Translation of "Radyo" in French

0.009 sec.

Examples of using "Radyo" in a sentence and their french translations:

- Radyo dinliyorum.
- Ben radyo dinliyorum.

J'écoute la radio.

Radyo dinliyorum.

J'écoute la radio.

Radyo çalışmaz.

La radio est cassée.

Radyo çalışmıyor.

- La radio ne marche pas.
- La radio ne fonctionne pas.

Radyo açık.

La radio est allumée.

Radyo bozuldu.

La radio s'éteignit.

Radyo kapalıdır.

La radio est éteinte.

Radyo bozuktur.

La radio est cassée.

Radyo dinlemiyordum.

Je n'écoutais pas la radio.

Radyo biraz gürültülü.

- Le son de la radio est un peu fort.
- La radio est un peu forte.

Nadiren radyo dinlerim.

J'écoute rarement la radio.

Biz radyo dinliyoruz.

Nous sommes en train d'écouter la radio.

Radyo dinlemeyi durdurdum.

J'ai arrêté d'écouter la radio.

Çalışırken radyo dinledim.

J'écoutais la radio pendant que je travaillais.

Odamda radyo yok.

Je n'ai pas de radio dans ma chambre.

Ben radyo dinliyorum.

J'écoute la radio.

Radyo dinliyor musun?

- Écoutes-tu la radio ?
- Écoutez-vous la radio ?

Radyo prize takıldı.

La radio était branchée.

Bu radyo bozuk.

Cette radio ne marche pas.

- Bu radyo senin mi?
- Bu radyo sizin mi?

Est-ce là votre radio ?

- Masadaki radyo bir Sony.
- Masanın üzerindeki radyo bir Sony.

La radio sur le bureau est une Sony.

Haber başlıkları, radyo, gazeteler...

Gros titres, radio, journaux,

Radyo dinlerken uyuya kaldım.

En écoutant la radio, je me suis endormi.

Radyo büyük bir buluş.

La radio est une invention formidable.

Oturdu ve radyo dinledi.

Il s'assit et écouta la radio.

Dün gece, radyo dinledim.

Hier soir, j'ai écouté la radio.

Neredeyse hiç radyo dinlemem.

Je n'écoute presque jamais la radio.

Bu radyo senin mi?

Est-ce là votre radio ?

Her gece radyo dinlerim.

Tous les soirs j’écoute la radio.

Radyo antenini bağladılar mı?

- A-t-on raccordé l'antenne radio ?
- L'antenne radio a-t-elle déjà été raccordée ?

Dün radyo dinliyor muydun?

- Écoutais-tu la radio, hier ?
- Écoutiez-vous la radio, hier ?

Ben bir radyo amatörüyüm.

Je suis radio-amateur.

Radyo harika bir buluş.

La radio est une invention formidable.

Bu radyo ne kadardır?

Combien coûte cette radio ?

Radyo dinlemeye düşkün müsünüz?

Aimes-tu écouter de la musique à la radio ?

O, radyo dinlemeyi sever.

Il aime écouter la radio.

Favori radyo istasyonun nedir?

Quelle est votre station de radio préférée ?

O radyo dinleyerek oturdu.

Il s'est assis et a écouté la radio.

- Radyo istasyonunun önünde senin için bekleyeceğim.
- Seni radyo istasyonunu önünde bekleyeceğim.

Je t'attendrai devant la station de radio.

Radyo, Marconi tarafından icat edilmiştir.

La radio a été inventée par Marconi.

Radyo haberleri ayrıntılı olarak yayınlıyor.

- La radio a diffusé cette nouvelle en détail.
- La radio a diffusé les nouvelles en détail.

O zamanlar hiç radyo yoktu.

Il n'y avait pas de radio à l'époque.

Sovyet Rusya'da, radyo dinleyiciyi dinler!

En Russie soviétique, la radio écoute l'auditeur !

Akşam yemeğinden sonra radyo dinlerim.

J'écoute la radio, après le dîner.

Nasıl bir radyo yapılacağını bilir.

Il sait comment faire une radio.

- Dan kendi radyo istasyonunu kurmak istiyor.
- Dan kendi radyo istasyonunu başlatmak istiyor.

Dan veut lancer sa propre station de radio.

Radyo sel olasılığı hakkında bizi uyardı.

La radio nous a averti d'un risque d'inondation.

O günlerde Japonya'da hiç radyo yoktu.

Il n'y avait pas de radios au Japon à cette époque.

Ben radyo dinlerken her zaman çalışırım.

Je travaille toujours en écoutant la radio.

Evde her gün radyo dinler misin?

Écoutes-tu tous les jours la radio à la maison ?

Bu tür radyo kullanımı yaygın oldu.

L'utilisation de ce type de radio est devenue répandue.

Birçok genç insan artık radyo dinlemiyor.

De nombreux jeunes gens n'écoutent plus la radio.

Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.

J'écoute souvent la radio pendant mes loisirs.

Radyo ve plaklar müziği arabalarımıza, evlerimize getirdi.

La radio et les disques ont amené la musique dans nos voitures et nos maisons.

Eskiden gece çok geç saatlerde radyo dinlerdim.

J'avais pour habitude d'écouter la radio jusque tard dans la nuit.

Radyo bir sel riski olduğu hususunda bizi uyarmıştı.

La radio nous a averti d'un risque d'inondation.

Radyo önümüzdeki deprem hakkında bizi uyardı ve eşyalarımızı toplamaya başladık.

La radio nous a averti de la survenue d'un tremblement de terre et nous avons commencé à rassembler nos affaires.

Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir.

Lorsque vous regardez la télévision ou écoutez la radio, la musique que vous entendez est souvent d'origine africaine.

Sonunda o antik radyo için 500 dolardan fazla ödemek zorunda kaldım.

Au final, j'ai dû allonger plus de 500 dollars pour cette antiquité de radio.