Translation of "Kızları" in English

0.008 sec.

Examples of using "Kızları" in a sentence and their english translations:

- Kızları seviyorum.
- Kızları severim.

I like girls.

Kızları korkutmayın.

Don't scare the girls.

Şu kızları tanıyorum.

I know those girls.

Mary kızları sever.

Mary likes girls.

Biz kızları severiz.

We like girls.

Onlar kızları sever.

They like girls.

Kızları Tokyo'ya gitti.

His daughters have gone to Tokyo.

Tom kızları sever.

Tom likes girls.

Sami kızları sevdi.

Sami loved girls.

Sami kızları korkutuyordu.

Sami was terrifying the girls.

- O kızları tanıyor musun?
- Şu kızları tanıyor musun?

Do you know those girls?

Bu kızları, yüzlerindeki gülümsemeyi

And when you see these girls, smiles on their faces,

Anneleri kızları izliyor muydu?

Was their mother watching the girls?

Onların ikiz kızları var.

They have twin daughters.

Rus kızları İzlandalıları sever.

Russian girls love Icelanders.

- Kızları sever.
- Kızlardan hoşlanır.

She likes girls.

Onun kızları Tokyo'ya gitti.

Her daughters have gone to Tokyo.

Tom kızları etkilemeye çalıştı.

Tom tried to impress the girls.

Erkekleri ve kızları severim.

I like the boys and girls.

Şu üçü onun kızları.

Those three are his daughters.

Sami genç kızları seviyordu.

Sami loved young girls.

Bilen zarif kızları. Gece olunca kalbi gittikçe ateşlenen kızları çünkü

the freedom of a cup of coffee but when the night comes down, her hart gets warmer because

- Sami'nin üvey kızları onu sevmiyordu.
- Sami'nin üvey kızları ondan hoşlanmıyordu.

Sami's stepdaughters didn't like him.

Ve baştan başlıyorum: A kızları.

and I start at the top: the A girls.

Sıradaki kategoriye gidiyorum: B kızları.

I go to the next category: the B girls.

Tom telefonda kızları aramaya alışkındır.

Tom is accustomed to calling up girls on the telephone.

Onun kızları avukat olmak istiyor.

His daughters want to be lawyers.

Onlar kızları ile gurur duyuyorlar.

They are proud of their daughter.

Şu Macar kızları çok güzel.

Those Hungarian girls are very pretty.

Kızları Chelsea, 1980 yılında doğdu.

Their daughter Chelsea was born in 1980.

Tom, Mary gibi kızları sevmez.

Tom doesn't like girls like Mary.

Sami, kızları Disney World'e götürdü.

Sami took the girls to Disney World.

O kızları çok iyi tanıyorum.

I know those girls pretty well.

Tom, hangisini tercih edersin, uzun saçlı kızları mı yoksa kısa saçlı kızları mı?

Tom, which do you prefer, girls with long hair or girls with short hair?

Bir sonraki kategoriye gidiyorum: C kızları.

I go to the next category: the C girls.

Korkunç kızları kaçırma haberini ele alalım.

and the terrorists that abducted the girls.

Benim kız arkadaşımın kızları Facebook'a katıldı.

My girlfriend's daughters have joined Facebook.

Oğlanlar çok fazla konuşan kızları sevmezler.

Boys don't like girls who talk too much.

Şu kızları gözle, onlar yüzmeyi bilmiyor.

Keep an eye on the girls; they are poor swimmers.

Ben Barselona'dayken Jaume kızları ile buluştu.

I met Jaume with his daughters when I was in Barcelona.

Oradaki şu kızları oldukça iyi tanıyorum.

I know those girls over there quite well.

Tom çok makyaj yapan kızları sevmiyor.

Tom doesn't like girls who wear a lot of makeup.

Leyla babalarının başarısızlığı için kızları cezalandırdı.

Layla punished the girls for their father's failure.

Şu uzun boylu kızları oldukça iyi tanırım.

I know those tall girls quite well.

Tom ve Mary'nin bir tane kızları var.

Tom and Mary have a daughter.

O, iki kız kardeşi kızları gibi sevdi.

She loved the two sisters like her daughters.

Tom ve Mary'nin üç tane kızları var.

Tom and Mary have three daughters.

Onların hepsi sadece kızları götürmek için buradalar.

All of them are just here to pick up girls.

Letonyalı kızlar, dünyanın en iyi kızları arasındadır.

Latvian girls are among the best girls in the world!

Tom yüksek topuklu ayakkabı giyen kızları sevmez.

Tom doesn't like girls who wear high heels.

Hem Tom hem de Mary'nin kızları var.

Tom and Mary both have daughters.

Dans eden sevimli kızları hala hatırlıyor musun?

Do you still remember the lovely girls who were dancing?

Paris Japon kızları için büyük bir cazibeye sahiptir.

Paris has a great charm for Japanese girls.

Tom ve Mary'nin Alice adında bir kızları var.

Tom and Mary have a daughter named Alice.

- Kızları canavarları gördüğünü iddia ediyor.
- Onların kızı canavarları gördüğünü iddia ediyor.

Their daughter claims to see monsters.

Tom sadece kızları etkilemek için bütün parasını bir araç üzerinde harcadı.

Tom spent all his money on a car just to impress girls.

Tom ve John bazı kızları almak için dün gece bara gittiler.

Tom and John went to the bar last night to pick up some girls.

- Tom'un yeni arabası kızları çekiyor.
- Tom'un yeni arabası kedileri üstüne çekiyor.

Tom's new car is a pussy magnet.

- İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.
- İki kişi onu kızı olarak görüyor.

Two people think of her as their daughter.

- Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.
- Oğlanlar dil becerileri konusunda kızların gerisindedir.

Boys trail girls in language skills.

Hanok'un doğumundan sonra Yeret sekiz yüz yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.

And Jared lived after he begot Henoch, eight hundred years, and begot sons and daughters.

Enoş'un doğumundan sonra Şit sekiz yüz yedi yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.

And Seth lived after he begot Enos, eight hundred and seven years, and begot sons and daughters.

Mahalalel'in doğumundan sonra Kenan sekiz yüz kırk yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.

And Cainan lived after he begot Malaleel, eight hundred and forty years, and begot sons and daughters.

Yeret'in doğumundan sonra Mahalalel sekiz yüz otuz yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.

And Malaleel lived after he begot Jared, eight hundred and thirty years, and begot sons and daughters.

Metuşelah'ın doğumundan sonra Hanok üç yüz yıl Tanrı yolunda yürüdü. Başka oğulları, kızları oldu.

And Henoch walked with God: and lived after he begot Mathusala, three hundred years, and begot sons and daughters.

Kenan'ın doğumundan sonra Enoş sekiz yüz on beş yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.

After whose birth he lived eight hundred and fifteen years, and begot sons and daughters.

Lemek'in doğumundan sonra Metuşelah yedi yüz seksen iki yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.

And Mathlusala lived after he begot Lamech, seven hundred and eighty-two years, and begot sons and daughters.

Nuh'un doğumundan sonra Lemek beş yüz doksan beş yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.

And Lamech lived after he begot Noah, five hundred and ninety-five years, and begot sons and daughters.

- Bizim kuzen olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Bizim kuzen olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Kuzen olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Kuzen olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Bizim amca oğulları olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Bizim amca oğulları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Amca oğulları olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Amca oğulları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Bizim amca kızları olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Bizim amca kızları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Amca kızları olduğumuzu kimse bilmiyor.
- Amca kızları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.

- Nobody knows that we're cousins.
- Nobody knows we're cousins.
- No one knows we're cousins.
- No one knows that we're cousins.

Sadece işçiler değil; karıları, kız kardeşleri, anneleri ve dört yaşından büyük kızları da acımasızca istismar ediliyor.

Not only the workers, but also their wives, sisters, mothers, and daughters older than four are being cruelly exploited.

1963'ün Kasım ayında Valentina Tereshkova Andrian Nikolayev ile evlendi. Aynı zamanda bir kozmonot oldu. Kızları, Elena, 1964 yılında doğdu.

In November of 1963, Valentina Tereshkova married Andriyan Nikolayev. He was also a cosmonaut. Their daughter, Elena, was born in 1964.

Şit'in doğumundan sonra Adem sekiz yüz yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu. Adem toplam dokuz yüz otuz yıl yaşadıktan sonra öldü.

And the days of Adam, after he begot Seth, were eight hundred years: and he begot sons and daughters. And all the time that Adam lived, came to nine hundred and thirty years, and he died.