Translation of "Anladı" in German

0.004 sec.

Examples of using "Anladı" in a sentence and their german translations:

Tom anladı.

Tom hat verstanden.

Tom beni anladı.

Tom hat mich verstanden.

Tom onu anladı.

Tom verstand das.

Tom yanlış anladı.

- Tom hat es missverstanden.
- Tom missverstand es.

Tom hemen anladı.

- Tom verstand sofort.
- Tom verstand auf Anhieb.

En sonunda hatasını anladı.

- Schließlich bemerkte er seinen Fehler.
- Schließlich erkannte er seinen Fehler.

Sanırım Tom onu anladı.

Ich glaube, Tom hat das verstanden.

Marika Japonca anladı mı?

Verstand Marika Japanisch?

Marika, Estonca anladı mı?

Verstand Marika Estnisch?

Tom bunu yanlış anladı.

Tom liegt falsch.

O, onun söylediğini anladı.

Sie hat verstanden, was er gesagt hat.

Sadece birkaç öğrenci konuyu anladı.

Nur ein paar Studenten verstanden den Stoff.

Sadece birkaç kişi beni anladı.

Nur ein paar wenige Leute verstanden mich.

O, onun hatalı olduğunu anladı.

Er sah, dass er irrte.

O her zaman sorunlarımızı hemen anladı.

Er hat unsere Probleme immer gleich verstanden.

Ancak o zaman aldatılmış olduğunu anladı.

Da erst begriff er, dass er betrogen worden war.

Tom sadece bir şeyi yanlış anladı.

Tom hat sich nur in einem geirrt.

Tom, Mary'ye yalan söylemenin anlamsız olduğunu anladı.

Tom sah ein, dass es keinen Sinn hatte, Maria zu belügen.

Tom Mary'nin yapmasını istediği şeyi tam olarak anladı.

Tom wusste genau, was Maria von ihm erwartete.

Meryem, Tom'un kapıyı çarpmasından onun mutsuz olduğunu anladı.

Maria erkannte an der Art, wie Tom die Tür zuschlug, dass er unzufrieden war.

Pinokyo, çocukların ona bir oyun oynamış olduğunu anladı.

Pinocchio begriff, dass die Jungen ihn ausgetrickst hatten.

Tom Mary'nin ne demek istediğini tam olarak anladı.

Tom verstand genau, was Mary meinte.

Tom daha sonra parkta karşılaştığı kadının Mary olduğunu anladı.

Tom erfuhr später, dass die Frau, die er im Park getroffen hatte, Maria war.

Tom Mary için mektubu tercüme etmenin zaman kaybı olacağını anladı.

Tom ahnte, dass es Zeitverschwendung wäre, den Brief für Maria zu übersetzen.

Tom sonunda kendi bilgisayarına ücretsiz bir veritabanı uygulamasını yüklemeyi anladı.

Es ist Tom letztlich doch gelungen, ein kostenfreies Datenbankprogramm auf seinem Rechner zu installieren.

Tom Mary'nin başının belada olduğunu anladı ve ona yardım etmek için gitti.

Tom fand heraus, dass Maria in Schwierigkeiten steckte, und ging hin, ihr zu helfen.

- Daha fazla beklemekte bir fayda görmüyordu.
- Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı.

Er sah keinen Vorteil darin, länger zu warten.

Geriye dönüp baktığında, Tom her iki kız kardeşle aynı zamanda flört etmemesi gerektiğini anladı.

Im Nachhinein sah Tom ein, dass er nicht mit beiden Schwestern gleichzeitig hätte anbandeln sollen.