Translation of "Kıza" in French

0.068 sec.

Examples of using "Kıza" in a sentence and their french translations:

- Bu kıza kendini tanıtmalıydın.
- Kıza kendini tanıtmalıydın.

Tu aurais dû te présenter à la fille.

- Bu kıza tutkusu var.
- Bu kıza sevgisi var.
- Bu kıza düşkünlüğü var.
- Onun, bu kıza sevgisi var.

Il en pince pour cette fille.

O kıza bayılıyordum.

J'étais fou de cette fille.

Oradaki kıza bak.

Regarde cette fille là-bas.

Şu kıza bak!

Regarde cette fille !

Genç kıza bakıyordum.

Je regardai la jeune fille.

Bu kıza kendini tanıtmalıydın.

Tu aurais dû te présenter à la fille.

Peter kıza âşık oldu.

Peter est tombé amoureux de la fille.

O, çaktırmadan kıza baktı.

Il jeta un coup d'œil à la fille.

Alman kıza ne oldu?

Qu'est-il arrivé à l'Allemande ?

Sen bir kıza benziyorsun.

- Vous avez l'air d'une fille.
- Tu as l'air d'une fille.

O bir kıza benziyor.

Il a l'air d'une fille.

Biz iki kıza sahibiz.

Nous avons deux filles.

Uzun saçlı kıza bak.

Regarde la fille aux cheveux longs.

O, o kıza aşık.

Il est amoureux de cette fille.

O, kıza aşık oldu.

Il est tombé amoureux de la fille.

Keşke kıza daha nazik davransaydım.

Je regrette de ne pas avoir été plus gentil avec cette fille.

İlk görüşte kıza âşık oldu.

Il a eu le coup de foudre pour la fille.

O kıza deli gibi âşık.

- Il est follement amoureux de cette fille.
- Il est fou amoureux de cette fille.

Onlar aynı kıza aşk oldular.

- Ils sont tombés amoureux de la même fille.
- Elles sont tombées amoureuses de la même fille.

Harika bir kıza aşık oldum.

Je suis amoureux d'une fille géniale.

Mary küçük kıza çok bağlı.

Mary est très attachée à la petite fille.

Şair, kıza bir gül verdi.

Le poète a donné une rose à la fille.

Viyana'lı bir kıza aşık oldum.

Je suis tombé amoureux d'une Viennoise.

Herkes yeni kıza karşı cana yakındı.

Tout le monde était gentil avec la nouvelle fille.

Prens küçük kıza neden ağladığını sordu.

- Le prince demanda à la petite fille pourquoi elle pleurait.
- Le prince a demandé à la petite fille pourquoi elle pleurait.

Onların ikisi de aynı kıza aşıklar.

- Ils sont tous les deux amoureux de la même fille.
- Ils sont tous deux amoureux de la même fille.

Tom tatlı bir kıza aşık oldu.

Tom est tombé amoureux d'une jolie fille.

Onunla saatlerce oturdum ve kıza yardım ettim,

je suis restée là des heures, à l'aider,

Kazada ebeveynlerini kaybetmiş kıza başsağlığı bile dileyemedim.

Je ne pouvais m'empêcher de sympathiser avec cette jeune fille qui a perdu ses parents dans l'accident.

Marika Finli ama bir Asyalı kıza benziyor.

Marika est finlandaise, mais elle a l'air d'une fille asiatique.

- Ebeveynlerinin görüşü onun kazancını aptal bir kıza harcadığı idi!
- Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.

Ses parents pensaient qu'il gaspillait son argent pour une fille stupide.

"Oh! Çok güzelsin, koyu renkli bir kıza göre."

« Oh ! Tu es vraiment belle pour une fille à la peau foncée. »

Acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine...

qui souffrait visiblement du fait de difficultés dans sa vie...

Geçen yıl Boston'da tanıştığım bir kıza aşık oldum.

Je suis tombé amoureux d'une fille que j'ai rencontré à Boston l'année dernière.

- Tom çocukken, onun karşısındaki caddede yaşayan kıza saplantılı oldu.
- Tom çocukken, sokağın karşı tarafında yaşayan kıza kafayı takmıştı.

Lorsque Tom était gosse, il est devenu obsédé par la jeune fille qui habitait en face de chez lui.

O bir barın dışında bir kıza arzu dolu baktı.

Il lorgna une fille à l'extérieur d'un pub.

Jane yeni kıza hoş görünmek için tarzının dışına çıktı.

Jane a fait un effort pour être gentille avec la nouvelle fille.

Hediyeyi kime vereceğim hakkında emin değilim- oğlana mı yoksa kıza mı?

Je ne sais pas bien à qui offrir le cadeau : au garçon, ou à la fille ?

- Tom bir kız gibi görünüyor.
- Tom bir kız gibi gözüküyor.
- Tom bir kıza benziyor.

Tom ressemble à une fille.

- O elbisenin içinde küçük bir kıza benziyorsun.
- O elbisenin içinde küçük bir kız gibi görünüyorsun.

- Tu parais être une petite fille, dans cette robe.
- Tu as l'air d'une petite fille dans cette robe.