Translation of "Düşmanı" in German

0.004 sec.

Examples of using "Düşmanı" in a sentence and their german translations:

- Düşmanımın düşmanı benim dostumdur.
- Düşmanımın düşmanı arkadaşımdır.

Der Feind meines Feindes ist mein Freund.

Galileo düşmanı yobaz

Großer Feind von Galileo

Aslında dünyanın düşmanı

eigentlich der Feind der Welt

Biz düşmanı yendik.

Wir bezwangen den Feind.

Düşmanımın düşmanı arkadaşımdır.

Der Feind meines Feindes ist mein Freund.

Şafakta düşmanı şaşırttılar.

- Sie haben den Feind im Morgengrauen überrascht.
- Sie überraschten den Feind im Morgengrauen.

Yani çocuklarınızın düşmanı değiliz

Wir sind also nicht die Feinde Ihrer Kinder

Biz düşmanı gafil avladık.

- Wir überraschten den Feind.
- Wir haben den Feind überrascht.

Ben kimsenin düşmanı değilim.

Ich bin niemandes Feind.

Tom'un çok düşmanı var.

Tom hat viele Feinde.

Onlar düşmanı yok ettiler.

Sie löschten den Feind aus.

Onun hiç düşmanı yok.

Sie hat keine Feinde.

Tom'un hiç düşmanı yok.

Tom hat keine Feinde.

Tom'un birçok düşmanı var.

Tom hat viele Feinde.

Tom bir Türk düşmanı.

Tom ist ein Türkenhasser.

Türklük düşmanı bir adamı getirirseniz

Wenn Sie einen Mann mitbringen, der ein Feind der Türken ist

Bu ordu düşmanı nasıl yenebilir?

Wie kann diese Armee den Feind besiegen?

Insanında en büyük düşmanı kendisidir

ist sein größter Feind in seinem Volk

Onun hiç düşmanı var mıydı?

Hatte er Feinde?

Kendinin en büyük düşmanı sensin.

Du bist dir selbst der schlimmste Feind.

Bu adam kilisenin düşmanı mıydı?

War dieser Mann ein Gegner der Kirche?

Düşmanı yenmek için birleşmemiz gerekir.

Wir müssen uns vereinigen, um den Feind zu schlagen.

Tom, kendisinin en kötü düşmanı.

Tom ist sich selbst der ärgste Feind.

Tom'un çok sayıda düşmanı var.

Tom hat viele Feinde.

Tom'un çok fazla düşmanı var.

Tom hat zu viele Feinde.

Tom, onun kendi en büyük düşmanı.

Tom ist sich selbst der größte Feind.

Tom'un herhangi bir düşmanı var mıydı?

Hatte Tom Feinde?

Böyle arkadaşlar varken düşmanı kim ne yapsın?

Wenn du solche Freunde hast, brauchst du keine Feinde mehr.

Beluga balinalarının tek doğal düşmanı kutup ayılarıdır.

Die einzigen natürlichen Feinde der Belugawale sind Eisbären.

- Tom bir kadın düşmanı.
- Tom bir misojinist.

Tom ist ein Frauenhasser.

Buna rağmen karıncanın yine en büyük düşmanı kendisi

Trotzdem ist der größte Feind der Ameise sich selbst

Karıncanın da yine en büyük düşmanı karınca oluyor

Die Ameise ist wieder der größte Feind

Soult, düşmanı kafasını karıştıran bir yandan saldırı başlattı.

Soult startete einen flankierenden Angriff, der den Feind verwirrte.

Plastik torba bir numaralı halk düşmanı haline gelmiştir.

Aus der Plastiktüte wurde der Staatsfeind Nummer eins.

Bir düşmanın bir düşmanı mutlaka bir müttefik değildir.

Der Feind eines Feindes braucht nicht unbedingt ein Freund zu sein.

Bu otçul, herhangi bir düşmanı boynuzlayarak ve çiğneyerek öldürebilen

wird dieser Grasfresser zu einem der gefährlichsten Tiere der Welt,

Bir İspanyol ordusunu bozguna uğratarak düşmanı iki yöne kaçmaya gönderdi.

Armee in der Schlacht von Tudela in die Flucht. Der Feind floh in zwei Richtungen.

Tom'un bana dediği gibi Esperanto'nun iki düşmanı var, bilgisizlik ve ön yargı.

Nach Toms Worten hat Esperanto zwei Feinde: Unwissenheit und Vorurteile.

Talebini reddetti . "Her zaman düşmanı döndürüyorsun," dedi ona, "Bu çok tehlikeli bir hareket."

. "Sie sind immer dafür da, den Feind zu wenden", sagte er zu ihm, "es ist eine zu gefährliche Bewegung."

Dilde düşmanı suçlaması için defalarca emir gönderdi ve o akşam iki Mareşal neredeyse patlayacaktı.

anzugreifen, die an Feigheitsvorwürfe grenzte, und an diesem Abend kamen die beiden Marschälle fast zu Schlägen.