Translation of "Söyleyemez" in English

Yalan söyleyemez.

He is incapable of telling a lie.

Hiç kimse söyleyemez.

- No one can tell.
- No one can say.

O şarkı söyleyemez.

He can't sing.

O, şarkı söyleyemez.

She can't sing.

Onlara söyleyemez miyiz?

Can't we tell them?

Ona söyleyemez miyiz?

Can't we tell him?

Tom şarkı söyleyemez.

- Tom can't sing.
- Tom does not know how to sing.

Tom'a söyleyemez miyiz?

Can't we tell Tom?

Şarkı söyleyemez misin?

Can't you sing?

- Tom ne yapılacağını bize söyleyemez.
- Tom ne yapacağımızı söyleyemez.

Tom can't tell us what to do.

Çoğu insan farkı söyleyemez.

Most people can't tell the difference.

O iyi şarkı söyleyemez.

- He cannot sing well.
- He can't sing well.

O, iyi şarkı söyleyemez.

- He cannot sing well.
- He can't sing well.

Tom iyi şarkı söyleyemez.

Tom can't sing well.

Ne yapacağını söyleyemez misin?

Can't you tell what to do?

Sami hiçbir şey söyleyemez.

Sami can't say anything.

- Kimse gelecekte ne olacağını söyleyemez.
- Gelecekte ne olacağını kimse söyleyemez.

No one can tell what'll happen in the future.

- Sami sana nerede çalışacağını söyleyemez.
- Sami sana çalışacağı yeri söyleyemez.

Sami can't tell you where he is going to work.

Kimse gelecekte ne olacağını söyleyemez.

No one can tell what'll happen in the future.

Onlar bize ne yapacağımızı söyleyemez.

They can't tell us what to do.

Öğretmen böyle bir şey söyleyemez.

- The teacher cannot have said such a thing.
- The teacher can't have said such a thing.

Hiç kimse bir şey söyleyemez.

No one can say anything.

Tom çok iyi şarkı söyleyemez.

Tom can't sing very well.

Bana onun hakkında söyleyemez misin?

Can't you tell me about it?

Onlara onun hakkında söyleyemez miyiz?

Can't we tell them about it?

Ona onun hakkında söyleyemez miyiz?

Can't we tell him about it?

Ona onu hakkında söyleyemez miyiz?

Can't we tell her about it?

Tom'un söylediğini bana söyleyemez misin?

Can't you tell me what Tom said?

Tom bana ne yapacağımı söyleyemez.

Tom can't tell me what to do.

Tom sana hiçbir şey söyleyemez.

Tom can't tell you anything.

Tom size hiçbir şey söyleyemez.

Tom can't tell you anything.

Bazı insanlar hiç şarkı söyleyemez.

Some people can't sing at all.

Onun erkek kardeşi şarkı söyleyemez.

His brother can't sing.

Fadıl çok iyi yalan söyleyemez.

Fadil can't lie very well.

Sami şarkı söyleyemez veya oynayamaz.

Sami can't sing or act.

- O, iyi şarkı söyleyemez.
- O iyi şarkı söyleyemez.
- O,iyi şarkı söylemeyi bilmez

He cannot sing well.

O, dürüst, bu yüzden yalan söyleyemez.

He's honest, so he doesn't tell lies.

Tom Mary'nin ciddi olup olmadığını söyleyemez.

Tom can't tell if Mary is serious or not.

Bize başka bir şey söyleyemez misin?

Can't you tell us anything else?

Bunu nasıl yapacağımı bana söyleyemez misin?

Can't you tell me how to do this?

Sadece şaka yaptığım zaman söyleyemez misin?

Can't you tell when I'm just joking?

Tom Mary kadar iyi şarkı söyleyemez.

- Tom can't sing as well as Mary can.
- Tom can't sing as well as Mary.

Tom benim kadar iyi şarkı söyleyemez.

- Tom can't sing as well as me.
- Tom can't sing as well as I can.

Ailemden hiçbiri çok iyi şarkı söyleyemez.

Neither of my parents can sing very well.

Nasıl hissederlerse hissetsinler sorun olmadığını söyleyemez miyiz?

and that it's okay for them to feel however they're feeling?

Betty neyin doğru neyin yanlış olduğunu söyleyemez.

Betty can't tell right from wrong.

Kimse duşta Anna'dan daha iyi şarkı söyleyemez!

- Nobody sings as beautifully in the shower as Anna!
- Nobody sings better in the shower than Anna!

Tom tiz bir "La" tonunda şarkı söyleyemez.

Tom can't sing a high A.

Hiç kimse sana babanın kim olduğunu söyleyemez.

Nobody can tell you who your father is.

Ne yazık ki filler iyi şarkı söyleyemez.

Unfortunately, elephants can't sing well.

Tom melankoli ve depresyon arasındaki farkı söyleyemez.

Tom can't tell the difference between melancholy and depression.

Tom Mary'nin söyleyebildiği kadar iyi şarkı söyleyemez.

- Tom can't sing as well as Mary can.
- Tom can't sing as well as Mary.

Babam iyi şarkı söyleyebilir, ancak annem söyleyemez.

My father can sing well, but my mother can't.

Ama kimse çeviri ile ilgili yanlış olduğunu söyleyemez,

But one cannot say that's what's wrong with translation

Tom, ucuz ve pahalı şarap arasındaki farkı söyleyemez.

Tom can't tell the difference between cheap and expensive wine.

Eğer Tom bana söyleyemezse, öyleyse hiç kimse söyleyemez.

If Tom can't tell me, then no one can.

Onun ne yapması gerektiğini sadece Tom'a söyleyemez miyiz?

Can't we just tell Tom what he should do?

Tom çok iyi şarkı söyleyemez ve ben de

Tom can't sing very well and neither can I.

Çoğu Avrupalı, Japon ve Çin milletleri arasındaki farkı söyleyemez.

Most Europeans can't tell the difference between Japanese and Chinese people.

Tom, pahalı şarap ve ucuz şarap arasındaki farkı söyleyemez.

Tom can't tell the difference between expensive wine and cheap wine.

Tom, İspanyol şarabı ve Şili şarabı arasındaki farkı söyleyemez.

Tom can't tell the difference between Spanish wine and Chilean wine.

Tom Mary'nin kaç kez Boston'da bulunduğunu kesin olarak söyleyemez.

Tom can't say for sure how many times Mary has been to Boston.

O tek kelime Fransızca söyleyemez ama üstelik bir yerli gibi İngilizce konuşur.

He can't say one word of French, but then again he speaks English like a native.