Translation of "Düzensiz" in English

0.009 sec.

Examples of using "Düzensiz" in a sentence and their english translations:

Düzensiz.

irregularly.

- Odası düzensiz.
- Onun odası düzensiz.

His room is untidy.

Tom düzensiz.

Tom is untidy.

Düzensiz değilim.

I'm not disorganized.

Bu düzensiz.

This is irregular.

Onun katılımı düzensiz.

His attendance is irregular.

Bu oldukça düzensiz.

This is highly irregular.

Tom oldukça düzensiz.

Tom is quite disorganized.

Tom çok düzensiz.

Tom is very disorganized.

Bu çok düzensiz.

This is very irregular.

Sanırım Tom düzensiz.

- I think Tom is untidy.
- I think that Tom is untidy.

Tom hâlâ düzensiz.

Tom is still disorganized.

Düzensiz bir nabzım var.

I have an irregular pulse.

Tom düzensiz, değil mi?

- Tom is untidy, isn't he?
- Tom is a slob, isn't he?

Tom son derece düzensiz.

Tom is extremely disorganized.

Düzensiz fiilleri öğrenmeyi sevmiyorum.

I don't like learning irregular verbs.

Ve o düzensiz hamle yerine...

And instead of that messy lunge...

Annem odamın düzensiz olmasından hoşlanmıyor.

My mother doesn't like my room being untidy.

Tom çok düzensiz, değil mi?

Tom is very untidy, isn't he?

Tom'un düzensiz bir sakalı var.

Tom has a scraggly beard.

Düzensiz fiiller İngilizcenin bir parçasıdır.

Irregular verbs are a part of the English language.

Düzensiz malzemelerin etkisini azaltmak zorundaydık.

We had to lessen the impact of the erratic supplies.

Tom Mary'nin düzensiz olduğunu söyledi.

- Tom said Mary is disorganized.
- Tom said that Mary is disorganized.

Dün bütün gün düzensiz yağmur yağdı.

It was raining off and on all day yesterday.

İnsanlar sizi düzensiz olmakla suçluyor mu?

Do people accuse you of being disorganized?

Tom eskiden olduğu kadar düzensiz değil.

Tom isn't as disorganized as he used to be.

Tom, sarhoş ve düzensiz olduğu için tutuklandı.

Tom was arrested for being drunk and disorderly.

Mary Tom'un düzensiz davranışı tarafından rahatsız oldu.

Mary was troubled by Tom's erratic behavior.

Sami'nin, Leyla'nın düzensiz davranışları nedeniyle kafası karışmıştı.

Sami was confused by Layla's erratic behavior.

Soult, morali bozuk, düzensiz bir orduyu miras aldı.

Soult inherited a demoralised, disorganised army.

Örneğin, gayri resmi işlerde-- Düzensiz istihdam - ciddi olan

For example, in matters of informal work-- irregular employment-- which is a serious

- Tom'un dağınık olduğunu sanmıyorum.
- Tom'un düzensiz olduğunu sanmıyorum.

- I don't think Tom is disorganized.
- I don't think that Tom is disorganized.

- Tom'un dağınık olduğunu biliyorum.
- Tom'un düzensiz olduğunu biliyorum.

- I know Tom is disorganized.
- I know that Tom is disorganized.

Dünya'daki iklim şartları gittikçe daha düzensiz bir hâl aldıkça

As weather conditions across the world become increasingly erratic,

Onun uzun ve düzensiz saçları bir aslan yelesine benzerdi.

- His long and untidy hair was similar to a lion's mane.
- His long, untidy hair resembled a lion's mane.

Bir evin düzensiz olmasına katlanabilirim ama kirli olmasından hoşlanmıyorum.

I can put up with a house being untidy, but I don't like it to be dirty.

Çukurlu toplar uzaklaşır çünkü hava düzensiz bir yüzeye temas eder.

Dimpled balls fly farther because air, coming into contact with an uneven surface,

Rusça öğrenirken, düzenli ve düzensiz fiiller arasındaki farkı anlamak önemlidir.

When learning Russian, it's important to understand the difference between perfective and imperfective verbs.

Düzensiz bir galaksi, belirsiz bir şekle sahiptir ve genç yıldızlar, toz ve de gazla doludur.

An irregular galaxy has an undefined shape and is full of young stars, dust, and gas.