Translation of "Sonbaharda" in English

0.020 sec.

Examples of using "Sonbaharda" in a sentence and their english translations:

- Sonbaharda yapraklar kahverengiye döner.
- Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.

The leaves turn brown in the autumn.

Yapraklar sonbaharda dökülür.

The leaves fall in autumn.

Sonbaharda Ay güzeldir.

- The moon is beautiful in fall.
- The moon is pretty in the fall.
- The moon is beautiful in autumn.

Sonbaharda Paris'e gidiyorum.

I'm going to Paris in the fall.

Yapraklar sonbaharda sararır.

Leaves yellow in the fall.

Sonbaharda İspanya'ya gideceğim.

I am going to Spain in the fall.

Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.

The leaves turn brown in the autumn.

Sonbaharda yapraklar sararır.

In autumn the leaves turn yellow.

Sonbaharda Boston'a gidiyorum.

I'm going to Boston in the fall.

Sonbaharda Avustralya'ya gideceğim.

I'm going to Australia in the fall.

- Onu gelecek sonbaharda yapacağım.
- Onu önümüzdeki sonbaharda yapacağım.
- Onu bir sonraki sonbaharda yapacağım.

I'm going to do that next fall.

- Ben bu sonbaharda Paris'e gidiyorum.
- Önümüzdeki sonbaharda Paris'e gideceğim.

I'm going to Paris this fall.

Sonbaharda yapraklar ağaçlardan düşer.

- In autumn, leaves fall from trees.
- In the autumn, leaves fall from trees.

Paris sonbaharda en iyidir.

Paris is best in autumn.

Yapraklar sonbaharda kırmızıya döner.

The leaves turn red in the fall.

Tayfunlar sonbaharda orada sıktır.

Typhoons are frequent there in fall.

Onlar geçen sonbaharda evlendiler.

They got married last fall.

Geçen Sonbaharda Amerika'ya gittim.

I went to America last fall.

Kyoto Sonbaharda en güzeldir.

- Kyoto is most beautiful in autumn.
- Kyoto is the most beautiful in the autumn.

Sonbaharda ay çok güzel.

In autumn, the moon is very beautiful.

Sonbaharda, yapraklar ağaçlardan düşer.

In autumn, leaves fall from trees.

Sonbaharda yaprakların rengi değişir.

- The leaves change color in autumn.
- The leaves change their colour in autumn.

Yapraklar sonbaharda kahverengi olur.

Leaves go brown in autumn.

Tom bu sonbaharda evleniyor.

Tom is getting married this fall.

Bu, her sonbaharda oldu.

This happened every fall.

Ağaçların yaprakları sonbaharda kırmızılaşır.

The leaves of the trees turn red in the fall.

Zeytinler sonbaharda hasat edilir.

The olives are harvested in autumn.

Ağaçların yaprakları sonbaharda sararır.

The leaves of the trees turn yellow in the fall.

Sonbaharda kırlangıçlar güneye uçar.

In the autumn, swallows will fly south.

Yaprakların rengi sonbaharda değişir.

The leaves change color in autumn.

Nara'yı seviyorum, özellikle Sonbaharda.

I love Nara, particularly in the fall.

Sonbaharda ay gerçekten güzel.

In autumn, the moon is really beautiful.

Sonbaharda orman gerçekten güzeldir.

The forest is really beautiful in autumn.

Orman sonbaharda çok güzeldir.

The forest is very beautiful in the fall.

Sonbaharda ağaçlardaki yapraklar sararır.

In the autumn, the leaves on the trees become yellow.

Onu bu sonbaharda yapacağız.

We're going to do it this fall.

Gelecek sonbaharda Boston'a gidebilirim.

- I might go to Boston next fall.
- I might go to Boston next autumn.

Onu bu sonbaharda yapacağım.

I'm going to do that this fall.

Geçen sonbaharda Boston'a taşındık.

We moved to Boston last fall.

Sonbaharda yapraklar kahverengiye döner.

The leaves turn brown in the autumn.

Ağaçlardaki yapraklar sonbaharda renk değiştirir.

The leaves on the trees change color in the fall.

Sonbaharda Saint Petersburg'u ziyarete gelin!

Come visit Saint Petersburg in the autumn!

Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.

The leaves of the trees turn yellow in fall.

Sonbaharda göçmen kuşları güneye uçar.

In autumn the migratory birds fly south.

Bu, sonbaharda sık sık oluyordu.

This was happening often in the autumn.

Çocuklar Sonbaharda okula geri giderler.

Children go back to school in autumn.

Ağaçlardaki yapraklar sonbaharda renk değiştirirler.

The leaves on the trees change color in the autumn.

Sonbaharda, fanlar üzerine kapaklar konur.

In the fall, covers are put over the fans in trains.

Tom bu sonbaharda liseye başlıyor.

Tom starts high school this fall.

Bütün dağ sonbaharda renk değiştirir.

The entire mountain changes color in autumn.

Bu yeşil yapraklar sonbaharda kızarırlar.

These green leaves turn red in the fall.

Bu Sonbaharda çok tayfun var.

- We have had lots of typhoons this fall.
- We've had lots of typhoons this fall.

Biz en iyi sonbaharda çalışabiliriz.

We're best able to study in the fall.

Tom bu sonbaharda onu yapacak.

Tom is going to do that this fall.

Tom bu sonbaharda bunu yapacak.

Tom will do that this fall.

Sonbaharda yapraklar renk değiştirir ve düşer.

- In autumn, leaves change their color and fall.
- In autumn, leaves change color and fall.

Sonbaharda birçok kuş güneye göç eder.

In the fall, many birds head for the south.

Biz geçen sonbaharda New York'a taşındık.

We moved to New York last fall.

Sonbaharda bizim yaz ürünlerimizi hasat ederiz.

In the fall we harvest our summer crops.

Biz bu sonbaharda birkaç tayfun yaşadık.

We have had few typhoons this autumn.

Bazı çiçekler Baharda, bazıları sonbaharda açarlar.

- Some flowers bloom in spring and others in autumn.
- Some flowers bloom in the spring and other flowers bloom in the fall.

Sonbaharda Fransa'ya bir iş gezim var.

I have a business trip to France in the fall.

Bu sonbaharda tanıştığımızdan beri ona aşığım.

I've been in love with him since we met this autumn.

Bu Sonbaharda Çin'i ziyaret edecek misin?

Are you going to pay a visit to China this fall?

Bill geçen sonbaharda beni görmeye geldi.

Bill came to see me last autumn.

Bu yeşil yapraklar sonbaharda kırmızıya döner.

These green leaves will turn red in the fall.

Sonbaharda bazı hayvanlar kış için yiyecek biriktirirler.

In autumn, some animals store food away for the winter.

Bazı çiçekler ilkbaharda ve diğerleri sonbaharda açarlar.

Some flowers bloom in spring and others in autumn.

Bu yeşil yapraklar sonbaharda kızarır veya sararır.

- These green leaves turn red or yellow in fall.
- These green leaves turn red or yellow in autumn.

Bu sonbaharda bir genel seçim olacağını söylüyorlar.

They say there will be a general election this fall.

Sonbaharda, birçok kuş daha sıcak ülkelere uçar.

In Autumn, many birds fly to warmer countries.

- Yapraklar son baharda düşer.
- Yapraklar sonbaharda dökülür.

Leaves fall in the autumn.

Sonbaharda birçok kuş daha sıcak iklimlere uçar.

In Autumn, many birds fly to warmer climates.

Bu, sonbaharda oldu. Açık gri bulutlar gökyüzünü kaplamıştı.

This happened in autumn. Light gray clouds covered the sky.

Gariptir, bu sonbaharda çok sayıda pembe dizi izliyorum.

Oddly, I've been watching a lot of telenovelas this fall.

Yaz sonunda ve sonbaharda biri yaprakların rengini değiştirdiğini görebilir.

In late summer and autumn one can see the leaves change colour.

Virüsün yayılması yaz aylarında yavaşlasa bile sonbaharda tekrar canlanabilir.

If the virus does slow down for the summer, it may come back in the fall.

Sonbaharda stokladığı yiyecekler de tükenmiş durumda. Soğuk gecede yiyecek araması gerek.

The food stores she laid down in the fall are now exhausted. She must search for food in the cold night.

O sonbaharda Madrid'i yeniden işgal etmenin ve Wellington'un ordusunu Portekiz sınırına geri

Though that autumn, he had the satisfaction of re-occupying Madrid, and pursuing Wellington’s

- Birkaç yıl önce sonbaharda onunla tanıştım.
- Birkaç yıl önce kışın onunla tanıştım.

I met her in the winter several years ago.

- Bu sonbaharda büyük bir deprem Meksika'ya çarptı.
- Bu sonbahar büyük bir deprem Meksika'yı vurdu.

A great earthquake hit Mexico this fall.

Belki bir sonraki sonbaharda biz Amerika Birleşik Devletleri tarihinde en çirkin ve en utanç verici başkanlık yarışmasını göreceğiz.

Maybe next fall we will see the ugliest and most cringeworthy presidential contest in the history of the United States of America.

Sonbaharda, günler daha kısaldığında ve geceler daha soğuduğunda, o, ilk ayazın yaprakları parlak sarı ve portakal ve kırmızıya dönüştürmesini izledi.

In the fall, when the days grew shorter and the nights colder, she watched the first frost turn the leaves to bright yellow and orange and red.