Translation of "Karısı" in Finnish

0.005 sec.

Examples of using "Karısı" in a sentence and their finnish translations:

Onun karısı Fransızdır.

Hänen vaimonsa on ranskalainen.

Tom'un karısı Kanadalıdır.

Tomin vaimo on kanadalainen.

Ona karısı tarafından eşlik edildi.

Hänellä oli vaimo seuranaan.

Tom'un güzel bir karısı var.

Tomilla on kaunis vaimo.

Karısı zorunluluktan dolayı işe başlamıştır.

Hänen vaimonsa meni töihin pakon edessä.

Tom'un karısı geçen hafta öldü.

Tomin vaimo menehtyi viime viikolla.

- Tom'un karısı aynı zamanda bir bilim kadınıdır.
- Tom'un karısı da bir bilim kadınıdır.

Tomin vaimo on myös tutkija.

Annemin erkek kardeşinin karısı benim yengemdir.

Äitini veljen vaimo on tätini.

Onun karısı oldukça yetenekli bir kadındır.

Hänen vaimonsa on erityisen lahjakas nainen.

Tom'un karısı bana evde olmadığını söyledi?

Tomin vaimo kertoi minulle, ettei hän ollut kotona.

O çirkin adamın güzel bir karısı var.

Tuolla rumalla miehellä on kaunis vaimo.

Onun bir karısı ve üç çocuğu var.

Hänellä on vaimo ja kolme lasta.

Karısı hakkında şikâyet etmeden asla benimle görüşmez.

Aina tavatessamme hän valittaa vaimostaan.

O böyle bir karısı olduğu için şanslı.

Hän on onnekas, koska hänellä on niin hyvä vaimo.

O, karısı hoşlandığı için o evi satın aldı.

Hän osti tuon talon koska hänen vaimonsa ihastui siihen.

O, karısı hakkında her zaman kötü şeyler söylüyor.

Hän sanoo aina ilkeitä asioita vaimostaan.

Karısı ondan hoşlandığı için o evi satın aldı.

Hän osti talon, koska hänen vaimonsa piti siitä.

Karısı dışarıda olduğu için, kendisine akşam yemeği pişirdi.

- Hänen vaimonsa oli poissa kotoa, joten hän valmisti illallisensa itse.
- Hän valmisti illallisensa yksin, koska hänen vaimonsa oli poissa kotoa.

Gerçekten büyüdüğümde bir bakanın karısı olmak istediğimi düşünüyorum.

- Minä haluaisin todellakin olla ministerin vaimo isona.
- Minä haluaisin todellakin olla papin vaimo isona.

O, karısı için bir inci kolye satın almak istiyor.

Hän haluaa ostaa helmikaulanauhan vaimolleen.

Uzun, uzun zaman önce yaşlı bir adam ve karısı yaşarmış.

Kauan, kauan sitten eli vanha mies ja hänen vaimonsa.

Karısı iki çocuğunun yanı sıra şimdi kocasının dedesine de bakmak zorundaydı.

Hänen vaimonsa täytyi nyt pitää huolta hänen isoisästään, puhumattakaan heidän kahdesta lapsestaan.

Tom'un karısı kadar iyi ya da daha iyi yemek pişirebildiğini duydum.

Olen kuullut että Tom osaa kokata yhtä hyvin tai paremmin kuin hänen vaimonsa.

Tom karısı Mary ile birlikte Boston'dan çok uzakta olmayan bir çiftlikte yaşıyor.

Tom asuu vaimonsa Maryn kanssa yhdessä maatilalla, joka ei ole kovin kaukana Bostonista.

Vaktiyle bir adam ve karısı vardı. İçinde oturacak evleri yoktu. Tarlalarda yaşıyorlardı ve bir ağacın dibinde uyuyorlardı.

Olipa kerran mies ja hänen vaimonsa. Heillä ei ollut kotia ja he asuivat pelloilla ja nukkuivat puiden juurella.