Translation of "Tipik" in English

Bu tipik.

That's typical.

Çok tipik.

It's so typical.

Tipik kız konuşması!

Typical girl talk!

Onlar tipik gençler.

They're typical youngsters.

O, oldukça tipik.

That's pretty typical.

- O tipik bir Japon insanı.
- O tipik bir Japon.

- He is Japanese to the bone.
- He is a typical Japanese.
- He's a typical Japanese man.

Tipik bir EMDR oturumunda

Now, the way a typical EMDR session would go

Onlar tipik genç insanlar.

- They are typical young people.
- They're typical young people.

O tipik bir işkolik.

- He's a typical workaholic.
- He's your typical workaholic.
- She's your typical workaholic.

Bu tipik bir blog.

This is a typical blog.

Bu hiç tipik değil.

- It's not at all typical.
- It isn't at all typical.

Tom tipik bir kişilik.

Tom is quite a character.

O tipik bir taverna.

It's a typical trattoria.

Tom tipik bir İngiliz.

Tom's a typical Englishman.

tipik çalışma teknikleri öğrendim

like cracking open a textbook and reading for four hours

Tom tipik bir Kanadalı.

- Tom is a typical Canadian.
- Tom is a typical Canadian man.

Almanların tipik birası pilsenerdir.

The typical beer of Germans is pilsener.

Tom tipik bir ergen.

Tom is a typical teenager.

Tom tipik bürokratınız değildir.

Tom isn't your typical bureaucrat.

Tom tipik idareciniz değil.

Tom isn't your typical executive.

Tom tipik bir gazeteci.

Tom is a typical journalist.

Tom tipik bir işkoliktir.

Tom is a typical workaholic.

Tom tipik bir genç.

Tom is a typical youngster.

Tom tipik bir gençti.

Tom was a typical teenager.

- Bu tipik bir kaybedenin cümlesidir.
- Bu tipik bir eziğin cümlesidir.

- This is a typical loser's sentence.
- This sentence has a loser's ring to it.

O, tipik bir Gotik Kilisesidir.

It is a typical Gothic church.

Wombat, Avustralyalı tipik bir hayvandır.

Wombat is a typical australian animal.

Tapas tipik bir İspanyol yemeğidir.

Tapas are a typical Spanish dish.

Tom sizin tipik borsacınız değil.

Tom isn't your typical stockbroker.

Bu senin için çok tipik.

This is very typical for you.

Tom tipik bir lise öğrencisi.

Tom is a typical high school student.

O tipik bir Japon insanı.

He's a typical Japanese man.

Tom tipik bir Kanadalı adam.

Tom is a typical Canadian man.

Ben tipik bir Lojban kullanıcısıyım.

I am a typical Lojban user.

Tom senin tipik papazın değil.

Tom isn't your typical pastor.

Tom, tipik bir Kanadalı çocuk.

Tom is a typical Canadian boy.

Tom tipik bir genç çocuk.

Tom is a typical teenage boy.

Tom tipik bir genç çocuktu.

Tom was a typical teenage boy.

Tom tipik bir lise öğrencisiydi.

Tom was a typical high school student.

Mary tipik bir Kanada kadını.

Mary is a typical Canadian woman.

Tipik 28-30 günlük programa katıldı

She would go in for the typical 28-30 day program,

Ney'in kısıtlama eksikliğinin tipik bir örneğiydi.

It was typical of Ney’s lack of restraint.

Fenomen modern çağımızın tipik bir örneğidir.

The phenomenon is typical of our modern era.

Tipik bir İngiliz akşam yemeği nedir?

What is a typical British dinner?

Tipik bir Amerikalı genç gibi görünüyor.

He seems to be a typical American boy.

Bu yılın havası çok tipik değil.

This year's weather isn't very typical.

Bu politikacı, tipik bir şampanya sosyalistidir.

This politician is a typical champagne socialist.

- Bu çok normal.
- Bu çok tipik.

This is so typical.

Bu sadece onun tipik bir örneğidir.

That is just typical of him.

Tipik bir şehirde çok gürültü vardır.

There's a lot of noise in a typical city.

Onun tipik bir İskoç aksanı var.

He has a typical Scottish accent.

Onun mizah tipik Fransız, çok esprili.

His humor is very witty, typically French.

Tipik bir alarm sistemi ne kadardır?

How much does a typical alarm system cost?

Pirinç, erişte ve patates tipik yan yemeklerdir.

Rice, noodles, and potatoes are typical side dishes.

O tipik bir Teksaslı şivesi ile konuştu.

He spoke with a typical Texan drawl.

Bugün sadece başka tipik yoğun bir gün.

Today is just another typical busy day.

Tom tipik bir üniversite profesörü gibi davranmaz.

Tom doesn't act like the typical college professor.

O, tipik bir Japon sitili evde yaşadı.

He lived in a typical Japanese-style house.

Bu binanın mimarisi dönemin tipik bir örneğidir.

The architecture of this building is typical of the period.

Tom tam tipik bir on üç yaşında.

Tom is just a typical 13-year-old.

Tom sadece tipik bir on üç yaşında.

Tom is just a typical thirteen-year old.

- Tipik bir baykuş ve kukumav arasındaki fark nedir?
- Tipik bir baykuş ve peçeli baykuş arasındaki fark nedir?

- What's the difference between an owl and a barn owl?
- What's the difference between an eagle-owl and a barn owl?
- What's the difference between a typical owl and a barn owl?

Niçoise salatası Nice yakınlarındaki bölgenin tipik bir yemeğidir.

Niçoise salad is a typical food of the area near Nice.

Amerika Birleşik Devletleri, demokratik ülkelerin tipik bir örneğidir.

The United States is typical of the democratic countries.

Ve bu sizin tipik 28-30 gün programınız değil,

And this is not your typical 28-30 day program,

Gökyüzü karanlık ve gri - Tipik bir yağışlı mevsim havası.

The sky is gloomy and gray - a typical rainy-season sky.

Tipik bir omurgalı gibi insan iki çift uzuva sahiptir.

Like a typical vertebrate the human has two pairs of limbs.

Fadıl tipik bir lise son sınıf öğrencisi olarak görünüyordu.

Fadil appeared to be a typical high school senior.

Ben onu korkuttuktan sonra arkadaşım bana tipik bir tepki verdi.

My friend gave a me typical reaction after I scared him.

Tipik Bavyera kahvaltısı beyaz sosis, buğday birası ve tuzlu krakerden oluşmaktadır.

A typical Bavarian breakfast consists of white sausage, wheat beer and pretzels.

Bu Avrupalı göçmenler tipik olarak yüksek eğtim seviyesine ve üniversite diplomasına sahip.

These European immigrants typically have higher education and university degrees.

Tipik olarak, insan gebeliği her biri yaklaşık üç aylık üç trimestere ayrılır.

Typically, human pregnancy is divided into three trimesters of approximately three months each.

Tatoeba kullanıcıları dört İdeal tipik gruba ayrılabilir: okuyucular, yazarlar, çevirmenler ve düzeltmenler.

Tatoeba users can be divided into four ideal-typical groups: readers, authors, translators and proofreaders.

Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.

You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.

Çoğu kurutucuda tiftiği tutmak için bir mekanizma bulunuyor, ancak çamaşır makinelerinde tipik olarak bir filtre yok.

In most dryers there’s a mesh screen to catch lint, but washing machines typically don't have a filter.

"O bütün gün aramadı, ve akşamleyin eve geç geldiğinde, o onu yalnız bırakmamı istedi." "Tom ne tipik."

"He didn't call the entire day, and when he came home late in the evening, he asked me to leave him alone." "How typical of Tom."