Translation of "Beslenme" in English

- Beslenme konusunda eğitim görmedim.
- Beslenme üzerine eğitim almadım.

I am uneducated on nutrition.

İyi beslenme alışkanlıkları gereklidir.

Good eating habits are essential.

Bu kimin beslenme çantası?

Whose lunch box is this?

Tom beslenme çantasını açtı.

Tom opened his lunch box.

Tom bir beslenme uzmanıdır.

Tom is a nutritionist.

Onun beslenme bozukluğu var.

She has eating disorder.

İnsanlara beslenme, barınma ve eğitimin

I would love to not have to teach people

Pek çok beslenme şekli var,

There are many diets out there,

Artık beslenme veya avlanma yoktu.

There was no more feeding, no more hunting.

Bazı fakir bölgelerde beslenme yetersiz.

Nutrition is inadequate in some poor areas.

Vejetaryen beslenme sağlığınız için iyidir.

Vegetarian food is good for your health.

O, Tom'un beslenme çantası mı?

Is that Tom's lunch box?

Dışkı ile beslenme köpeklerde yaygındır.

Coprophagia is common in dogs.

Tom bir dengeli beslenme yemeye çalışıyor.

Tom tries to eat a balanced diet.

Tom, Mary'nin beslenme kutusuna bir not koydu.

Tom put a note in Mary's lunchbox.

Avcılarını sayılarıyla bastırarak... ...büyük çoğunluğu beslenme alanlarına varacaktır.

Overwhelming their predators, the vast majority will make it to their feeding grounds.

İyi sağlık düzgün beslenme ve ölçülü egzersizden ibarettir.

Good health consists of proper eating and moderate exercise.

Beslenme ve malzeme gibi alanlara yapılan yatırımları da içeriyordu.

It included investment in areas like nutrition and materials.

İyi beslenme bir bebeğin büyümesi için hayati önem taşımaktadır.

Good nutrition is vital for an infant's growth.

Beslenme ve sağlık arasında bir bağlantı var olmalı mı?

Must there be a link between diet and health?

Açlık ve yetersiz beslenme gibi çok az bir zaafı var.

The penalty for too little is starvation and malnutrition.

Kötü beslenme veya başka bir şeyle alakalı bir ifade değil.

This is not a statement on malnutrition or anything else.

Yarım milyon çocuk Nijer'de hâlâ yetersiz beslenme ile karşı karşıyadır.

Half a million children still face malnutrition in Niger.

Sivrisinekler insanoğlunu tehlikeli fakat gerekli bir beslenme kaynağı olarak görüyorlar.

Mosquitoes consider human beings a dangerous but necessary source of nutrition.

Araştırmacılar, "Doğa-Beslenme" tartışmalarını çözmek için tek yumurta ikizlerini inceliyorlar.

Researchers study identical twins to solve the "Nature vs. Nurture" debate.

Yetersiz beslenme, yeterli miktarda yiyecek almama anlamına gelen yaygın bir yanlış kavramadır.

It is a common misconception that malnutrition means not getting enough food.

Mary, Tom'un beslenme çantasına one ne kadar sevdiğini söyleyen bir not koydu.

Mary put a note in Tom's lunchbox to tell him how much she loves him.

Kötü beslenme bir kişinin diyetinde çok az ya da çok besin içerdiği zaman oluşur.

Malnutrition occurs when a person's diet contains too few or too many nutrients.

Birçok çiftçi kuraklık sırasında beslenme maliyetlerinde tasarruf etmek için kendilerini stoktan mahrum bırakmak zorunda kaldılar.

Many farmers had to divest themselves of stock during the drought to save on feeding costs.

- Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.
- Öğrencilerin beslenme zamanı on ikiden bire kadar.

The students' lunch period is from twelve to one.