Translation of "Kazanç" in English

0.004 sec.

Examples of using "Kazanç" in a sentence and their english translations:

Emeksiz kazanç olmaz.

No gains without pains.

- Günahla kazanılırsa, onda herhangi bir kazanç olmaz.
- Helal yoldan kazanılmayan kazanç, kazanç değildir.

Acquired by sin - there's no profit within.

- Risk olmadan kazanç olmaz.
- Risk yoksa kazanç da yok.

In a calm sea, every man is a pilot.

Bu, kazanç yok durumudur.

This is a no-win situation.

Şirketlerin amacı kazanç sağlamaktır.

The objective of corporations is to make profits.

Zahmet yoksa kazanç da yok.

No pain, no gain.

Sıkıntı yok, her şey kazanç.

No pain, all gain.

Yatırım şimdi ona % 6 kazanç sağlıyor.

The investment now yields him 6%.

- Acısız kazanç olmaz.
- Emeksiz yemek olmaz.

There's no gain without pain.

Onun sihirli tesisi için tüm kazanç bu.

It's all grist for its magic mill.

Vergiler, amortisman, vb'den sonra lütfen kazanç bildirin.

Please specify profit after taxes, amortisation, etc.

Arabamı satarak iyi bir kazanç elde ettim.

I made a good profit by selling my car.

Yamada ve benim aramdaki kazanç-kayıp kaydı elli ellidir.

The win-loss record between Yamada and me is fifty-fifty.

Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor.

Although the economy is weak, some companies are still making a profit.

- Emek yoksa yemek de yok.
- Zahmet yoksa kazanç da yok.

- No pain, no gain.
- No pain, no gain!

- Küçük bir kazanç, büyük bir kayıptan daha iyidir.
- Zararın neresinden dönersek kârdır.

A small gain is better than a great loss.

"Biz kazanç için çalışmıyoruz" diye yanıtladı tilki. "Biz sadece başkalarını zenginleştirmek için çalışıyoruz."

"We do not work for gain," answered the Fox. "We work only to enrich others."

- Emek yoksa yemek de yok.
- Zahmet yoksa kazanç da yok.
- Emek olmadan yemek olmaz.

- No pain, no gain.
- No pain, no gain!

Birçok insan onun nasıl kazanç elde edeceğini bilen yetenekli bir iş adamı olduğunu ifade etti.

Many people stated he was a capable businessman who knew how to make a profit.

- Emek yoksa yemek de yok.
- Zahmet yoksa kazanç da yok.
- Emeksiz yemek olmaz!
- Emek olmadan yemek olmaz.

- No pain, no gain.
- No pain, no gain!