Translation of "Kuzeni" in English

1.290 sec.

Examples of using "Kuzeni" in a sentence and their english translations:

Kuzeni Amerika'da yaşıyor.

- His cousin lives in America.
- Her cousin lives in America.

Kuzeni Avrupa'da yaşıyor.

Her cousin lives in Europe.

Mary Tom'un kuzeni.

Mary is Tom's cousin.

Tom Mary'nin ikinci kuzeni.

Tom is Mary's second cousin.

Tom'un üç kuzeni var.

Tom has three cousins.

Tom, Mary'nin kuzeni değildir.

Tom isn't Mary's cousin.

Onun kuzeni ABD'de yaşıyor.

Her cousin lives in the U.S.

Adam ikinci kuzeni ile evlendi.

Adam married his second cousin.

Sanırım Jack Mary'nin ikinci kuzeni.

Jack is Mary's second cousin, I believe.

Tom Mary'nin kuzeni olduğumu bilmiyordu.

- Tom didn't know that I was Mary's cousin.
- Tom didn't know I was Mary's cousin.

Tom'un Mary'nin kuzeni olduğunu bilmiyordum.

- I didn't know that Tom was Mary's cousin.
- I didn't know Tom was Mary's cousin.

Tom'a benim Mary'nin kuzeni olduğumu söyledim.

I told Tom I was Mary's cousin.

Tom'un doktor olan bir kuzeni var.

Tom has a cousin who is a doctor.

Tom ve kuzeni birlikte işe gitti.

Tom and his cousin went into business together.

Tom'un Mary adında bir kuzeni var.

Tom has a cousin named Mary.

Tom, Mary'nin erkek arkadaşının babasının kuzeni.

Tom is Mary's boyfriend's father's cousin.

Tom'un kaç tane kuzeni olduğunu bilmiyorum.

I don't know how many cousins Tom has.

Tom, Mary'nin John'un kuzeni olduğunu düşünüyordu.

- Tom thought Mary was John's cousin.
- Tom thought that Mary was John's cousin.

Tom'un Mary'nin kuzeni olduğunu bilmiyor muydunuz?

Didn't you know Tom was Mary's cousin?

Mary'nin Tom'un kuzeni olduğunu bilmiyor muydun?

Didn't you know Mary was Tom's cousin?

Tom'un Mary'nin kuzeni olduğunu biliyor muydunuz?

Did you know Tom was Mary's cousin?

Tom, Mary'nin onun kuzeni olduğunu söyledi.

Tom said that Mary is his cousin.

Tom Mary'nin kuzeni, erkek kardeşi değil.

Tom is Mary's cousin, not her brother.

Kuzeni daha bir sene önce öldü.

His cousin just died a year ago.

Karısının ikinci kuzeni Yahudi yargı meclisinin üyesiydi.

His wife's second cousin was a member of the Jewish ruling council.

O, trenden iner inmez, kuzeni tarafından karşılandı.

- On getting off the train, he was met by his cousin.
- As soon as he got off the train, he was met by his cousin.

O, kuzeni ile birlikte kalmak için gitti.

He went to stay with his cousin.

Kuzeni için bir doğum günü yemeği planladı.

She planned a birthday dinner for her cousin.

O, trenden iner inmez kuzeni tarafından karşılandı.

On getting off the train, he was met by his cousin.

Tom, Mary'nin ikinci kuzeni, ben oldukça eminim.

Tom is Mary's second cousin, I'm pretty sure.

Tom bana Mary'nin onun kuzeni olduğunu söylememişti.

Tom didn't tell me Mary was his cousin.

Tom bana Mary'nin onun kuzeni olduğunu söyledi.

Tom told me Mary was his cousin.

Onun kuzeni, onun adını hep unuturum, bir hemşireydi.

His cousin, whose name I forget, was a nurse.

Mary, Tom'un kuzeni ile seks yaptığını öğrendiğinde şok oldu.

Mary was shocked when she learned that Tom had had sex with his cousin.

Kendi kuzeni Hjorvard, kralın salonuna bir sürpriz, şafak saldırısı yaptı.

His own cousin Hjorvard made a surprise, dawn attack on the king’s hall.

George'un iki kuzeni var; biri Almanya'da ve diğeri İsviçre'de yaşıyor.

George has two cousins; one lives in Germany and the other in Switzerland.

En iyi arkadaşımın kız kardeşinin erkek arkadaşının kuzeni Obama ile okula giden birini tanıyor.

My best friend's sister's boyfriend's cousin knows someone who went to school with Obama.