Translation of "Isteksizdi" in English

Tom isteksizdi.

Tom was unenthusiastic.

O gitmeye isteksizdi.

He was unwilling to go.

Tom gitmeye isteksizdi.

Tom was reluctant to go.

Tom değiştirmekte isteksizdi.

Tom was unwilling to change.

Tom cevaplamakta isteksizdi.

Tom was reluctant to answer.

O oraya gitmeye isteksizdi.

He was reluctant to go there.

O, cevaplamak için isteksizdi.

He was reluctant to answer.

Tom gitmek için isteksizdi.

- Tom was reluctant to leave.
- Tom was unwilling to go.
- Tom wasn't willing to go.

Tom anlaşmak için isteksizdi.

- Tom was unwilling to compromise.
- Tom wasn't willing to compromise.

Anne çocuklarını yalnız bırakmakta isteksizdi.

The mother was reluctant to leave her children alone.

O onunla evlenmek için isteksizdi.

She was reluctant to marry him.

Tom tek başına gitmeye isteksizdi.

Tom was reluctant to go by himself.

O onu kabul etmeye isteksizdi.

She was reluctant to admit it.

Tom onu kabul etmeye isteksizdi.

Tom was reluctant to admit it.

Leyla, Kahire'ye geri dönmekte isteksizdi.

Layla was reluctant to move back to Cairo.

Tom onu yapmak için isteksizdi.

Tom was reluctant to do that.

- Tom bu konuda konuşmak için isteksizdi.
- Tom onun hakkında konuşmak için isteksizdi.

Tom was reluctant to talk about it.

Tom isteksizdi ama o kabul etti.

Tom was reluctant, but he agreed.

O, bize adını söylemek için isteksizdi.

He was unwilling to tell us his name.

Tom yapmasını istediğimiz şeyi yapmaya isteksizdi.

- Tom was unwilling to do what we asked him to do.
- Tom wasn't willing to do what we asked him to do.

Tom onun yapmasını istediğimiz şeyi yapmak için isteksizdi.

- Tom was unwilling to do what we wanted him to do.
- Tom wasn't willing to do what we wanted him to do.

- Sami, Mısır'a geri dönmekte gönülsüzdü.
- Sami, Mısır'a geri dönmek konusunda isteksizdi.

Sami was reluctant to move back to Egypt.

Tom ikinci el bir bilgisayar için o kadar çok para ödemek için isteksizdi.

- Tom was unwilling to pay that much money for a secondhand computer.
- Tom wasn't willing to pay that much money for a secondhand computer.