Translation of "Boğularak" in English

0.003 sec.

Examples of using "Boğularak" in a sentence and their english translations:

Tom boğularak ölüyor.

Tom is choking to death.

Biz Tom'un boğularak öldürüldüğünü biliyoruz.

- We know that Tom was strangled.
- We know Tom was strangled.

- Tom boğularak öldü.
- Tom havasızlıktan öldü.

Tom died from asphyxiation.

Ben gerçekten Tom'un boğularak öleceğini düşündüm.

- I actually thought Tom was going to choke to death.
- I actually thought that Tom was going to choke to death.

Fadil dövüldü ve sonrasında boğularak öldürüldü.

Fadil was beaten then strangled.

- Tom boğularak öldürüldü.
- Tom'un boğazı sıkılarak öldürüldü.

Tom was strangled.

Filiberto okyanusta bir banyo sırasında boğularak öldü.

Filiberto died by drowning during a bath in the ocean.

Virüsün tek etkisi boğularak ölmek de değil üstelik

The only effect of the virus is not to die by drowning, moreover

Kurbanların çoğu ya yanarak ya da boğularak öldü.

Many of the victims either burnt to death or suffocated.

Amerika'da siyahi bir vatandaşın polis tarafından boğularak öldürülmesi isyan başlattı

The killing of a black citizen in America by police strangles a riot