Translation of "Kıyafetleri" in English

0.004 sec.

Examples of using "Kıyafetleri" in a sentence and their english translations:

Susan'ın kıyafetleri kirli.

Susan’s clothes are dirty.

İstediğin kıyafetleri giy.

- Wear what clothes you please.
- Wear what clothes you want.

Neden yaz kıyafetleri giymiyorsun?

Why don't you wear summer clothes?

O kıyafetleri çok önemser.

She cares a lot about clothes.

Astronotlar uzay kıyafetleri giyerler.

Astronauts wear spacesuits.

Sadece yaz kıyafetleri giymelisin.

You should just wear summer clothes.

Mary, bebek kıyafetleri dikiyor.

Mary is sewing baby clothes.

Neden o kıyafetleri giyiyorsun?

Why are you wearing those clothes?

Kıyafetleri nerede satın alırsın?

Where do you buy clothes?

Çocuğa bu kıyafetleri giydir.

Put the kid into these clothes.

Manuela'nın kıyafetleri çok şık.

Manuela's clothes are very stylish.

Tom iş kıyafetleri alıyor.

Tom is out shopping for work clothes.

Lütfen bu kıyafetleri yıkayın.

Please wash these clothes.

Tom'un kıyafetleri neden kirli?

Why are Tom's clothes dirty?

Şu ıslak kıyafetleri değiştir.

Change out of those wet clothes.

Kadın kıyafetleri üçüncü katta.

Women's clothes are on the third floor.

Kıyafetleri eski ama temizdi.

His clothes were old, but clean.

Onun oldukça çok kıyafetleri var.

She has quite a lot of clothes.

Ben tasarımcı kıyafetleri kendim giyiyorum.

I wear designer clothes myself.

Her zaman aynı kıyafetleri giyiyorsun.

You're always wearing the same clothes.

Onun ıslak kıyafetleri vucuduna yapıştı.

Her wet clothes stuck to her body.

Kıyafetleri dikmek ve çömlek yapmak gibi

such as weaving blankets,

Sami, suç sırasında giydiği kıyafetleri attı.

Sami dumped the clothes he had worn during the crime.

Batı kıyafetleri Japon kıyafetlerine göre daha rahattır.

Western clothes are easier to work in than Japanese clothes.

Dün giydiğin aynı kıyafetleri giyiyorsun, değil mi?

You're wearing the same clothes you were wearing yesterday, aren't you?

Onun kızı, artık eski kıyafetleri gelmeyecek kadar büyümüş.

His daughter has grown out of all her old clothes.

İtmeli düğmeler, çocuk kıyafetleri için pratik bir bağlayıcıdır.

Push buttons are a practical fastener for children's clothes.

Anatomik çalışmalar ve optik çalışmalar, dalış kıyafetleri hatta bir robot

Anatomical and optical studies, diving suits and even a robot

- Giysileri dört bir yana dağılmış haldeyken, huzursuzluğu ve tedirginliği peykerinden anlaşılıyordu.
- Kıyafetleri sağa sola dağılmışken, tüm sıkıntısı yüzüne yansımıştı.

His face was disturbed and troubled, while his clothes were disarranged and untidy.