Translation of "Gölün" in German

0.006 sec.

Examples of using "Gölün" in a sentence and their german translations:

- Biz gölün etrafında yürüdük.
- Gölün bütün çevresini gezdik.

- Wir wanderten eine volle Runde um den See.
- Wir wanderten einmal um den See herum.

Kayık gölün dibine battı.

Das Boot sank auf den Grund des Sees.

Gölün suyu çok soğuktur.

Das Wasser des Sees ist sehr kalt.

Gölün yanında kamp yaptık.

Wir schlugen unser Lager am See auf.

Gölün yanındaki ev benimkidir.

Das Haus am See gehört mir.

Biz gölün etrafında yürüdük.

- Wir wanderten rings um den See.
- Wir wanderten eine volle Runde um den See.
- Wir wanderten einmal um den See herum.

Gölün kraliçesi, Avalon hükümdarıydı.

Die Dame vom See war Herrscherin über Avalon.

Gölün kenarında bir otelde kaldık.

Wir wohnten in einem Hotel am See.

Biz gölün kıyısında yürüyüşe gittik.

Wir gingen am Seeufer spazieren.

Tom hazineyi gölün dibinde buldu.

Tom fand den Schatz auf dem Grunde des Sees.

- Kule gölün güzel bir manzarasına hakimdir.
- Kule gölün güzel bir manzarasına sahiptir.

Der Turm bietet einen ausgezeichneten Blick auf den See.

Gölün yüzeyi tamamen donmuş olsa da

Auch wenn dieser ganze See zugefroren ist...

Gölün ne kadar derin olduğunu bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wie tief der See ist.

Gölün yakınında büyük bir restoranı var.

Er hat ein großes Restaurant in der Nähe des Sees.

Gölün suyu bir ayna gibi pürüzsüz.

Das Wasser des Sees ist glatt wie ein Spiegel.

Bu gölün bir sürü sazanı var.

Dieser Teich hat viele Karpfen.

Birkaç dakika içinde gölün etrafında koşacağım.

In ein paar Minuten werde ich um den See laufen.

Gölün yanındaki eski kilise çok güzel.

Die alte Kirche am See ist sehr schön.

O gölün yanında durduktan 54 gün sonra

aber 54 Tage nachdem ich neben diesem See stand,

Büyük gölün coşkulu sularındaki kıpırtılar hep birlikte

das aufgewühlte Wasser des niemals reglosen großen Sees

Geçen cumartesi çocuklarımız gölün yanındaki parkta oynadı.

Vorigen Samstag haben unsere Kinder in dem Park beim See gespielt.

Bildiğim kadarıyla, gölün en derin noktası burası.

Soweit ich es sicher weiß, ist der See hier am tiefsten.

Siyah bir at gölün kıyısı boyunca yavaş yürüyor.

Ein schwarzes Pferd läuft langsam am Seeufer entlang.

Hava o kadar soğuktu ki gölün üstü buz tuttu.

Es war so kalt, dass der See zufror.

Gölün üstündeki buz senin ağırlığını taşımak için çok ince.

Das Eis auf dem See ist zu dünn um dein Gewicht zu tragen.

Gölün hanımı, Merlin'i büyüledi ve onu bir ağacın gövdesinde tuzağa düşürdü.

Die Herrin vom See verzauberte Merlin und bannte ihn in einen Baumstamm.

Kim daha sabahın yedisinde gölde böğürtlen toplar? Kim göl kıyısında ki otlara ve bitkilere sevinir? Kim göl kıyısındaki vızıltı ve mırıltıya severek kulak verir? Kim gölün etrafında sık sık bisiklet sürer veya pedal çevirir? Kim gölde yüzmeyi veya kürek çekmeyi sever? Kim burayı herkesten daha çok sever? Tabii ki ben.

Wer sammelt schon Brombeeren um sieben am See? Wer erfreut sich der Kräuter und Pflanzen am See? Wer lauscht gern dem Summen und Brummen am See? Wer geht oder radelt ganz oft um den See? Wer schwimmt oder paddelt gern quer durch den See? Wer liebt diesen Ort wie kein zweiter, den See? Na, das bin ich.

Kim daha sabahın yedisinde gölde böğürtlen toplar? Ben. Kim göl kıyısındaki otlara ve bitkilere sevinir? Ben. Kim göl kıyısındaki vızıltı ve mırıltıya severek kulak verir? Ben. Kim gölün etrafında sık sık yürüyüş yapar veya pedal çevirir? Ben. Kim gölde yüzmeyi veya kürek çekmeyi sever? Ben. Kim burayı herkesten daha çok sever? Tabii ki ben.

Wer sammelt schon Brombeer'n um sieben am See? Ich bin 's. Wer erfreut sich der Kräuter und Pflanzen am See? Ich bin 's. Wer lauscht gern dem Summen und Brummen am See? Ich bin 's. Wer walkt oder radelt ganz oft um den See? Ich bin 's. Wer schwimmt oder paddelt gern quer durch den See? Ich bin 's. Wer liebt diesen Ort wie kein zweiter, den See? Na, ich bin 's.