommen lassen.

Beni dünyanın en mutlu insanı yaptığını biliyor musun?

Weißt du eigentlich, dass du mich zum glücklichsten Menschen auf der ganzen Welt machst?

Öyle bir model ki... milyarlarca insanı bir kenarda bırakıp

Einem Modell, das Milliarden Menschen ausgrenzt,

Ve daha fazla bilim insanı bu konuya kendini adadı.

und mehr Wissenschaftler widmeten sich dem mit Herz und Seele.

İnsanı evrenin merkezine koyan Leonardo'nun yaptığı Vitruvius Adamı Çizimi

Die vitruvianische Mannzeichnung von Leonardo, der den Menschen in den Mittelpunkt des Universums stellt

- O tipik bir Japon insanı.
- O tipik bir Japon.

Er ist ein typischer Japaner.

Alzheimer hastalığı tüm dünyada yaklaşık 50 milyon insanı etkilemektedir.

- Fast 50 Millionen Menschen auf der Welt sind Alzheimerbetroffene.
- Fast 50 Millionen Menschen auf der Welt sind von Alzheimer betroffen.
- Die Alzheimersche Krankheit betrifft fast 50 Millionen Menschen auf der Welt.
- Die Alzheimerkrankheit betrifft fast 50 Millionen Menschen auf der Welt.

„Sigara insanı yavaş yavaş öldürür.“ „Benimde acelem yok zaten.“

„Zigaretten bringen den Menschen ganz langsam um.“ – „Ich habe ohnehin keine Eile.“

Bazı zehirli sarı kurbağalar bir insanı öldürecek kadar zehir barındırır.

Einige Pfeilfrösche haben genug Gift, um einen Menschen zu töten.

Tersini, konser salonunun üç blok ötesinde yaşayan bir insanı düşünün.

Denken wir nun an eine Person, die drei Straßen davon entfernt wohnt.

Primatlar sadece maymunları değil fakat aynı zamanda insanı da kapsıyor.

Zu den Primaten gehören nicht nur die Affen, sondern auch der Mensch.

Bir insanı eleştirmeden önce her zaman kendini onun yerine koymalısın.

Bevor du jemanden verurteilst, versuche zuerst einen Tag in seinen Schuhen zu laufen.

- İnsanı dış görünüşüne göre yargılamayın.
- Bir kitabı kapağına göre yorumlama.

Man soll ein Buch nicht nach seinem Einband beurteilen.

Bir insanı tanımak için, onunla sadece bir hafta seyahat etmelisin.

- Um einen Menschen zu kennen, genügt es, eine Woche mit ihm zu reisen.
- Um einen Menschen kennenzulernen, braucht man bloß eine Woche lang mit ihm reisen.

Bazen kader yüzüne güler ve harika bir insanı hayatına yollar.

Manchmal meint es das Schicksal auch gut mit einem und schickt einen wunderbaren Menschen in dein Leben.

Kara mayınları her yıl çoğu çocuk 15.000 ila 20.000 insanı öldürür.

Jährlich kommen 15 000 bis 20 000 Menschen durch Landminen ums Leben, viele davon Kinder.

Gece ne kadar karanlık olursa... ...bu sular insanı o kadar hayrete düşürüyor.

Je schwärzer die Nacht, desto mehr Wunder offenbaren die Ozeane.

Birkaç yüzyıl önce kızıl hastalığı salgını kıtanın her yanında binlerce insanı öldürdü.

Vor mehreren hundert Jahren löschten Scharlachepidemien Tausende von Menschen auf dem ganzen Kontinent aus.

Hangisi daha kötüdür, bir insanı öldürmek mi yoksa beş kişinin ölmesine izin vermek mi?

Was ist schlimmer: eine Person zu töten oder fünf Personen sterben zu lassen?

- Tom, çoğu insanı başarıyla paranormal güçleri olduğuna ikna etti.
- Tom, çoğu insanı başarıyla normal ötesi güçleri olduğuna ikna etti.
- Tom, çoğu insanı paranormal güçleri olduğuna başarıyla ikna etti.
- Tom, paranormal güçleri olduğuna çoğu insanı başarıyla ikna etti.
- Tom, çoğu kişiyi başarıyla paranormal güçleri olduğuna ikna etti.
- Tom, çoğu kişiyi başarıyla normal ötesi güçleri olduğuna ikna etti.
- Tom, birçok kişiyi başarıyla normal ötesi güçleri olduğuna ikna etti.
- Tom, birçok kişiyi normal ötesi güçleri olduğuna başarıyla ikna etti.
- Tom, normal ötesi güçleri olduğuna birçok kişiyi başarıyla ikna etti.

Tom überzeugte erfolgreich viele Menschen, dass er über paranormale Fähigkeiten verfügte.

Bazen zordur yaşamak. Nefes almak bile güç gelir insana. Bir kuşun kanadına takılıp gitmek istersin uzaklara. Bazen güzel bir söz tutar seni ayakta. Bir sırdaşının sıcak gülümsemesi bağlar insanı hayata, birde iki kelime kalır dudaklarında. İyi ki varsın.

Manchmal ist es schwer zu leben. Selbst zu atmen fällt einem schwer. Auf Vogelschwingen getragen, willst du in die Ferne ziehen. Und manchmal hält dich nur ein liebes Wort aufrecht auf den Beinen. Das warme Lächeln einer vertrauten Person lässt dich im Leben verweilen und noch dazu bleiben diese Worte an deinen Lippen hängen. Schön, dass es dich gibt.