Translation of "Yılan" in French

0.025 sec.

Examples of using "Yılan" in a sentence and their french translations:

Yılan tıslar.

Le serpent siffle.

- Bu yılan zehirlidir.
- Bu yılan zehirli.

Ce serpent est venimeux.

Yılan derisini değiştirdi.

Le serpent a mué.

Yılan yaşıyor mu?

Le serpent est-il vivant ?

Yılan korkum var.

J'ai horreur des serpents.

Bak, bir yılan!

Regarde ! Un serpent !

Dikkat, zehirli yılan!

Attention, serpent venimeux !

Büyük bir yılan, baksanıza.

C'est un sacré serpent, regardez.

Bu bir çıngıraklı yılan.

Un serpent à sonnette !

Yılan bir kurbağayı yuttu.

Le serpent a avalé une grenouille.

Bu yılan zehirli değil.

- Ce serpent n'est pas vénéneux.
- Ce serpent n'est pas venimeux.

Ben yılan balığı tuttum.

J'ai péché une anguille.

Yılan köpeği bütünüyle yuttu.

Le serpent a avalé le chien tout entier.

Bir yılan tarafından ısırıldım.

J'ai été mordu par un serpent.

Bir yılan onu ısırdı.

Un serpent l'a mordu.

Ben bir yılan değilim.

Je ne suis pas un serpent.

- Yılan diri mi yoksa ölü mü?
- Yılan sağ mı yoksa ölü mü?
- Yılan yaşıyor mu yoksa öldü mü?

Le serpent est-il vivant ou mort ?

Onu zehirli yılan çukuruna attırdı.

Il l'a fait jeter dans une fosse de serpents venimeux.

Afrika'da bir sürü yılan var.

En Afrique il y a beaucoup de lions.

Bir yılan gördüğünde çığlık attı.

Elle a crié quand elle a vu un serpent.

Bugün kocaman bir yılan gördüm.

- J'ai vu, aujourd'hui, un grand serpent.
- J'ai vu un gros serpent aujourd'hui.

Oradaki deliği gördünüz mü? Yılan deliği.

Vous voyez ce trou ? C'est un trou de serpent.

Şuna bakın! Bu bir çıngıraklı yılan.

Regardez ! Un serpent à sonnette !

Birkaç yılan, tarantula ve akrep avlayabiliriz

en capturant des serpents, des mygales et des scorpions

"Yılan yıldızları yemeğimi çalıyor." diye düşündü

elle se dit : "Ces étoiles me volent mon repas",

Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.

La plupart des serpents, sur cette île, sont inoffensifs.

Bu ormanda bir sürü yılan vardır.

Il y a beaucoup de serpents dans cette forêt.

Bu gece ızgara yılan balığı yiyeceğiz.

Ce soir nous mangerons des anguilles grillées.

Ama yılan zehri bu sıcakta fazla dayanmaz.

Le venin ne tiendra pas pas cette chaleur.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Dikkatli olmalıyız.

Une morsure de serpent à sonnette peut être mortelle, donc prudence.

Bu çıngıraklı yılan görebiliyor ama gözleriyle değil.

Ce crotale peut voir... sans ses yeux.

O, büyük bir yılan tarafından saldırıya uğradı.

Elle avait été attaquée par un grand serpent.

Biz bu akşam kızarmış yılan balığı yiyoruz.

Ce soir nous mangerons des anguilles grillées.

Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.

Le serpent glissant s'échappa de ses mains.

Hangi yılan en uzun zehirli dişe sahiptir?

Quel serpent a les crocs les plus longs ?

Çocuk "Dikkat et, bir yılan!" diye bağırdı.

L'enfant a crié : « Attention, un serpent ! »

Ve 1972'de ülkenin ilk yılan parkını açtı.

et il a ouvert en 1972, le premier parc de serpents.

Burada bir yılan var ve tüm ilaçlar... Mahvolmuş.

Il y a un serpent, et tous les médicaments sont sens dessus dessous.

Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.

C'est palpitant de descendre dans un nid de serpents.

Bir yılan çukuruna inmek her zaman heyecan vericidir.

C'est palpitant de descendre dans un nid de serpents.

Ragnar'ın yılan çukurundaki ölümü neredeyse kesinlikle icat edilmiştir.

La mort de Ragnar dans une fosse aux serpents est presque certainement inventée.

, Ragnar'ın yılan çukurundaki ölümünün tüm hikayesinin daha sonra

serait que toute l'histoire de la mort de Ragnar dans la fosse aux serpents a été inventée plus tard

"Yılan yıldızlarının yemeğini çalması her zaman sorun olacak."

Ces étoiles vont constamment chercher à lui voler sa nourriture."

Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.

Vue depuis le ciel, la rivière ressemblait à un énorme serpent.

Mezarlıkta, kendi kuyruğunu ısıran bir yılan heykeli var.

- Au cimetière, est dressée une statue d'un serpent qui se mord la queue.
- Au cimetière, se dresse une statue d'un serpent qui se mord la queue.

Bu küçük ölüm tuzağından daha korkunç yılan az bulunur.

qu'il n‘y a pas de serpent plus terrifiant que ce petit piège mortel.

En çok insan ölümünden sorumlu yılan türü olduğunu söylüyor.

Il dit qu'il a provoqué plus de pertes humaines que n'importe quel autre serpent au monde,

Bir çıngıraklı yılan, bir akrep ve bir tarantula bulacağız.

on recherche un serpent à sonnette, un scorpion et une mygale.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Une morsure de serpent à sonnette peut être mortelle, donc prudence.

İyi işti! Ama yılan zehri bu sıcakta çok dayanmaz.

Beau travail ! Mais le venin ne tiendra pas par cette chaleur.

Çıngıraklı yılan sokması ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Une morsure de serpent à sonnette peut être mortelle, donc prudence.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir, bu yüzden dikkat etmeliyiz.

Une morsure de serpent à sonnette peut être mortelle, donc prudence.

Kabuğu delip aynı bir yılan gibi içeri zehir bırakıyor

avant d'administrer un poison, à la manière d'un serpent.

Resmi yılan yakalayıcısı, riskli bir ödül için her gün avlanıyor.

le chasseur de serpents cherche tous les jours un dangereux butin,

Çölün içerisine doğru ilerleyip birkaç yılan, tarantula ve akrep avlayıp

Il s'agit de continuer dans le désert et de capturer des serpents, des mygales et des scorpions

Yerin altındaki yılan çukurlarına ve saklanacak bir sürü yer olan

des nids de serpents souterrains et des villes abandonnées,

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

Il y a une autre entrée, on dirait. C'est par là qu'il a dû rentrer.

Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

Et même si vous êtes rapide, vous ne battrez pas un serpent à sonnette.

Ve işte hazırız. Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.

et on est prêts. C'est palpitant de descendre dans un nid de serpents.

Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünürseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

Même si vous êtes rapide, vous ne battrez pas un serpent à sonnette.

Bir çıngıraklı yılan tarafından ısırılır ve yardım alamazsanız başınız cidden belaya girebilir.

Si vous vous faites mordre par un serpent à sonnette et que vous ne recevez pas d'aide, vous risquez votre vie.

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan da içeriye muhtemelen böyle girdi.

Il y a une autre entrée, on dirait. C'est par là qu'il a dû rentrer.

Çıngıraklı yılan ısırığı böyle bir görevin ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatan bir gösterge.

Cette morsure de serpent est le rappel douloureux du danger d'une telle mission.

Çıngıraklı yılan ısırığı, böyle bir görevin ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatan bir gösterge.

Cette morsure de serpent est le rappel douloureux du danger d'une telle mission.

Yılan çukurunda aslında Ragnar gibi kaba sözcükler kullanabilirsin… bağlılık sözü ile Vöggr gibi

Vous pouvez en fait utiliser des mots vulgaires comme Ragnar dans la fosse aux serpents ... vous pouvez jouer des tours sales

Küçük bir yılan olduğu için insanlar "Bir şey olmaz ya" deyip hemen hastaneye gitmiyorlar.

Malheureusement les gens ne s'en font pas parce qu'il s'agit d'un si petit serpent. Ils pensent que ça ira et ils ne vont pas à l'hôpital.

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin. Çıngıraklı yılan ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Dans cette grotte, c'est vous le boss. Vous choisissez. Une morsure de serpent à sonnette peut être mortelle, donc prudence.

Bir sürü yılan yıldızı istilaya geliyor. Ne yapacağından, nasıl başa çıkacağından emin değil gibi.

Une flopée d'entre elles la prennent d'assaut, et elle ne semble pas savoir quoi faire.

Rom Whitaker bir herpetolojist, ama çok daha ilginç bir unvanı daha var. Hindistan'ın Yılan Adamı.

Rom Whitaker  est un herpétologiste, mais il a un curieux surnom : L'Homme Serpent d'Inde.

Hâlâ çölde keşfetmemiz gereken bir sürü yer var. Ama yılan zehri bu sıcakta fazla dayanmaz.

On a encore plein d'endroits à explorer, mais le venin ne tiendra pas par cette chaleur.

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur. Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

Ça veut dire qu'il est prêt à attaquer. Et même si vous êtes rapide, vous ne battrez pas un serpent à sonnette.