Translation of "Sevdiği" in English

Onu sevdiği belli.

It's clear he loves it.

- Onun beni sevdiği apaçık.
- Onun beni sevdiği besbelli.

It's very obvious that he likes me.

Amerikalıların pizzayı sevdiği doğrudur.

It's true that Americans love pizza.

Bu beni sevdiği içindir.

It's because she loves me.

En sevdiği kazağını kaybetti.

She lost her favorite sweatshirt.

Onun onu sevdiği söylenilmektedir.

- She is said to be in love with him.
- It's said that she loves him.

En sevdiği svetşörtünü kaybetti.

He lost his favorite sweatshirt.

Dondurma Tom'un sevdiği yiyecektir.

Ice cream was Tom's favorite food.

Tom sevdiği şeyi yapabilir.

Tom may do whatever he likes.

Onun seni sevdiği açık.

It's clear that he likes you.

Tom sevdiği şeyi yapıyordu.

Tom was doing what he loved.

Tom sevdiği şeyi yapıyor.

Tom is doing what he loves.

Onlar en sevdiği çiçeklerdi.

They were her favorite flower.

En sevdiği dondurmadan yiyor.

He is eating his favorite ice cream.

Kızımın regi sevdiği ortaya çıktı,

It turned out my girl loved reggae,

En sevdiği yemek ringo havyarıydı.

What she liked best was herring roe.

Ogai onun en sevdiği yazardır.

Ogai is his favorite author.

Tom'un en sevdiği film Dumbo'dur.

Tom's favorite movie is Dumbo.

Tom onu sevdiği için mutluyum.

I'm happy Tom liked it.

Tom'un en sevdiği yemek hangisi?

What's Tom's favorite food?

Tom en sevdiği film hangisi?

What's Tom's favorite movie?

Tom'un en sevdiği kokteyl nedir?

What's Tom's favorite cocktail?

Tom'un en sevdiği renk nedir?

What's Tom's favorite color?

Onun onu sevdiği çok açık.

It's pretty obvious that he loves her.

Bu, Tom'un yapmayı sevdiği şey.

That's what Tom likes to do.

Onun sevdiği sensin, ben değil.

It's you that she loves, not me.

Tom'un sevdiği kahve kupasını çaldım.

I stole Tom's favorite coffee mug.

Tom'un en sevdiği renk mavidir.

Tom's favorite color is blue.

Tom en sevdiği oyuncağını kaybetti.

Tom lost his favorite toy.

Tom sevdiği bir iş bulamadı.

Tom couldn't find a job that he liked.

Melanie en sevdiği kitabı okuyor.

Melanie is reading her favourite book.

Tom'un Mary'yi sevdiği çok açık.

- It's very obvious that Tom likes Mary.
- It's very obvious Tom likes Mary.

Sevdiği gibi yapmasına izin vereceğim.

I am going to let her do as she likes.

Kız kardeşimin en sevdiği Soseki'dir.

It is Soseki that my sister likes best.

Pizza çocuğun en sevdiği yemektir.

Pizza is the kid's favorite meal.

Tom en sevdiği kalemi kaybetti.

Tom lost his favorite pen.

Alice, Mary'nin en sevdiği arkadaşıdır.

Alice is Mary's dearest friend.

O, Tom'un en sevdiği renkti.

That was Tom's favorite color.

Zorbalık Dan'ın en sevdiği hobidir.

Bullying is Dan's favorite hobby.

Bu babamın en sevdiği kravattı.

This was my dad's favorite tie.

Tom'un en sevdiği spor beyzboldur.

Tom's favorite sport is baseball.

Bu, Tom'un en sevdiği kitap.

This is Tom's favorite book.

Herkesin sevdiği programlama dili hangisi?

What programming language does everybody like?

Tom'un beni sevdiği çok açık.

- It's very obvious that Tom likes me.
- It's very obvious Tom likes me.

Onun en sevdiği grup Warpaint'tir.

Her favourite band is Warpaint.

O, sevdiği arabasıyla Yokohama'ya gitti.

He went to Yokohama in his beloved car.

Tom sevdiği bir iş buldu.

Tom found a job that he likes.

Tom sevdiği şeyi yaparken öldü.

Tom died doing what he loved.

O onun en sevdiği dil.

That's her favorite language.

O onun en sevdiği lisan.

- That's his favorite language.
- It's his favorite language.

Bu onun en sevdiği dil.

It's her favorite language.

Bu, onun en sevdiği lisan.

It's his favorite language.

Bu Tom'un en sevdiği ifadedir.

- This is Tom's favorite expression.
- That's Tom's favorite expression.

Mary en sevdiği kolyesini taktı.

Mary wore her favorite necklace.

Incitatus, Caligula'nın en sevdiği attı.

Incitatus was Caligula's favorite horse.

Su Tom'un en sevdiği içecektir.

Water is Tom's favorite drink.

Uğur böcekleri herkesin sevdiği böceklerdir.

Ladybirds are insects that everyone likes.

Tom'un en sevdiği yemek spagetti.

Tom's favorite food is spaghetti.

Tom'un en sevdiği mevsim ilkbahar.

Tom's favorite season is spring.

Tom'un en sevdiği içecek kahvedir.

Tom's favorite drink is coffee.

Mary en sevdiği giysisini giyiyor.

Mary is wearing her favorite dress.

Fotoğrafçılık onun en sevdiği hobidir.

Photography is his favourite hobby.

Boston Tom'un en sevdiği şehir.

Boston is Tom's favorite city.

Tom en sevdiği şapkayı kaybetti

Tom lost his favorite cap.

Tom'un Mary'yi sevdiği sır değil.

It's no secret that Tom likes Mary.

Tom'un en sevdiği içecek nedir?

What's Tom's favorite drink?

Tom yapmayı sevdiği şeyi yapıyor.

Tom is doing what he loves to do.

Kahve Tom'un en sevdiği içecektir.

Coffee is Tom's favorite drink.

Sami en sevdiği şapkayı giydi.

Sami wore his favorite hat.

Tom'un en sevdiği yemek lazanya.

- Tom's favourite dish is lasagne.
- Tom's favorite dish is lasagna.

Tom en sevdiği sandalyeye oturdu.

Tom sat in his favorite chair.

Tom'un en sevdiği konu trigonometri.

- Tom's favourite subject was trigonometry.
- Tom's favorite subject was trigonometry.

En sevdiği şarkıcı hep değişiyor.

His favorite singer is always changing.

Sevdiği şarkıların bir listesini yaptı.

He made a list of songs he liked.

- Mary bugün en sevdiği kıyafetini giyiyor.
- Mary bugün en sevdiği elbisesini giyiyor.

Mary is wearing her favorite dress today.

Annesinin en sevdiği yemeği yaptığını anlatır.

and mum makes her favorite food.

Insanların çalışmayı sevdiği ortamları yaratmakla kalmayıp

we can not only create environments where people love coming to work

Bütün dünyanın sevdiği, tanıdığı ve bildiği

The world loves, knows and knows

Beni sevdiği aklımın ucundan bile geçmemişti.

It never occurred to me that she loved me.

Çocukken onun en sevdiği yiyecek pizzaydı.

Her favourite food as a child was pizza.

En sevdiği hobi için vakti vardı.

She had time for her favorite hobby.

Londra onun en çok sevdiği şehir.

London is the city he loves the most.

İstanbul, onun en çok sevdiği şehirdir.

Istanbul is the city she likes the most.

Tom'un sevdiği bir işi olmasını istiyorum.

I want Tom to have a job that he loves.

Tom'un en sevdiği şey yemek pişirmeydi.

Tom's favorite thing was cooking.

Bu onun seni sevdiği anlamına geliyor.

It means that he likes you.

Onun, herkesin sevdiği bir oğlu var.

She has a son everybody loves.

Ben Tom'u en sevdiği restorana götürüyorum.

I'm taking Tom to his favorite restaurant.

Onu en sevdiği yemekle teselli ettim.

I consoled him with his favorite food.

Slartibartfast'ın en sevdiği ortam Norveç'in fiyortlarıydı.

Slartibartfast's favorite creation was the fjords of Norway.

Bu tam Tom'un onu sevdiği tarz.

That's just the way Tom likes it.

Tom'un Boston'da burada olmayı sevdiği açık.

It's clear Tom likes being here in Boston.

İlkbahar Lucy'nin en çok sevdiği mevsim.

Spring is the season that Lucy likes best.

Onun en sevdiği milli park nedir?

What is his favorite national park?

Onun beni sevdiği aklımın ucundan geçmedi.

It never occurred to me that he loved me.