Translation of "Vereceğim''" in English

- Onu sana vereceğim.
- Onu size vereceğim.

- I will give it to you.
- I'll give it to you.

- Onları sana vereceğim.
- Onları size vereceğim.

I'm going to give them to you.

- Kitabı sana vereceğim.
- Sana kitabı vereceğim.

- I'm going to give you the book.
- I'll give you the book.

- Mary'ye biraz çiçek vereceğim.
- Mary'ye çiçek vereceğim.

- I'll give Mary some flowers.
- I'll give some flowers to Mary.

Ne gerekiyorsa vereceğim''

you need for you to grow.”  

Onu sana vereceğim.

- I will give it to you.
- I'll give it to you.
- I'm going to give it to you.

Sana bunu vereceğim.

I will give you this.

Ona değer vereceğim.

I'll treasure it.

Sana anestezi vereceğim.

I'll give you anaesthesia.

Istırabına son vereceğim.

I'll put you out of your misery.

Gitmene izin vereceğim.

I'll allow you to go.

Ben karar vereceğim.

I'll decide.

Mektubu ona vereceğim.

I'll give him the letter.

Çalışmana izin vereceğim.

I'll let you study.

Bunları Tom'a vereceğim.

I'll give these to Tom.

Şunu Tom'a vereceğim.

I'll give this to Tom.

Kitabı sana vereceğim.

I'll give you the book.

Sana bisikletimi vereceğim.

I'm going to give you my bicycle.

Onu Tom'a vereceğim.

- I'm going to give it to Tom.
- I'll give it to Tom.

Sana istediğini vereceğim.

- I'll give you what you want.
- I'm giving you what you want.

Bir parti vereceğim.

I'm going to throw a party.

Kendi kararımı vereceğim.

I'll make up my own mind.

Bunu sana vereceğim.

I'll give you this.

Onu geri vereceğim.

I'll give it back.

Onları geri vereceğim.

I'll give them back.

Sana para vereceğim.

I'll give you money.

Onu ona vereceğim.

I'll give him that.

Sana fikrimi vereceğim.

I'll give you my opinion.

Sana kitabı vereceğim.

I'll give you the book.

Buna izin vereceğim.

I'll allow it.

Kesinlikle oy vereceğim.

I'm definitely going to vote.

Bunları sana vereceğim.

I'll give these to you.

Bunları onlara vereceğim.

I'll give these to them.

Bunları ona vereceğim.

I'll give these to him.

Onu onlara vereceğim.

I'll give that to them.

Bunu onlara vereceğim.

I'm going to give it to them.

Bunu ona vereceğim.

I'm going to give it to him.

Onlara mesajı vereceğim.

I'll give them the message.

Ona mesajı vereceğim.

I'll give her the message.

Onu size vereceğim.

I'll give it to you.

Bunu Tom'a vereceğim.

I'll give this to Tom.

Tom'a oy vereceğim.

I'll vote for Tom.

Sana arabamı vereceğim.

I'll give you my car.

Mesajını Tom'a vereceğim.

I'll give Tom your message.

Açıklamana izin vereceğim.

I'll let you explain.

- Sana biraz ipucu vereceğim.
- Sana biraz bahşiş vereceğim.

I'll give you a little tip.

- Sana otuz dakika vereceğim.
- Size otuz dakika vereceğim.

I'll give you thirty minutes.

- Sana otuz dolar vereceğim.
- Size otuz dolar vereceğim.

- I'll give you thirty dollars.
- I'll give you $30.

- Sana otuz dolar vereceğim.
- Sana 30 dolar vereceğim.

- I'll give you thirty dollars.
- I'll give you $30.

- Sana bir dizüstü bilgisayar vereceğim.
- Sana bir defter vereceğim.

I will give you a notebook.

Kibar bir yabancıya vereceğim.

who emerges from offstage.

Sanırım gazetede ilan vereceğim.

I think I will advertise in the paper.

Bu kitabı sana vereceğim.

- I will give you this book.
- I'll give you this book.

Defterimi sana ödünç vereceğim.

I'll lend you my notebook.

Bu kolyeyi size vereceğim.

I'll give you this pendant.

Bu kamerayı size vereceğim.

I'll give you this camera.

Sana lokal anestetik vereceğim.

I'll give you a local anaesthetic.

Bu işe kalbimi vereceğim.

I am going to put my heart into the work.

Sana bir enjeksiyon vereceğim.

I'll give you a shot.

Yarın sana cevap vereceğim.

I'll answer you tomorrow.

Sana iki ipucu vereceğim.

I'm going to give you two hints.

Sana bir defter vereceğim.

I will give you a large folder.

Ben paranın karşılığını vereceğim.

I'll provide value for money.

Ne istersen sana vereceğim.

I will give you whatever you want.

Sana bir sır vereceğim.

I'm going to tell you a secret.

Onu sana yarın vereceğim.

- I'll get it to you tomorrow.
- I'll give it to you tomorrow.

Sana bir şey vereceğim.

I'll give you something.

Dondurmamın yarısını sana vereceğim.

I will give you half of my ice cream.

Yarın ona kitabını vereceğim.

I'll give him his book tomorrow.

Sana bir hediye vereceğim.

I'll give you a present.

Avansımın yarısını sana vereceğim.

I'll give you half my allowance.

Tom'a söylemene izin vereceğim.

I'll let you tell Tom.

Sana bir saat vereceğim.

I'll give you an hour.

Ne isterse Tom'a vereceğim.

I'll give Tom whatever he wants.

Kitabı ona yarın vereceğim.

I will give him the book tomorrow.