Translation of "öyleyse" in German

0.013 sec.

Examples of using "öyleyse" in a sentence and their german translations:

Öyleyse başlayalım.

Also, fangen wir an!

Öyleyse kim?

- Wer dann?
- Wer denn dann?

- Onlar düşünmüyor, öyleyse yoklar.
- Düşünmüyorlar, öyleyse yoklar.

- Sie denken nicht, also existieren sie nicht.
- Sie denken nicht, also sind sie nicht.

Düşünüyorum, öyleyse varım.

Ich denke, also bin ich.

Düşünmüyorum; öyleyse yokum.

Ich denke nicht, also bin ich nicht.

Öyleyse kabul edin.

- Also nimm es.
- Dann nimm es.

Tüketiyorum, öyleyse varım.

Ich konsumiere, also bin ich.

Öyleyse neden emisyonumuzu düşürmüyoruz?

Warum also reduzieren wir unsere Emissionen nicht?

Öyleyse onu görmediğine inanamam.

Ich kann nicht glauben, dass du dich da nicht mit ihm getroffen hast.

Öyleyse bir sorunumuz var.

- Dann haben wir ein Problem...
- Dann haben wir wohl ein Problem...

Öyleyse onu seviyor musunuz?

Gefällt es dir denn?

Öyleyse bu son karar.

Also, es ist beschlossene Sache.

Öyleyse, başka ne yeni?

Was gibt es sonst noch für Neuigkeiten?

Öyleyse bir sorun var...

- Dann haben wir ein Problem...
- Dann haben wir wohl ein Problem...

Öyleyse Tom'a da sor.

Dann frag doch Tom.

Öyleyse herkesin sorunu nedir?

Was haben denn alle?

Öyleyse yarın ne yapacağım?

Was soll ich dann morgen tun?

Çeviri yapmıyorum öyleyse yokum.

Ich übersetze nicht; drum bin ich nicht.

Çeviri yapıyorum, öyleyse varım.

Ich übersetze, also bin ich.

Düşünüyorum, öyleyse Tanrı var.

Ich denke, also ist Gott.

Öyleyse sizi birkaç soruyla bırakacağım.

Ich stelle Ihnen also ein paar Fragen.

Öyleyse, neden paraya ihtiyacın var?

Wofür brauchst du das Geld denn?

Öyleyse yeni hikayeyi kime anlattı?

Wem hat er denn die neue Geschichte erzählt?

Şimdi değilse, öyleyse ne zaman?

- Wenn nicht jetzt, wann dann?
- Wenn nicht jetzt, wann?

Öyleyse daha sonra tekrar geleceğim.

Dann komme ich später wieder.

Öyleyse o pişmanlıktan intihar etti.

Hat sie sich denn aus Reue selbst getötet?

Öyleyse ben tek kişi değilim.

Dann bin ich nicht der Einzige.

Şimdi değil, öyleyse ne zaman?

Wenn nicht jetzt, wann dann?

Öyleyse "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

wähle 'Neu starten'.

Öyleyse sadece bu kartı doldurmak zorundasın.

- Dann musst du nur diese Karte ausfüllen.
- Dann müssen Sie nur diese Karte ausfüllen.

Arabası burada değil; öyleyse gitmiş olmalı.

Sein Wagen ist nicht hier, also muss er gegangen sein.

"Bu sorun değil." "Öyleyse sorun ne?"

„Das ist nicht das Problem.“ — „Was ist dann das Problem?“

Öyleyse onun hakkında ona yarın soracağım.

Dann werde ich ihn morgen danach fragen.

Peki, öyleyse, yapmamı istiyorsan onu yaparım.

- Nun ja, wenn du willst, mache ich es.
- Nun denn, wenn ihr es wollt, tue ich es.
- Also gut, wenn Sie möchten, werde ich es tun.

Öyleyse parmakarını çeviriyor musun döndürüyor musun?

Nun, übersetzt du oder spielst du mit den Fingern?

"Bulaşıkları yıkayacağım." "Tamam, öyleyse ben kurulayacağım."

„Ich wasche ab.“ – „Gut, ich trockne dann ab.“

Öyleyse küçük kız kardeşin hangi sınıfta?

In welche Klasse geht denn deine kleine Schwester?

Dedim ki; "Öyleyse bir inananlar grubuyla başlamak

Ich sagte: "Naja, in dem Fall sind Kirchgemeinden

Öyleyse hikayenin bu kısmı en azından doğruydu ...

Zumindest dieser Teil der Geschichte stimmte also…

Öyleyse dünyanın etrafında bir manyetik alan var.

Rings um die Erde besteht also ein Magnetfeld.

Gelenek, öyleyse, insan yaşamının büyük bir rehberidir.

- Es ist also die Sitte, die uns durchs menschliche Leben leitet.
- Gewohnheit ist demnach die große Richtschnur im menschlichen Leben.

Öyleyse yapma. Eğer yapmak zorunda değilsen, yapma.

Also tut es nicht. Wenn ihr es nicht tun müsst, tut es nicht.

"Terden sırılsıklamım." "Öyleyse duş aldığından emin ol."

„Ich triefe. Mir läuft der Schweiß von der Stirn.“ – „Dann sieh zu, dass du unter die Dusche kommst!“

Beni çekici bulmuyorsan öyleyse sadece böyle söyle.

Wenn du mich nicht attraktiv findest, dann sag’s einfach!

Sözleşme çantada, öyleyse kutlamak için dışarı çıkalım.

Der Vertrag ist in trockenen Tüchern, also lasst uns das begießen.

Öyleyse sen Esperanto'nun ne olduğunu bilmiyor musun?

Weißt du denn nicht, was Esperanto ist?

Öyleyse seni rahatsız etmek yerine sudoku oynayacağım.

Ich werde also Sudoku spielen, anstatt dich weiter zu stören.

Eğer anlıyorsan, öyleyse onu doğru dürüst yap.

Wenn du es verstehst, dann mach es bitte ordentlich.

Eğer Tom Mary'yi öldürmediyse, öyleyse kim öldürdü?

Wenn Tom Maria nicht umgebracht hat, wer denn dann?

Her şeyi anlamak Öyleyse hiçbir şey ters gidemez!

Alles verstanden? Na, dann kann  ja nichts mehr schief gehen!

Öyleyse her şeye neden olan ilk olayı destekliyorsunuz.

als sie durch die anfängliche Handlung, die alles verursacht hat sind?

Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım.

Wenn Gott nicht in unserer Welt existiert, dann werde ich ihn eigenhändig erschaffen.

Beni yeterince çekici bulmuyorsan, öyleyse sadece öyle söyle.

Wenn ich dir nicht attraktiv genug bin, dann sag’s einfach!

Arkadaşım olmak istiyorsan, öyleyse arkadaşımın arkadaşı da olursun.

Wenn du mein Freund werden willst, dann werde auch der Freund meines Freundes.

Eğer Tom bana söyleyemezse, öyleyse hiç kimse söyleyemez.

Wenn Tom es mir nicht sagen kann, kann es niemand sagen.

Öyleyse, sizi bu tek soruyla baş başa bırakacağım.

Ich verabschiede mich mit dieser einen Frage:

Sevdiğin bir renk var mı? Öyleyse o nedir?

Hast du eine Lieblingsfarbe? Falls ja, welche ist es?

Öyleyse biyoloji hakkında mı konuşuyorum yoksa jeoloji hakkında mı?

Spreche ich also noch von Biologie oder bereits von Geologie?

O senin erkek arkadaşın değilse, öyleyse neden onunla uyuyorsun.

Wenn er nicht dein Freund ist, warum schläfst du dann mit ihm?

- Düşünüyorum, öyleyse Tanrı var.
- Bence bu nedenle Tanrı var.

Ich denke, also ist Gott.

Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur.

Nun, es ist nie zu spät, seine Fehler zu berichtigen.

İstediğim şeyler hiç zamanında olmuyor. Öyleyse, sizinkiler neden zamanında olsun?

Meine Bedürfnisse werden nicht erfüllt, warum sollen dann eure Bedürfnisse erfüllt werden?

- Öyleyse ne yapmalı?
- Ne yani?
- Ne olmuş?
- E yani?
- Eee?

- Na und?
- Ja und?

Ben bile bunu yapamıyorsam, öyleyse senin yapabileceğini sana düşündüren ne?

Wenn ich auch nicht dazu in der Lage bin – weshalb meinst du, dass du es wärest?

Öyleyse "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin. Unutmayın, bu tamamen size bağlı.

dann wähle 'Neu starten'. Vergiss nicht, es liegt an dir.

Öyleyse bir kez daha tam bir kurgu gibi görünen şeyin , gerçekte

Was sich also als vollständige Fiktion herausstellte, hat sich erneut als eine echte Bestätigung herausgestellt

Tom'un bana söylediği doğruysa, öyleyse hakkında endişe edecek bir şey yok.

Wenn es stimmt, was Tom mir gesagt hat, müssen wir uns keine Sorgen machen.

"Sıkıldım!" "Öyleyse yapacak bir şey bul! Seni eğlendirmek için burada değilim."

„Mir ist langweilig!“ – „Dann beschäftige dich! Ich bin hier nicht dein Unterhalter.“

- Bir çözüm yoksa, öyleyse hiçbir sorun yok.
- Çözüm yoksa sorun da yoktur.

Wenn es keine Lösung gibt, dann gibt es kein Problem.

"Tatoeba bir Japon kız adı değil." "Öyleyse o senin Japon kız arkadaşının lakabı."

„Tatoeba ist aber kein japanischer Mädchenname.“ — „Dann ist das eben der Kosename deiner japanischen Freundin.“

- Bir hata görürseniz lütfen düzeltin.
- Eğer bir hata görürsen, öyleyse lütfen onu düzelt.

- Wenn du einen Fehler siehst, dann korrigiere ihn bitte.
- Wenn Sie einen Fehler sehen, dann korrigieren Sie ihn bitte.
- Wenn ihr einen Fehler seht, dann korrigiert ihn bitte.

Güzel kadınlar genç ölür- ya da öylesine demişler. Eğer öyleyse benim karım uzun bir hayat yaşayacak.

Schöne Frauen sterben jung, sagt man. Wenn das so ist, wird meine Frau lange leben.

Hoş olmayan bir şey olacağını biliyorsan, örneğin dişçiye gideceğini, ya da Fransa'ya, öyleyse bu iyi değil.

Wenn man weiß, dass etwas Unangenehmes geschehen wird, dass man zum Beispiel zum Zahnarzt oder nach Frankreich gehen wird, dann ist das nicht gut.

İzlandaca bir cümlenin İngilizce çeviri varsa, ve İngilizce cümlenin Savahili dilinde bir çevirisi varsa, öyleyse dolaylı olarak, bu, İzlandaca cümle için bir Savahili çeviri sağlayacaktır.

Wenn ein isländischer Satz eine Übersetzung ins Englische hat und der englische Satz auf Swahili übersetzt ist, dann ergibt sich daraus eine indirekte Übersetzung des isländischen Satzes auf Swahili.

- İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır.
- İzlandaca bir cümlenin İngilizce çeviri varsa, ve İngilizce cümlenin Savahili dilinde bir çevirisi varsa, öyleyse dolaylı olarak, bu, İzlandaca cümle için bir Savahili çeviri sağlayacaktır.

Wenn ein isländischer Satz eine Übersetzung ins Englische hat und der englische Satz auf Swahili übersetzt ist, dann ergibt sich daraus eine indirekte Übersetzung des isländischen Satzes auf Swahili.