Translation of "Dilin" in English

0.005 sec.

Examples of using "Dilin" in a sentence and their english translations:

Kayıp dilin arayışındayım.

I am in search of the lost language.

Kelime dilin temelidir.

Vocabulary is the basis of language.

Gözde dilin hangisi?

What's your favorite language?

Ana dilin nedir?

- What's your native language?
- What is your native language?

Müzik dilin ruhudur.

Music is the soul of language.

Bunlar, konuşulan dilin özellikleridir.

These are characteristics of the spoken language.

Senin öncelikli dilin nedir?

- What's your preferred language?
- What is your favorite language?

Her dilin özellikleri vardır.

Each language has its peculiarities.

Bu dilin sözlükleri yok.

There are no dictionaries of this language.

Bu dilin kullanıldığı ülkede yaşamamanızdır

that you don't live in the country that uses this language,

Bu dilin doğal konuşanı olabilir

It could be a native speaker of this language,

şapşal dilin buna bağlı kalmaz.

your silly language will not stick to it.

Hangisi senin daha güçlü dilin?

Which is your stronger language?

Hangisi senin en güçlü dilin?

Which is your strongest language?

İki dilin yeterli olmadığını düşünüyorum.

I think two languages aren't enough.

Fransızca senin ana dilin mi?

Is French your native language?

Bu dilin olağanüstü esnekliğinden büyülendim.

I'm fascinated by the extraordinary flexibility of this language.

Her dilin kendi tasarımı vardır.

Every language has its own design.

Bir dilin kelime hazinesi sınırsızdır.

The vocabulary of a language is unlimited.

Dilin geleceği umut verici görünüyor.

The language's future looks promising.

Fransızcanın ilk dilin olmadığını varsayıyorum.

- I'm assuming French isn't your first language.
- I'm assuming that French isn't your first language.

- Fransızcanın senin ana dilin olmadığını varsayıyorum.
- Fransızcanın senin ana dilin olmadığını sanıyorum.

- I'm assuming French isn't your native language.
- I'm assuming that French isn't your native language.

İki dilin ortak çok yanı var.

The two languages have a lot in common.

Brezilya'da hangi dilin konuşulduğunu merak ediyorum.

I wonder which language is spoken in Brazil?

Orijinal dilin ne olduğunu bilmem gerekiyor.

- I need to know what the language of origin is.
- I need to know what the original language is.

Bu dilin sadece bir cümlesi var.

This language has only one sentence.

Bu dilin az sayıda sözlükleri var.

There are few dictionaries of this language.

İletişim bir dilin en önemli yönüdür.

Communication is the most important aspect of a language.

Her dilin kendi dil bilgisi vardır.

Each language has it's own grammar.

Dilin siyah olursa, muhtemelen bir doktorla görüşmelisin.

If your tongue turns black, you should probably see a doctor.

O hâlâ dilin güzelliği için evrimleşmiş algıdan yoksun.

- A developed perception of linguistic beauty is still lacking in her.
- She still lacks an evolved perception for the beauty of language.

Çok az sayıda dilin görsel-işitsel izomorfizmi var.

Few languages have audio-visual isomorphism.

Her dilin sözlüğünde her kelimenin birçok anlamı vardır.

In the dictionary of every language, every word has a lot of meanings.

Bu dilin çok güzel ve heyecan verici olduğunu düşünüyorum!

I think this language is so beautiful and involving!

Esperanto öğrenen her kişi bu dilin başarısına katkıda bulunmaktadır.

Each person who learns Esperanto contributes to the success of this language.

Her hafta dünyadaki bir yerde bir dilin tükendiği söyleniyor.

It is said that every week, a language goes extinct somewhere in the world.

"Bu yarıyıl tatilinde hangi dilin kursunu alacaksın?" "Arapça 5. seviye."

"Which language class are you taking this semester?" "Arabic Level 5."

Tonlama herkesin bildiği gibi yabancı dilin kazanması zor bir parçasıdır.

Intonation is a notoriously difficult part of a foreign language to acquire.

Bir dilin uluslararası olabilmesi için öyle olduğunu söylemek yeterli değildir.

For a language to be international, it does not suffice to say that it is so.

Bir dili öğrenmenin en iyi yolu, o dilin konuşulduğu ülkeye gitmektir.

The best way to learn a foreign language is to go to the country where it is spoken.

Hükümet ve özel aktörlerin çok güçlü çabalarına rağmen dilin geleceği umutsuzdur.

- Despite concerted effort on the part of the government and private actors, the language's future is bleak.
- Despite concerted effort by the government and private actors, the language's future is bleak.

Diyelim Japonca Si olsun. O iki dilin pek bir ortak yanı yoktur.

Let’s say Japanese is B. There’s not much in common with those two languages. And it’s

Aslında dilin kökeni hakkında birçok teori vardır, ama hiç kimse gerçekten bilmiyor.

There are lots of theories about the origins of language, but, in fact, no one really knows.

Sözde herhangi bir dilin hakimiyetinin anahtarı, kelimeleri ve dilbilgisini bağlama yoluyla hayata geçirmektir.

The key to the so-called mastery of any language is bringing the words and grammar to life through context.

Senin gıdan ya da dilin veya genetik yapın seni daha kadınsı yapar mı?

Is it your food or your language or your genetic makeup that makes you more feminine?

Bir yabancı dili öğrenmenin bir yolu o dilin konuşuru ile iletişim içinde olmaktır.

One way to learn a foreign language is to interact with native speakers of that language.

Dilin nasıl ortaya çıktığı konusunda birçok tahmin bulunuyor ancak gerçek şu ki kimse gerçekten bilmiyor.

There are many guesses about how language began, but the fact is that no one really knows.

Biz her dilin tüm benzersizliğini yakalamak istiyoruz. Ve biz zaman içinde onların evrimini de yakalamak istiyoruz.

We want to capture all the uniqueness of each language. And we as well want to capture their evolution through time.

İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.

In English there are eight main parts of speech: noun, verb, adjective, adverb, pronoun, preposition, conjunction and finally interjection.

Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır.

It's very easy to sound natural in your own native language, and very easy to sound unnatural in your non-native language.

Bir dilin sahip olduğu kelimelerin sayısı sonludur, ama cümlelerin sayısı sonsuzdur, ki o oldukça ilginçtir. Sayısız cümle yapabilirsiniz.

The number of words that a language has is finite but the number of sentences is infinite, which is quite interesting. You can make countless numbers of sentences.

Bir dilin çevirilemezliği hakkında bir şey okuduğum zaman, çalışma masama dönüp başka bir roman çevirmek için karşı konulmaz bir istek duyuyorum.

When I read about the untranslatability of some language, I feel an irresistible urge to go back to my desk and translate another novel.

Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.

The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.

"Fransızca öğrenmeye biraz ilgim var ama o zor değil mi?" "Hiç değil. İngilizceden 100 kat daha kolay!" "Gerçekten mi?" "Eh, en azından benim için öyle." "Bunun nedeni senin ana dilin olması gerçi"

"I've got a bit of interest in learning French, but isn't it hard?" "Not at all. It's 100 times easier than English!" "Really?" "Well, at least to me it is." "That's because you're native though"