Translation of "Merdiven" in English

Merdiven dar.

The staircase is narrow.

Merdiven çamurla kaplandı.

The ladder was covered with mud.

Bu merdiven metal.

This ladder is metal.

Merdiven kırıldığında düştü.

He fell when the ladder broke.

Elliye merdiven dayadı.

He's pushing fifty.

Yürüyen merdiven arızalı.

The escalator is broken.

Ona merdiven lazım.

- He needs a ladder.
- He needs the ladder.

Kesinlikle merdiven boşluklarına çıkmamalıyız

we should never go up to the stairwells

Merdiven çıkmak daha sağlıklıdır.

It is healthier to climb the stairs.

Tom otuza merdiven dayıyor.

Tom is pushing thirty.

Bu merdiven çatıya çıkar.

This ladder leads to the roof.

Yürüyen merdiven aniden durdu.

The escalator suddenly stopped.

Merdiven kırıldığında Tom düştü.

Tom fell when the ladder broke.

Merdiven çıkmakta zorlanıyor musunuz?

Is it difficult to climb stairs?

Hırdavatçıda bir merdiven satın alıyorum.

I am buying a ladder in the hardware store.

Bu merdiven yeterince sağlam mı?

Is this ladder steady enough?

Merdiven çöktü ve o düştü.

The stairs collapsed and he fell.

Tom merdiven çıkmaktan nefret eder.

Tom hates climbing ladders.

Tüm dünya yürüyen merdiven kullanıyor.

Everyone uses escalators.

Bu apartmanda çok merdiven var.

There are a lot of stairs in this apartment building.

Merdiven toz ve pas ile kaplıydı.

The ladder was covered with dust and rust.

Babam ağaca karşı bir merdiven koydu.

My father put a ladder against the tree.

Garaj duvarına dayanan bir merdiven var.

There's a ladder leaning against the garage wall.

Merdiven bulabileceğimiz yeri bilen var mı?

Does anyone know where we can find a ladder?

Sami bir yürüyen merdiven tamir ediyordu.

Sami was fixing an escalator.

Tom ve Mary merdiven boşluğunda öpüşüyorlardı.

- Tom and Mary kissed in the stairwell.
- Tom and Mary kissed in the staircase.

Çatıya giden merdiven, dar, dik ve karanlık.

The staircase leading to the rooftop is narrow, steep, and dark.

Bazen bir merdiven kötü bir şans işaretidir.

Sometimes a ladder is a sign of bad luck.

- Tom otuz olacak.
- Tom otuza merdiven dayadı.

Tom is going on thirty.

- Otuzuma merdiven dayadım.
- Otuz yaşına girmek üzereyim.

I'm about to turn thirty.

üstelik, orada bir de yürüyen merdiven sahnesi vardı

moreover, there was also an escalator scene

Sadece o zaman merdiven boşluğunda ayak sesleri duydum.

Just then I heard footsteps in the stairwell.

- Bir merdivene ihtiyacımız var.
- Bize bir merdiven lazım.

We need a ladder.

Bu merdiven benim ağırlığımı taşıyacak kadar güçlü mü?

Is this ladder strong enough to bear my weight?

Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.

Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.

Yani sıradan merdiven altı bir şirket de değil yani bu Zoom!

in other words, it is not an ordinary company, this is Zoom!

- Bir merdivene ihtiyacım var.
- Bana bir merdiven lazım.
- Merdivene ihtiyacım var.

I need a ladder.

Ve 13 Haziran, ilk saldırı ile ilgili Tek bir ölçekleme merdiven kolayca püskürtüldü.

And on 13th June, their first assault with a single scaling ladder was easily repulsed.

Onun arkadaşlarından hiçbiri oraya onu ziyaret etmeye gelmedi zira tırmanacak çok merdiven vardı.

None of his friends came to visit him there, for there were too many stairs to climb.

Eva, Romer'in ofisine çıkan merdivenlere tırmandı, merdiven boşluğundaki karmaşık kokuyu analiz etmeye çalıştı - mantar ve kurum, eski birikmiş toz ve küf arasında bir karışım olduğuna karar verdi.

Eva climbed the stairs to Romer's office, trying to analyse the complex smell in the stairwell - a cross between mushrooms and soot, ancient stour and mildew, she decided.