Translation of "Saldıran" in English

Tom sana saldıran kişidir.

Tom is the one who mugged you.

Tereddütsüz saldıran, sürüngen bir makine.

It’s a slithering loaded gun with a hair trigger.

Tom, Mary'ye saldıran köpeği vurdu.

Tom shot the dog that attacked Mary.

Tom'a saldıran kadın neden tutuklanmadı?

Why wasn't the woman who attacked Tom arrested?

Sanırım o bana saldıran adam.

I think that's the guy who attacked me.

Size saldıran çocuğa ne olacak?

What will happen to the guy who attacked you?

Polis Tom'a saldıran adamı asla yakalamadı.

The police never caught the guy who attacked Tom.

Sami, Leyla'ya saldıran haydutlardan birini tanıdı.

Sami recognized one of the thugs who assaulted Layla.

Size saldıran düşmanlardan korkmayın. Sizi pohpohlayan arkadaşlardan korkun.

Don't be afraid of enemies who attack you. Be afraid of the friends who flatter you.

Tom ona saldıran bir adamı vurdu ve öldürdü.

Tom shot and killed a man who attacked him.

Haberlerde sahiplerine saldıran evcil hayvanlar hakkında bazı hikayeler vardı.

There have been some stories in the news about pets attacking their owners.

Sen bana, Tom'a saldıran tek kişinin sen olduğunu mu söylüyorsun?

Are you telling me you're the one who assaulted Tom?

Bu karşılaşmada, saldıran gergedan pirinç tarlasından geçen Hintli bir köylüyü hedef alıyor.

In this encounter a charging rhino targets an Indian villager walking through a paddy field.