Translation of "Bacağım" in English

0.003 sec.

Examples of using "Bacağım" in a sentence and their english translations:

- Bacağım ağrıyor.
- Bacağım acıyor.

My leg hurts.

Bacağım kırık.

My leg is broken.

Bacağım ağrıyor.

- My foot is aching.
- My leg is aching.

Bacağım kırıldı.

My leg was broken.

Sağ bacağım acıyor.

My right leg hurts.

Sanırım bacağım kırık.

- I think my leg's broken.
- I think my leg is broken.

Bacağım hâlâ ağrıyor.

My leg is still hurting.

Bacağım hâlâ uyuşuk.

- My leg is still asleep.
- My leg's still asleep.

Şimdi bacağım ağrıyor.

My leg hurts now.

Bacağım şimdi iyi.

My leg is fine now.

Kırık bacağım yüzünden yürüyemiyorum.

I can't walk because of my broken leg.

Yüzemem. Benim bacağım kırık.

I cannot swim. My leg is broken.

Sanırım bacağım kırılmış olabilir.

I think my leg might be broken.

Kırık bir bacağım var.

I have a broken leg.

Benim sağ bacağım kırık.

My right leg is broken.

Benim sol bacağım kırık.

My left leg is broken.

Bacağım incindi, bu yüzden yürüyemiyorum.

My leg got hurt, so I could not walk.

Bacağım iyileştikten sonra tekrar gezinebileceğim.

After my leg heals, I'll be able to move around again.

Bir trafik kazasında bacağım kırıldı.

My leg was broken in a traffic accident.

Ben ata binemem. Bacağım kırık.

I cannot ride a horse. My leg is broken.

Bacağım o köpek tarafından ısırıldı.

My leg was bitten by that dog.

O kazada sağ bacağım yaralandı.

My right leg was injured in that accident.

Benim bacağım kırık. Hareket ettiremiyorum.

My leg is broken. I can't move.

Bacağım uyuşmuş. Hemen kalkabileceğimi sanmıyorum.

My leg's gone to sleep, so I don't think I can stand up right away.

Onlara kırık bir bacağım olduğunu söyle.

Tell them I have a broken leg.

Ona kırık bir bacağım olduğunu söyle.

- Tell him I have a broken leg.
- Tell him that I have a broken leg.

Tom'a, kırık bir bacağım olduğunu söyle.

- Tell Tom I have a broken leg.
- Tell Tom that I have a broken leg.

Keşke bacağım bu kadar çok acımasa.

I wish my leg didn't hurt so much.

Bacağım incimeseydi seninle kamp yapmaya giderdim.

I'd go camping with you if my leg didn't hurt.

Doktor, bacağım için iyi bir iş yaptı.

The doctor did a good job on my leg.

Merdivenlerden aşağıya inemiyorum. Her iki bacağım kırık.

I'm not able to go down the stairs. Both my legs are broken.

Bacağım uyuştu, bu yüzden ne yaparsan yap, şimdi bacağıma dokunma.

My leg's gone to sleep, so whatever you do, don't touch my leg now.

- Tom'a bir bacağımın kırık olduğunu söyle.
- Tom'a kırık bir bacağım olduğunu söyle.

- Tell Tom I have a broken leg.
- Tell Tom that I have a broken leg.