Translation of "çukur" in English

0.006 sec.

Examples of using "çukur" in a sentence and their english translations:

Onlar çukur.

They're hollow.

- Onlar çukur kazıyor.
- Onlar çukur kazıyorlar.

They're digging a hole.

Onlar çukur kazıyorlar.

- They are boring a hole.
- They're digging a hole.
- They are digging a hole.

Bir çukur kazdım.

I dug a pit.

Bir çukur kazdı.

She dug a hole.

Çukur kocaman görünüyor.

The hole looked huge.

Çukur yeterince büyük.

The hole is big enough.

Bir çukur kazıyorum.

I'm digging a hole.

Köpek bir çukur kazıyordu.

The dog was digging a hole.

Çukur iki metre genişliğindedir.

The hole is two meters across.

O bir çukur kazdı.

He dug a hole.

Büyük bir çukur var.

There's a big hole.

Tom bir çukur kazıyor.

Tom is digging a hole.

Derin bir çukur kazın.

Dig a deep hole.

Yerde bir çukur kazdık.

We dug a hole in the ground.

O çukur doldurulmalı, kapatılmamalı.

That hole should be filled, not covered.

Tom bir çukur kazdı.

Tom dug a hole.

Tom üç çukur kazdı.

Tom dug three holes.

Kaos çukur değil, merdivendir.

Chaos isn't a pit, but a ladder.

Dikkat! Yolda bir çukur var.

Look out! There's a hole in the road.

Çukur yaklaşık beş metre genişliğindedir.

The hole is about five feet across.

O, bahçede bir çukur kazdı.

He dug a hole in the garden.

Ben bir çukur kazmanı istiyorum.

I want you to dig a hole.

O, kuma bir çukur kazdı.

He dug a hole in the sand.

Çocuklar kumda çukur kazmayı severler.

Children love to dig in the sand.

Dikkat et! Yolda çukur var.

Watch out! There's a pothole in the road.

Tom derin bir çukur kazdı.

Tom dug a deep hole.

Ve çukur gölü dediğimiz şeyi oluşturabilir.

and they form what's called "pit lakes."

Dikkatli ol! Yolda bir çukur var.

Careful! There's a pothole on the road.

Tom arka bahçesinde bir çukur kazdı.

Tom dug a hole in the backyard.

Dikkatli ol; yolda bir çukur var!

Be careful; there's a hole in the road!

Tom bahçede derin bir çukur kazdı.

Tom dug a deep hole in the garden.

Midesi dipsiz bir çukur gibi görünüyordu.

His stomach seemed a bottomless pit.

Tom ön avlusunda bir çukur kazdı.

Tom dug a hole in his front yard.

Tom kumun üzerinde bir çukur kazdı.

Tom dug a hole in the sand.

Tom arka bahçesinde bir çukur açtı.

Tom dug a hole in his backyard.

Tom ve Mary bir çukur kazıyorlar.

Tom and Mary are digging a hole.

Tom bir çukur kazıyor, değil mi?

Tom is digging a hole, isn't he?

Tom arka bahçesinde neden çukur kazıyor?

Why has Tom been digging holes in his backyard?

Burada bir çukur var. Çok dikkat et.

There is a drop ahead here. Come really carefully.

Dikkat et! Orada büyük bir çukur var.

Watch out! There's a big hole there.

Tom arka bahçesinde büyük bir çukur kazdı.

Tom dug a big hole in his backyard.

Tom kazma ve kürekle bir çukur kazdı.

Tom dug a hole with a pick and a shovel.

Diğerleri için bir çukur kazma, onu kendileri kazsınlar.

Don't dig a hole for others, let them dig it themselves.

Çiftçi, bir ağaç dikebilmek için bir çukur kazdı.

The farmer dug a hole so he could plant a tree.

- Zeminde bir delik var.
- Zeminde bir çukur var.

There's a hole in the floor.

Sen hiç bunun kadar derin bir çukur kazdın mı?

Have you ever dug a hole as deep as this one?

Burada bir çukur kazın ve içine altın parçaları koyun.

Dig a hole here and put the gold pieces into it.

Küçük köpek bir çukur kazdı ve yiyeceğini onun içine gömdü.

The small dog dug a hole and buried his food in it.

Sabah, Vasilissa toprağa derin bir çukur kazdı ve kafatasını gömdü.

In the morning, Vasilissa dug a deep hole in the ground and buried the skull.

Tom, Mary'nin ona verdiği kürekle arka bahçesinde bir çukur kazdı.

Tom dug a hole in his backyard with the shovel Mary had given him.

Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.

It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.