Translation of "Tom'da" in English

0.009 sec.

Examples of using "Tom'da" in a sentence and their english translations:

Şemsiyem Tom'da.

Tom has my umbrella.

Arabam Tom'da.

Tom has my car.

Kitabım Tom'da.

Tom has my book.

Sıra Tom'da.

It's Tom's turn.

Tom'da onu yaptı.

- Tom did that, too.
- Tom also did that.
- Tom did that as well.

Tom'da bu yoktu.

Tom didn't have it.

Tom'da numaram var.

Tom has my number.

Onu Tom'da almadı.

Tom didn't get it either.

Sanırım şemsiyen Tom'da.

- I think Tom has your umbrella.
- I think that Tom has your umbrella.

Şemsiyem hâlâ Tom'da.

Tom still has my umbrella.

Tom'da ne görüyorsun?

What do you see in Tom?

Tom'da Fransızca okumadı.

Tom didn't study French either.

Tom'da hiperleksi var.

Tom is hyperlexic.

Tom'da disleksi var.

Tom suffers from dyslexia.

Tom'da Asperger var.

Tom has Asperger's.

Ödeme sırası Tom'da.

It's Tom's turn to pay.

- Sırada Tom var.
- Sıra Tom'da.
- Sonra sıra Tom'da.

- Tom is next in line.
- It's Tom's turn next.

- Tom'da neden Mary'nin anahtarları var?
- Mary'nin anahtarları neden Tom'da?

Why does Tom have Mary's keys?

Tom'da iyi bir eğitmen.

Tom is also a good instructor.

Tom'da Windows 7 var.

Tom has Windows 7.

Tom'da ne görüyorsun anlamıyorum.

I don't understand what you see in Tom.

Tom'da ne buluyorsun ki?

What do you see in Tom anyway?

Tom'da okul ruhu yok.

Tom has no school spirit.

Tom'da örgü örmeyi sever.

- Tom likes knitting too.
- Tom likes knitting, too.

Tom'da kablo var mıdır?

Does Tom have cable?

- Tom'da yok.
- Tom'un yok.

Tom doesn't have one.

Tom'da benim anahtarlarım var.

Tom has my keys.

Tom'da Mary'nin istediği var.

Tom has what Mary wants.

Tom'da hiçbir şey yoktu.

Tom had nothing.

Tom'da şeytan tüyü var.

Tom is the kind of guy you just can't hate.

Tom'da, Mary'nin adresi var.

Tom has Mary's address.

Mary'nin arabasının anahtarları Tom'da.

Tom has Mary's car keys.

Mary'nin sorusunun cevabı Tom'da.

Tom has the answer to Mary's question.

Tom'da belirgin yaralanmalar yoktu.

Tom had no apparent injuries.

Ondan Tom'da hiç yok.

Tom doesn't have any of that.

Tom'da cenabet şansı var.

Tom has very bad luck.

Tom'da onun hakkında hatalıydı.

Tom was wrong about that, too.

Anahtar sadece Tom'da var.

Tom is the only one with a key.

Tom'da anksiyete bozukluğu var.

Tom suffers from anxiety.

Tom'da evimin anahtarı var.

Tom has a key to my house.

Tom'da Asperger sendromu var.

- Tom has Asperger's syndrome.
- Tom has Asperger syndrome.

- Tom'da kitap alıp da okumama hastalığı var.
- Tom'da tsundoku var.

Tom has tsundoku.

- Tom'da birkaç numara daha var.
- Tom'da daha başka numaralar da var.

Tom had some tricks up his sleeve.

Belki Tom'da aynı şekilde hissediyor.

Maybe Tom feels the same way.

Bence Tom'da yumurta alerjisi olabilir.

- I think Tom might be allergic to eggs.
- I think that Tom might be allergic to eggs.

Tom'da senin adından söz etti.

Tom mentioned your name, too.

Tom'da da bir tane var.

Tom has one, too.

- Kitabım Tom'da.
- Tom kitabımı aldı.

Tom has my book.

Neden o bana Tom'da bahsetmedi?

Why didn't he tell me about Tom?

Tom'da senin tişörtünün aynısından var.

Tom has a T-shirt just like yours.

- İhtiyacın olan şey Tom'da vardır belki.
- Sana lazım olan şey Tom'da olabilir.

Tom might have what you need.

O şapka Tom'da gerçekten iyi görünüyor.

That hat looks really good on Tom.

Doktorlar Tom'da hatalı bir şey bulamadı.

The doctors couldn't find anything wrong with Tom.

Şu ana kadar Tom'da ne gördün?

What did you ever see in Tom?

Tom'da Mary'nin okumak istediği kitap var.

Tom has the book that Mary wants to read.

Tom'da Mary'nin dairesinin anahtarı var mı?

- Does Tom have a key to Mary's apartment?
- Does Tom have a key to Mary's flat?
- Has Tom got a key to Mary's flat?

Tom'da benim hiç edinemeyeceğim güçler vardı.

Tom had powers I will never have.

Tom'da en çok hangi niteliklere hayransın.

What qualities do you most admire in Tom?

- Avantaj hâlâ Tom'da.
- Tom hâlâ avantajlı.

Tom still has an edge.

Bu, Pazartesi öğleden sonra Tom'da oldu.

That happened Monday afternoon at Tom's.

- Tom'un migreni var.
- Tom'da migren var.

Tom has a migraine headache.

Tom'da az önce bir araba satın aldı.

Tom just bought a car, too.

Tom'da senin için de bir tane var.

Tom has one for you.

- Tom'da muhtemelen gitmedi.
- Muhtemelen Tom da gitmedi.

Tom probably didn't go either.

- Tom'da fıstık alerjisi var.
- Tom'a fıstık dokunuyor.

Tom is allergic to peanuts.

Tom'da bendekinden bile daha çok kitap var.

Tom has even more books than I do.

- Tom'un açıkça potansiyeli var.
- Şüphesiz Tom'da potansiyel var.

Tom clearly has potential.

Tom'da John için Mary'den gelen bir mesaj var.

Tom has a message for John from Mary.

- Tom'da ne kadar kalacaksın?
- Tom'larda ne kadar duracaksın?

How long will you be at Tom's?

- Dalavere Tom'un kitabında yazmaz.
- Tom'da kelek dava olmaz.

The word "deception" isn't in Tom's vocabulary.

- Tom'un penisiline alerjisi var.
- Tom'da penisilin alerjisi var.

Tom is allergic to penicillin.

- Tom daha da iyileşiyor.
- Tom iyileşiyor.
- Tom'da ilerleme var.

Tom is getting better.

- O şapka Tom'a yakışmış.
- O şapka Tom'da iyi duruyor.

That hat looks good on Tom.

- Tom'un farklı olduğunu biliyorum.
- Tom'da bir farklılık olduğunu biliyorum.

- I know Tom is different.
- I know that Tom is different.

- Tom kanser olabilir.
- Tom'da kanser olabilir.
- Tom kanserli olabilir.

Tom could have cancer.

- Tom'un gerçeklik konsepti yok.
- Tom'da hiçbir gerçeklik kavramı yok.

Tom has no concept of reality.

- Tom'da ritim bozukluğu var.
- Tom'un kalbinde ritim bozukluğu var.

Tom has cardiac arrhythmia.

- Tom'da 4k TV var.
- Tom'un bir 4k TV'si var.

Tom has a 4k TV.

- Tom aşama katediyor gibiydi.
- Tom'da ilerleme var gibi görünüyordu.

Tom seemed to be making progress.

Ne Tom'da ne de Mary'nin koyu renk saçları var.

Neither Tom nor Mary has dark hair.

Ne Tom'da ne de Mary'nin bir Japon arabası var.

Neither Tom nor Mary has a Japanese car.

- Tom'da borderline ve paranoya var.
- Tom borderlinelı bir paranoyak.

Tom is borderline paranoid.

- Bu kaban Tom'da güzel duruyor.
- Bu palto Tom'a yakışıyor.

That coat looks good on Tom.

- Tom'un iki tane bilgisayarı var.
- Tom'da iki adet bilgisayar var.

Tom has two computers.

Tom'da başka bir tane daha var mı diye merak ediyorum.

- I wonder if Tom has another one.
- I wonder whether Tom has another one.
- I wonder whether or not Tom has another one.

- Tom'da telefon numaran var mı?
- Tom telefon numarana sahip mi?

Does Tom have your phone number?

- Bulaşık yıkamaya yardım sırası Tom'da.
- Bulaşığa yardım etme sırası Tom'un.

It's Tom's turn to help wash the dishes.

Tom'da Mary'de Boston'da adresi yok, ancak onun telefon numarası var.

Tom doesn't have Mary's address in Boston, but he has her phone number.

- Telefon numaran Tom'da var mı?
- Tom telefon numaranı biliyor mu?

- Does Tom know your phone number?
- Does Tom know your telephone number?

Tom'da onun büyükanne ve büyükbabalarına ait birçok siyah beyaz resim var.

Tom has a lot of black and white pictures of his grandparents.

- Tom duyarsız kulaklı.
- Tom'un müzik kulağı yok.
- Tom'da müzik kulağı yok.

- Tom doesn't have an ear for music.
- Tom is tone deaf.

- Tom'da mangal gibi yürek var.
- Tom'un heykelini dikseler taşaklarına beton yetmez.

Tom has balls of steel.

- Tom'un parası vardı, hem de çok.
- Tom'da para vardı, çuvalla hem de.

Tom had money, a lot of it.

- Tom aldığı şeyleri yerine koymaz hiç.
- Tom'da eşyaları yerine koyma huyu yoktur.

Tom never puts things back where they belong.

- Tom'da bir terslik var.
- Tom'un bir sıkıntısı var.
- Tom'un bir derdi var.

Something is wrong with Tom.

- Tom hakkında hoşlandığın nedir?
- Tom'da sevdiğiniz şey ne?
- Tom'un nesinden hoşlanıyorsun?
- Tom'un neyini beğeniyorsun?

What is it you like about Tom?