Translation of "Söyleyecek" in French

0.008 sec.

Examples of using "Söyleyecek" in a sentence and their french translations:

Söyleyecek şeylerim var.

J'ai des choses à dire.

Tom ne söyleyecek?

Qu'en dira Tom?

Ona söyleyecek misin?

Tu vas lui en parler ?

Pua şarkı söyleyecek.

Pua va chanter.

Söyleyecek ne var?

Qu'y a-t-il à en dire ?

Komşular ne söyleyecek?

Que diront les voisins ?

Bana kim söyleyecek.

Qui va me le dire?

Şarkı söyleyecek misin?

Tu vas chanter ?

Burada şarkı söyleyecek misin?

- Vas-tu chanter ici ?
- Allez-vous chanter ici ?

Söyleyecek çok şey yok.

Il n'y a pas grand-chose à dire.

Jeanne şarkı söyleyecek mi?

Jeanne chantera-t-elle ?

Söyleyecek çok şeyim var.

J'ai tant à dire.

Bana adını söyleyecek misin?

Allez-vous me dire votre nom ?

Söyleyecek bir şeyim yoktu.

Je n'avais rien à dire.

Sana söyleyecek cesaretim yoktu.

- Je n'ai pas eu le cœur de vous le dire.
- Je n'ai pas eu le cœur de te le dire.
- Je n'eus pas le cœur de vous le dire.
- Je n'eus pas le cœur de te le dire.

Pua kilisede şarkı söyleyecek.

Pua va chanter à l'église.

Millie bize gerçeği söyleyecek.

Millie nous dira la vérité.

Söyleyecek hiçbir şeyim yok.

- Je n'ai rien à dire.
- Je n'ai rien à dire.

Söyleyecek çok şeylerim var.

J'ai beaucoup à dire.

Söyleyecek bir şey kalmadı!

Il n'y a plus rien à dire.

Sana söyleyecek sözüm yok.

- Je n'ai rien à te dire.
- Je n'ai rien à vous dire.
- J'ai rien à te dire.

Emily onu Melanie'ye söyleyecek.

Emily le dira à Melanie.

Jane şarkı söyleyecek mi?

Jeanne chantera-t-elle ?

Söyleyecek bir şeyim var.

J'ai quelque chose à dire.

Bizimle şarkı söyleyecek misin?

- Allez-vous chanter avec nous ?
- Vas-tu chanter avec nous ?

Tümüyle, söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Je n'ai absolument rien à dire.

Söyleyecek daha fazla şeyim yok.

Je n'ai rien de plus à dire.

O yalan söyleyecek son kişidir.

- Il ne ment jamais.
- Ce n'est pas un menteur.

Kimsenin söyleyecek bir şeyi yoktu.

- Personne n'avait plus rien à dire.
- Personne n'eut plus rien à dire.

Söyleyecek bir şeyin var mı?

- Avez-vous quelque chose à dire ?
- As-tu quelque chose à dire ?

Sana söyleyecek bir şeyim yok.

- Je n'ai rien à te dire.
- Je n'ai rien à vous dire.

Ona söyleyecek bir şeyim yok.

Je n'ai rien à lui dire.

Söyleyecek bir şeyin varsa, söyle.

- Si tu as quelque chose à dire, dis-le.
- Si vous avez quelque chose à dire, dites-le.

Sana söyleyecek çok şeyim var.

J'ai tellement de choses à te dire.

Yaptığımızın yanlış olduğunu kim söyleyecek?

Qui peut dire que ce que nous avons fait est mal ?

Ona gerçeği söyleyecek cesaretim yoktu.

Je n'avais pas le cœur de lui dire la vérité.

Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Je n'ai rien à vous dire.

Söyleyecek başka bir şeyim yok.

Je n'ai rien d'autre à ajouter.

Özellikle söyleyecek bir şeyim yoktu.

Je n'avais rien de particulier à dire.

Söyleyecek sadece bir şeyim var.

Je n'ai qu'une chose à dire.

Tom'un söyleyecek bir şeyi yoktu.

Tom n'avait rien à dire.

Söyleyecek daha fazla ne var?

- Qu'y a-t-il de plus à dire ?
- Qu'y a-t-il à ajouter ?

Bu gece kim şarkı söyleyecek?

Qui va chanter ce soir ?

Tom'un söyleyecek çok şeyi yoktu.

Tom n'avait pas beaucoup à dire.

Benim söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Je n'ai rien à dire.

Hepinize söyleyecek bir şeyim var.

J'ai quelque chose à vous dire à tous.

Bence Tom sana gerçeği söyleyecek.

- Je pense que Tom te dira la vérité.
- Je pense que Tom vous dira la vérité.

- O konuda söyleyecek herhangi bir şeyim yok.
- O konuda söyleyecek lafım yok.

Je n'ai rien a dire à ce sujet.

- Şu anda söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- Şu anda söyleyecek bir şeyim yok.

Je n'ai rien à dire maintenant.

Bana onu neden sevdiğini söyleyecek misin?

Pourrais-tu me dire pourquoi tu l'aimes ?

O, söyleyecek münasip bir şey değil.

Cela ne se dit pas.

İnsanlar söyleyecek bir şeyi olmadan konuşurlar.

Les gens parlent pour ne rien dire.

Tom'un sana söyleyecek bir şeyi var.

Tom a quelque chose à te dire.

Bana gelince, söyleyecek hiçbir şeyim yok.

En ce qui me concerne, je n'ai rien à dire.

Söyleyecek başka bir şeyin var mı?

Avez-vous quelque chose d'autre à dire ?

Onun aleyhinde söyleyecek bir şeyim yok.

Je n'ai rien à dire contre cela.

Gerçekten söyleyecek başka bir şey yok.

Il n'y a vraiment rien d'autre à dire.

Kimsenin söyleyecek başka bir şeyi yoktu.

Personne n'avait autre chose à dire.

Tom, sana söyleyecek bir şeyim var.

Tom, j'ai quelque chose à te dire.

Bana söyleyecek bir şeyin var mı?

- Est-ce que tu as quelque chose à me dire ?
- Avez-vous quelque chose à me dire ?

Bildiğim kadarıyla, söyleyecek bir şeyim yok.

En ce qui me concerne, je n'ai rien à dire.

Olması gerekenin bu olmadığını kim söyleyecek?

- Qui pourra dire que ce n'est pas ce qui était supposé avoir lieu ?
- Qui pourra dire que ce n'est pas ce qui était supposé se passer ?

Söyleyecek çok şeyin yok, değil mi?

- Vous n'avez pas grand-chose à dire, non ?
- Tu n'as pas grand-chose à dire, non ?

O konuda söyleyecek bir şeyim yok.

- Je n'ai rien à dire à ce sujet.
- Je n'ai rien à dire à ce propos.
- Je n'en ai rien à dire.

Gerçekten söyleyecek başka bir şeyim yok.

- Je n'ai vraiment rien à dire d'autre.
- Je n'ai vraiment rien d'autre à dire.
- Je n'ai vraiment pas quoi que ce soit d'autre à dire.
- Je n'ai vraiment pas quoi que ce soit à ajouter.

Daha fazla söyleyecek bir şey yok.

- Il n'y a rien de plus à dire.
- Il n'y a rien d'autre à dire.
- Il n'y a rien à ajouter.

- Şaşkınlıktan dilim tutulmuştu.
- Söyleyecek söz bulamadım.

J'ai été sidéré.

Söyleyecek daha fazla bir şeyim yok.

Je n'ai rien à ajouter.

Sonunda Tom bana her şeyi söyleyecek.

Tom finira par tout me dire.

Söyleyecek bir şeyin varsa, sadece söyle.

Si tu as quelque chose à dire, dis-le.

Tom sana söyleyecek bir şeyim var.

Tom, j'ai quelque chose à te dire.

Bu konuda söyleyecek hiçbir şeyim yok.

À cet égard, je n'ai rien à dire.

Bir gün bana yaşını söyleyecek misin?

Me dévoileras-tu bien un jour quel âge tu as ?

Şimdi söyleyecek özel bir şeyim yok.

Je n'ai rien de particulier à dire maintenant.

Söyleyecek çok şeyimin olmadığı bir gündü.

C'était un jour où je n'avais pas grand-chose à dire.

Tom'un Mary'ye söyleyecek çok şeyi var.

Tom a beaucoup à dire à Mary.

Öyle şeyler söyleyecek kadar ileri gitmem.

Je n'irai pas jusqu'à dire de telles choses.

Tom'un kesinlikle söyleyecek bir şeyi vardı.

Tom avait certainement quelque chose à dire.

Bir şarkı daha söyleyecek vaktimiz var.

On a le temps de chanter une chanson de plus.

Tom sonunda bana her şeyi söyleyecek.

Tom finira par tout me dire.

- Söyleyecek bir şeyin yoksa, bir şey söyleme.
- Söyleyecek hiçbir şeyin yoksa, hiçbir şey söyleme.

Si tu n'as rien à dire, ne dis rien.