Translation of "Keresinde" in English

0.003 sec.

Examples of using "Keresinde" in a sentence and their english translations:

Bir keresinde babanla karşılaştım.

I met your father once.

Bir keresinde altın madalya aldı.

He's been awarded a gold medal once.

Bir keresinde bir panda gördüm.

I have seen a panda once.

Bir keresinde arkadaş olduğumuzu söyledin.

You once said we were friends.

Bir keresinde bir çocukla tanıştım.

I once met a boy.

Bir keresinde televizyonda şarkı söyledim.

I sang on television once.

Bir keresinde "Hıristiyanlık karşıtlarına" yani Katoliklere

He once declared himself unable to pray

O, onunla bir keresinde buluştuğunu hatırlıyor.

He remembers meeting her once.

Bir keresinde bir gazlı çay gördüm.

I saw a carbonated tea once.

Tom bir keresinde terk etmeye çalıştı.

Tom tried to leave once.

Fakat bir keresinde işi biraz fazla abartıp

but once I overdo it

İnsanların söylediklerini duyuyorum; bir keresinde bir eylemci bana

I hear folks saying, I had one activist say to me

Bir keresinde televizyona çıkmıştım ama kimse buna inanmıyor.

I appeared on television once, but nobody believes me.

Bir keresinde yedi kişi benim arabama oturmayı başardı.

I once managed to fit seven people in my car.

Bir keresinde Tom ile tanıştım ama hoş bir adama benziyordu.

I only met Tom once, but he seemed like a nice guy.

- Bir kere el ele tutuşmuştuk.
- Bir keresinde el ele tutuşmuştuk.

We held hands, once.

Bir keresinde kadın bir gazeteciye şişman domuz dediği için ortalık karıştı

Once she got confused because a female journalist called a fat pig

Bir keresinde Jeb Bush Trump'ın sözünü kestiğinde onu aşağılayıcı bir şekilde

once Jeb Bush cut Trump's word, he insulting him

Birisi bir keresinde demiş ki: “Bir Japon'a nasıl Japonca konuşacağını söyleme.”

Someone once said: "Don't tell a Japanese how to speak Japanese."

Bir keresinde bir adamı kızgın kömürlerin üzerinde yalın ayak yürürken görmüştüm.

I once saw a man walk barefoot over hot coals.

Her şeyi geç, bu adam bir keresinde benim babamı öldürmeye kalkıştı.

After all, this is a guy that tried to kill my dad at one time.