Translation of "Bırakalım" in English

0.005 sec.

Examples of using "Bırakalım" in a sentence and their english translations:

Bırakalım erisin

Let it all melt away

Onu bırakalım.

Let's drop it.

Geyiği bırakalım.

Let's cut the crap.

Etrafından dolanmayı bırakalım.

to hack our way around the human experience.

Fukudas üzerinde bırakalım.

Let's drop in on the Fukudas.

Onu yalnız bırakalım.

Let's leave her alone.

Onu Tom'a bırakalım.

Let's leave it up to Tom.

Oyunlar oynamayı bırakalım.

Let's stop playing games.

Bunu yapmayı bırakalım.

Let's stop doing this.

Kendimizi kandırmayı bırakalım.

Let's stop fooling ourselves.

Geçmişi arkamızda bırakalım.

Let's put the past behind us.

Kararı öğretmenimize bırakalım.

Let's leave the decision to our teacher.

Onları rahat bırakalım.

Let's cut them some slack.

Onu rahat bırakalım.

Let's cut him some slack.

Onu ona bırakalım.

Let's leave it up to him.

Kararı Tom'a bırakalım.

Let's leave the decision to Tom.

Birbirimizi incitmeyi bırakalım.

Let's stop hurting each other.

Tom'u rahat bırakalım.

Let's cut Tom some slack.

Tom'u yalnız bırakalım.

Let's leave Tom alone.

Kararı ona bırakalım.

Let's leave the decision to him.

- Kırk dereden su getirmeyi bırakalım.
- Lafı dolandırmayı bırakalım.

Let's stop beating around the bush.

- Artık onu bırakalım.
- Bu kadarla bırakalım.
- Bu kadarıyla kalsın.

Let's leave it at that.

Ve ''Tıp hazırlığı bırakalım,

"OK, let's drop the premed,

Sorunu yarına kadar bırakalım.

Let's leave the problem until tomorrow.

Meseleyi daha sonraya bırakalım.

Let's leave that matter for later.

Sadece bavullarımızı burada bırakalım.

Let's just leave our suitcases here.

Sadece işi oluruna bırakalım.

Let's just let sleeping dogs lie.

Konuşmayı bırakalım çalışmaya başlayalım.

Let's stop talking and start working.

Yanlış şeyleri yapmayı bırakalım.

Let's stop doing the wrong things.

Bırakalım ve eve gidelim.

Let's quit and go home.

- Artık şimdilik onu bırakalım.
- Şimdilik bu kadarla bırakalım.
- Şimdilik böyle kalsın.

Let's leave it at that for now.

Pekâlâ, deneyelim. Hadi. Meşaleyi bırakalım.

Okay, let's try this. Come on, then. Let's put the torch down.

Meseleyi şimdilik olduğu gibi bırakalım.

Let's leave the matter as it is for the present.

Bütün bunları geride bırakalım istiyorum.

I just want to put it all behind us.

Birisi yaralanmadan önce dövüşmeyi bırakalım.

Let's quit fighting before somebody gets hurt.

Tamam, bırakalım da doğa işini yapsın.

Okay, let's let nature do its work. Ugh.

Çalışmayı bırakalım ve bir süre dinlenelim.

Let's stop working and relax for a while.

Bunu arkamızda bırakalım ve devam edelim.

Let's put this behind us and move on.

- Bu kadarla bırakalım.
- Bu kadarıyla kalsın.

- Let's leave it at that.
- Let's just leave it at that.

O bizimle mutlu olamaz, bırakalım gitsin.

She can't be happy with us. Let her go.

Burada bırakalım ve yarın devam edelim.

Let's quit here and continue tomorrow.

Pekâlâ, şimdi bırakalım da güneş işini yapsın.

Okay, so let's let the sun do its job now.

O bir kitap okuyor. Onu yalnız bırakalım.

He is reading a book. Let's leave him alone.

Tartışmayı bırakalım ve birbirimizin fikirlerine tolere edelim.

Let's agree to disagree.

Ve bırakalım topluluklara ulaşıp bu güzel bahçeleri yapsınlar,

and let them go out into communities and make these beautiful gardens,

O dönünceye kadar her şeyi olduğu gibi bırakalım.

Let's leave things as they are until he comes back.

- Bu meyve vermeyen argümanı durduralım.
- Bu sonuçsuz argümanı bırakalım.

Let's stop this fruitless argument.

Zamanı boşa harcamayı bırakalım ve bu işe devam edelim.

Let's stop wasting time and get on with this work.

Zor işin kimseyi öldürmediğini doğrudur ama neden işi şansa bırakalım.

It's true hard work never killed anybody, but why take the chance?

Yarın gece yağmur bekleniyor,öyleyse o zamana kadar şemsiyelerimizi bırakalım.

It's supposed to rain tomorrow night, so let's leave our umbrellas until then.

Kaderle kavga etmeyelim. En iyisi bırakalım da bizi saçımızdan tutup yukarı ya da aşağı, ne tarafa savuracaksa savursun.

Let us not struggle with destiny. Better that we let it take us by the hair and pull us to where it wants to raise us up or bring us down.