Translation of "Gençtir" in English

O gençtir.

She is young.

Tom gençtir.

- Tom's young.
- Tom is young.

Adam gençtir.

The man is young.

Babam gençtir.

My father is young.

- Tom'un gönlü gençtir.
- Tom'un ruhu gençtir.

Tom is young at heart.

O çok gençtir.

He is very young.

O çok gençtir. O, Tom'dan çok daha gençtir.

He's very young. He's much younger than Tom.

Mike ailesinde en gençtir.

Mike is the youngest in his family.

O benim kadar gençtir.

She is as young as I am.

Edward Robert'tan daha gençtir.

Edward is younger than Robert.

Eduardo Roberto'dan daha gençtir.

Eduardo is younger than Roberto.

- Kadın gençtir.
- Kadın genç.

The woman is young.

Tom benim kadar gençtir.

Tom is as young as I am.

- O genç.
- O gençtir.

She is young.

İki kızdan, o daha gençtir.

Of the two girls, she is the younger.

O, Tom'dan çok daha gençtir.

She is much younger than Tom.

Benden beş yaş daha gençtir.

- She is five years younger than me.
- She's five years younger than me.

Ondan beş yaş daha gençtir.

She's five years younger than him.

Okula gidemeyecek kadar çok gençtir.

She is too young to go to school.

Tom aslında göründüğünden daha gençtir.

Tom is really younger than he looks.

Mary gençtir fakat masum değildir.

Mary is young, but she is not innocent.

Bob, Tom'dan çok daha gençtir.

Bob is much younger than Tom.

Ondan iki yaş daha gençtir.

- She's two years younger than him.
- She's two years younger than he.

Tom Mary'den çok daha gençtir.

- Tom is much younger than Mary.
- Tom is a lot younger than Mary.
- Tom is much younger than Mary is.

Tom, Mary'den çok daha gençtir.

- Tom is quite a bit younger than Mary.
- Tom is much younger than Mary is.

Sami tecrübesiz ve çok gençtir.

Sami is inexperienced and very young.

Cookie Kate'ten on yaş daha gençtir.

Cookie is ten years younger than Kate.

- O çok gençtir.
- O çok genç.

- He is very young.
- He's so young.

O, iş için hâlâ çok gençtir.

He is still too young for the job.

Tom, Mary'den önemli ölçüde daha gençtir.

Tom is significantly younger than Mary.

Sanırım Tom, Mary'den çok daha gençtir.

- I think Tom is much younger than Mary.
- I think that Tom is much younger than Mary.

Babam annemden iki yaş daha gençtir.

My father is two years younger than my mother is.

O, gerçeği bilemeyecek kadar çok gençtir.

She is too young to know the truth.

Annem babamdan iki yaş daha gençtir.

My mother is two years younger than my father.

Tom Mary'den üç yaş daha gençtir.

- Tom is three years younger than Mary.
- Tom is three years younger than Mary is.

Sami, çoğu insanın sandığından daha gençtir.

Sami is younger than most people think he is.

Tom benim düşündüğümden çok daha gençtir.

Tom is much younger than I thought he was.

Tom senin düşündüğünden çok daha gençtir.

Tom is much younger than you think he is.

- O, benim kadar genç.
- O benim kadar gençtir.

She is as young as I am.

Tom Mary'den muhtemelen bir ya da iki yıl daha gençtir.

Tom is probably just a year or two younger than Mary.

- Sam Tom'dan iki yaş küçük.
- Sam Tom'dan iki yaş daha gençtir.

Sam is two years younger than Tom.

Mary, Tom'dan 21 yaş daha gençtir ama Tom, Mary'den 22 kat daha zengindir.

Mary is 21 years younger than Tom, but Tom is 22 times richer than Mary.

Gerçek aşk ebedidir, sonsuzdur ve hep kendi gibidir. Eşit ve saf, abartılı sergilemeler olmadan: özünde hep gençtir ve beyaz saçlarla görünür.

True love is eternal, infinite, and always like itself. It is equal and pure, without violent demonstrations: it is seen with white hairs and is always young in the heart.