Translation of "Katılmaya" in English

0.011 sec.

Examples of using "Katılmaya" in a sentence and their english translations:

Liderliğe katılmaya başlamış

women who have started

Sana katılmaya başlıyorum.

I'm beginning to agree with you.

Onlara katılmaya gideceğim.

I'm going to go join them.

Toplantıya katılmaya istekliyim.

- I am willing to attend the meeting.
- I'm willing to attend the meeting.

Onlara katılmaya eğilimliyim.

I tend to agree with them.

Ona katılmaya eğilimliyim.

- I tend to agree with him.
- I tend to agree with her.

Sana katılmaya meyilliyim.

I'm inclined to agree with you.

Onlara katılmaya meyilliyim.

- I'm inclined to agree with them.
- I tend to agree with them.

Ona katılmaya meyilliyim.

- I'm inclined to agree with him.
- I tend to agree with him.

Sana katılmaya eğilimliyim.

I tend to agree with you.

Yetişkinler katılmaya yetkilidir.

Adults are allowed to take part.

Umarım bana katılmaya isteklisinizdir,

I hope you're willing to come with me on this,

Toplantıya katılmaya niyet etmiştim.

I had intended to attend the meeting.

Bana katılmaya istekli misin?

Are you willing to join me?

Mezun toplantılarına katılmaya katlanamıyorum.

I can't stand going to class reunions.

O, toplantıya katılmaya çekindi.

He hesitated to take part in the reunion.

Herkes katılmaya davet edilir.

Everyone is invited to attend.

Kız kardeşlerinize katılmaya gidin.

Go join your sisters.

Tom orduya katılmaya karar verdi.

Tom decided to join the army.

Ulusal Muhafızlara katılmaya karar verdim.

I've decided to join the National Guard.

Toplantıya katılmaya ciddi olarak söz vermedim.

I didn't commit myself to attend the meeting.

O oğlunu, yerindeki toplantıya katılmaya zorladı.

He made his son attend the meeting in his place.

Bir tenis kulübüne katılmaya karar verdim.

I made up my mind to join a tennis club.

Tom Ku Klux Klan'a katılmaya çalıştı.

Tom sought to join the Ku Klux Klan.

Peki, bize katılmaya karar verdin mi?

So, have you decided to join us?

Ben gönüllü itfaiyeye katılmaya karar verdim.

I've decided to join the volunteer fire department.

Tom, Mary'yi kulübe katılmaya ikna etti.

Tom convinced Mary to join the club.

Lütfen Tom'u ekibimize katılmaya ikna edin.

Please try to talk Tom into joining our team.

Keşke Tom'u bize katılmaya ikna edebilseydim.

- I wish I could've persuaded Tom to join us.
- I wish I could have persuaded Tom to join us.

Sami lisedeyken dini sohbetlere katılmaya başlamıştı.

Sami started attending a halaqa at high school.

Erkek çocuklarından her biri yarışa katılmaya istekliydi.

Each of the boys was eager to join in the race.

Akşam yemeği için bana katılmaya ne dersin?

What do you say you join me for dinner?

Ben Tom'u orduya katılmaya ikna eden biriyim.

- I'm the one that convinced Tom to join the army.
- I'm the one who convinced Tom to join the army.

Tom'u takımımıza katılmaya ikna edebileceğini düşünüyor musun?

Do you think you could persuade Tom to join our team?

O tenis kulübüne katılmaya niyetiniz var mı?

Do you intend to join that tennis club?

Tom bu öğleden sonraki toplantıya katılmaya çalışacak.

Tom is going to try to attend this afternoon's meeting.

Tom'u ekibimize katılmaya ikna edebileceğini düşünmüyor musun?

Don't you think you could persuade Tom to join our team?

Sami gidip Mısır'daki ailesine katılmaya karar verdi.

Sami has decided to go and join his family in Egypt.

Her iki taraftan da kuvvetler katılmaya devam ediyor.

More and more troops from each side join in.

Ona katılmaya ikna etmek hatta savaştan sonra Halebi ona bırakmaktı

commanders of his time, to join him, promising to give control of Aleppo to him after the war.

Napolyon Lannes'ı Prusya ile savaş için orduya yeniden katılmaya çağırdı.

Napoleon summoned Lannes to rejoin  the army for the war with Prussia.

Şirketimize katılmaya karar verdiğin için ne kadar mutlu olduğumu söyleyemem.

I can't tell you how happy I am that you've decided to join our company.

Tom Mary'yi takıma katılmaya ikna etmek için elinden geleni yaptı.

Tom did his best to persuade Mary to join the team.

Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.

Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.

Kısa bir süre sonra, Sezar bir kez daha orduya katılmaya karar verdi ve Roma'dan ayrıldı. O, yelkenli ile denizi geçerken bir grup korsan onu kaçırdı.

After a brief interlude, Caesar decided to join the army once again and left Rome. While he was sailing across the sea, a group of pirates kidnapped him.