Translation of "Kazdı" in English

0.004 sec.

Examples of using "Kazdı" in a sentence and their english translations:

Bir çukur kazdı.

She dug a hole.

çıkarmak için kazdı kazdı daha da derine gidiyor

digging digging digging goes deeper

O bir çukur kazdı.

He dug a hole.

Onlar bir mezar kazdı.

They dug a grave.

Tom bir çukur kazdı.

Tom dug a hole.

Tom hücresinin duvarını kazdı.

Tom dug through the wall of his cell.

Yaban domuzları bahçemi kazdı.

Wild boars have dug up my garden.

Tom üç çukur kazdı.

Tom dug three holes.

O, bahçede bir çukur kazdı.

He dug a hole in the garden.

O, kuma bir çukur kazdı.

He dug a hole in the sand.

Tom derin bir çukur kazdı.

Tom dug a deep hole.

Tom arka bahçesinde bir çukur kazdı.

Tom dug a hole in the backyard.

Tom bahçede derin bir çukur kazdı.

Tom dug a deep hole in the garden.

Dan hücresinde kaşıkla bir tünel kazdı.

Dan dug a tunnel in his cell with a spoon.

Tom köpeği için bir mezar kazdı.

Tom dug a grave for his dog.

Tom ön avlusunda bir çukur kazdı.

Tom dug a hole in his front yard.

Tom kumun üzerinde bir çukur kazdı.

Tom dug a hole in the sand.

Cinler kalenin altında bir tünel kazdı.

The kobolds dug a tunnel under the castle.

Çocuk ölü hayvan için bir mezar kazdı.

The boy dug a grave for his dead pet.

Şu çocuk kum havuzunda bir tünel kazdı.

That child dug a tunnel in the sandpit.

Oğlan ölü hayvan için bir mezar kazdı.

The boy dug a grave for the dead animal.

Tom arka bahçesinde büyük bir çukur kazdı.

Tom dug a big hole in his backyard.

Tom kazma ve kürekle bir çukur kazdı.

Tom dug a hole with a pick and a shovel.

Çiftçi, bir ağaç dikebilmek için bir çukur kazdı.

The farmer dug a hole so he could plant a tree.

Onlar deniz seviyesinin on iki metre altına kadar kazdı.

They dug down up to twelve meters under sea level.

Küçük köpek bir çukur kazdı ve yiyeceğini onun içine gömdü.

The small dog dug a hole and buried his food in it.

Sabah, Vasilissa toprağa derin bir çukur kazdı ve kafatasını gömdü.

In the morning, Vasilissa dug a deep hole in the ground and buried the skull.

Tom, Mary'nin ona verdiği kürekle arka bahçesinde bir çukur kazdı.

Tom dug a hole in his backyard with the shovel Mary had given him.