Translation of "Yaptığında" in English

0.009 sec.

Examples of using "Yaptığında" in a sentence and their english translations:

Sen yaptığında iyisin.

You're good at what you do.

Bunu sen yaptığında sevmiyorum.

I don't like it when you do that.

Onu yaptığında kolay görünüyor.

It looks easy when you do it.

Yaptığında iyisin, değil mi?

You're good at what you do, aren't you?

Tom bunu yaptığında sevmiyorum.

I don't like it when Tom does that.

Onu yaptığında kaç yaşındaydın?

How old were you when you did that?

Sen bunu yaptığında mutluyum.

I'm happy when you do that.

Öyle şeyler yaptığında sevmiyorum.

I don't like it when you do things like that.

Tom Maryonu yaptığında sevmez.

Tom doesn't like it when Mary does that.

Tom bunu yaptığında üzülecek.

- Tom will be sorry he did that.
- Tom is going to be sorry he did that.

Tom bunu yaptığında dündü.

It was yesterday that Tom did that.

Bunu yaptığında can sıkıcıdır.

It's annoying when you do that.

Tom bunu yaptığında sevimlidir.

Tom is cute when he does that.

Tom bunu yaptığında şaşırdım.

I was surprised when Tom did that.

Tom bunu yaptığında şaşırmadım.

I wasn't surprised when Tom did that.

- Mary bunu yaptığında Tom şaşırdı.
- Mary bunu yaptığında Tom şaşırmıştı.

Tom was surprised when Mary did that.

Yatağı yaptığında yastıkları kabartmayı unutma.

When you make the bed, don't forget to fluff up the pillows.

Onun bir daha yaptığında kovulursun.

The next time you do that, you're fired.

Yaptığında yanlış bir şey görmüyorum.

I don't see anything wrong with what you're doing.

Onu Tom yaptığında onu severim.

I like it when Tom does that.

Tom yaptığında bundan nefret ediyorum.

- I hate it when Tom does that.
- I hate when Tom does that.

Onu yaptığında bundan nefret ediyorum.

I hate it when you do that.

Tom onu yaptığında nefret ediyorum.

I hate when Tom does that.

Tom onu yaptığında muhtemelen sarhoştu.

Tom was probably drunk when he did that.

O yaptığında ben onu seviyorum.

I love it when he does that.

O hatalar yaptığında Tom'a gülme.

Don't laugh at Tom when he makes mistakes.

Tom bunu yaptığında gülümsememek zor.

It's hard not to smile when Tom does that.

Tom onu yaptığında çok sevimli.

Tom is so cute when he does that.

Bunu sen yaptığında Tom seviyor.

Tom likes it when you do that.

Tom Mary'nin bunu yaptığında şaşırmadı.

Tom wasn't surprised when Mary did that.

Tom bunu yaptığında mutlu olacak.

Tom is going to be happy he did that.

Tom bunu yaptığında orada değildim.

I wasn't there when Tom did that.

Ve biri hata yaptığında her seferinde,

And every time someone made a mistake,

Onun yaptığında hiçbir kötü niyet yoktu.

There was no malice in what he did.

O, o gafı yaptığında ne yapıyordu?

What was she doing when she made that blunder?

Bu yorumları yaptığında aklında kim vardı?

Who did you have in mind when you made those remarks?

Onlar onu yaptığında bundan nefret ediyorum.

I hate it when they do that.

Bunu erkekler yaptığında bundan nefret ederim.

I hate it when guys do that.

O onu yaptığında bundan nefret ederim.

I hate it when she does that.

Yaptığında kesinlikle yanlış bir şey yok.

There's absolutely nothing wrong with what you did.

Tom bunu yaptığında, bana haber ver.

When Tom does that, let me know.

Mary bunu yaptığında Tom şaşırmış görünüyordu.

Tom seemed surprised when Mary did that.

Mary bunu yaptığında Tom şaşkın görünmüyordu.

Tom didn't seem to be surprised when Mary did that.

Mary bunu yaptığında Tom şaşkın görünmedi.

Tom didn't seem surprised when Mary did that.

Tom bunu yaptığında on üç yaşındaydı.

- Tom was thirteen years old when he did that.
- Tom was thirteen when he did that.

Web'de sörf yaptığında web siteleri tarafından izlenebilirsin.

When you surf the web, you may be tracked by websites.

Benim için yemek yaptığında ben onu seviyorum.

I love it when you cook for me.

Başka biri onu yaptığında bile işi sevmiyorum.

- I do not like work even when someone else is doing it.
- I don't like work even when someone else is doing it.

İnsanlar işbirliği yaptığında daha fazlasını elde ederler.

People achieve more when they cooperate.

Sen onu yaptığında gerçekten beni rahatsız ediyor.

It really annoys me when you do that.

Arşidük Charles, Bavyera'ya cesur bir ilerleme yaptığında, Berthier'in tepkisi

When Archduke Charles made a bold advance  into Bavaria, Berthier’s response was  

Eğer kardio yaptığında terlemiyorsan, öyleyse onu yeterince sıkı yapmıyorsun.

If you're not sweating when you do cardio, then you're not doing it hard enough.

Bazen başkan konuşma yaptığında sadece tartışma ateşlemeye çalışıtğını düşünüyorum.

Sometimes, I think the president is just trying to ignite a controversy when he gives a speech.

Tom, o aptalca bir şey yaptığında her zaman Mary'ye bağırır.

Tom always yells at Mary every time she does something stupid.

- Tom onu yaptığında insanlar güldü.
- Tom onu yaptığındaı, insanlar güldü.

When Tom did that, people laughed.

Bir kız ilk kez seks yaptığında, onun kızlık zarı parçalanır ve kanar.

When a girl has sex for the first time, her hymen ruptures and bleeds.

- Tom onu ne zaman yapsa Mary kızar.
- Tom onu yaptığında, Mary sinirlenir.

When Tom does that, Mary gets angry.

Oğullarıyla uzun bir yürüyüş yaptığında o hamlamıştı ve ertesi gün gergin ve ağrılıydı.

He was out of shape when he took a long hike with his sons, and he was stiff and sore the next day.

Aynı hatayı asla iki kere yapmazsın, çünkü ikinci kez yaptığında artık o bir hata değil, seçimdir.

You can never make the same mistake twice because the second time you make it, it's no longer a mistake, it's a choice.

Bir hata yaptığında onu asla kabul etmeyeceği için Tom birlikte çalışmak için sinir bozucu bir kişi.

Tom's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake.

Maddenin nasıl bittiğini göreceğiz, ancak Hong Kong böyle bir şey yaptığında Tesla'nın satışları belirgin bir şekilde düştü.

We will see how the matter ends, but when Hong Kong did something like that, Tesla's

Yeni bir araba satın alması için babasına baskı yaptığında Catherine'nin bir art niyeti vardı; O, arabayı kendisinin sürebileceğini umuyordu.

Catherine had an ulterior motive when she urged her father to buy a new car. She hoped that she'd be able to drive it herself.

Tom'un İngilizcesi zaman zaman oldukça iyi görünsede, o sınırlarını biliyor gibi görünmüyor ve o bir hata yaptığında onu hatalı olduğuna ikna etmek imkansızdır.

Though Tom's English seems quite good at times, he doesn't seem to know his limitations and it's impossible to convince him that he's wrong when he makes a mistake.