Translation of "Serçe" in English

Serçe cıvıldıyor.

The sparrow is cheeping.

Tom, serçe gibi yer.

Tom eats like a bird.

Serçe kedi tarafından öldürüldü.

The sparrow was killed by the cat.

Bir tek serçe duyulmuyordu.

Not a single sparrow was to be heard.

- Eldeki serçe damdaki güvercinden iyidir.
- Eldeki serçe çalılıktaki keklikten iyidir.

- A bird in the hand is worth two in the bush.
- A bird in the hand is better than two in the bush.

Eldeki serçe çalılıktaki keklikten iyidir.

- A bird in the hand is worth two in the bush.
- A bird in the hand is better than two in the bush.
- A bird in hand is worth two in the bush.

Patates soyarken serçe parmağımı kestim.

I cut my little finger peeling potatoes.

Tom'un sol elinde serçe parmağı eksik.

Tom is missing the little finger on his left hand.

Bu serçe uçamaz. Onun kanatları kırık.

This sparrow can't fly. Its wings are broken.

Tom, Noel için oğluna bir serçe hediye etti.

Tom gave his son a sparrow for Christmas.

- Eldeki serçe damdaki güvercinden iyidir.
- Eldeki bir kuş çalılıktaki iki kuştan daha iyidir.

- A bird in the hand is worth two in the bush.
- A bird in the hand is better than two in the bush.

Elin beş parmağı var: başparmak, işaret parmağı, orta parmak, yüzük parmağı ve serçe parmak.

The hand has five fingers: the thumb, the index finger, the middle finger, the ring finger, and the pinky.