Translation of "Almayacak" in English

0.006 sec.

Examples of using "Almayacak" in a sentence and their english translations:

- Onu satın almayacak mısın?
- Onu almayacak mısın?

Aren't you going to buy that?

Baban onu almayacak.

Your father won't buy it.

Tom hakkını almayacak.

Tom won't get a fair shake.

Uzun süremi almayacak.

It won't take me long.

Tom yol almayacak.

Tom won't get far.

Tom çağrılarımı almayacak.

Tom won't take my calls.

Tom oyumu almayacak.

Tom won't get my vote.

Tom ekmek almayacak.

Tom won't buy bread.

- Onlardan birini almayacak mısın?
- Şunlardan birini almayacak mısın?

Aren't you going to buy one of those?

O, bir kamera almayacak.

He isn't going to buy a camera.

Bu uzun zamanımı almayacak.

It won't take me a long time.

Kimse seni işe almayacak.

Nobody's going to hire you.

Erkek kardeşin onu almayacak.

- Your brother will not buy it.
- Your brother won't buy it.

Bunlardan birini almayacak mısın?

- Aren't you going to buy one of those?
- Aren't you going to buy one of these?

Bir sözlük almayacak mısın?

Aren't you going to buy a dictionary?

Tom muhtemelen ödül almayacak.

Tom probably won't get the prize.

Tom muhtemelen dondurma almayacak.

- Tom won't likely buy ice cream.
- Tom will unlikely buy ice cream.

Tom bunu Mary'ye almayacak.

- Tom won't buy that for Mary.
- Tom won't buy Mary that.

Tom o arabayı almayacak.

Tom isn't going to buy that car.

İşi yapmak uzun zaman almayacak.

It won't take long to do the job.

Tom hiçbir şey satın almayacak.

Tom isn't going to buy anything.

Tom Mary'den hiç yardım almayacak.

Tom won't be getting any help from Mary.

Tom benden hiç para almayacak.

Tom won't be getting any money from me.

Tom bizden hiç yiyecek almayacak.

Tom won't be getting any food from us.

O fiyata bu arabayı almayacak.

He isn't going to get this car at that price.

Hiç kimse senin hikayeni almayacak.

No one's going to buy your story.

Hiç kimse senin yerini almayacak.

Nobody will ever replace you.

Tom kesinlikle benim oyumu almayacak.

Tom certainly won't get my vote.

Tom asla benim desteğimi almayacak.

Tom will never get my support.

Onu yapmak çok zamanımızı almayacak.

Doing that won't take us very long.

Onu yapmak uzun zamanımı almayacak.

Doing that won't take me very long.

Tom bunu Mary için almayacak.

- Tom isn't going to buy Mary that.
- Tom isn't going to buy that for Mary.

Bunu yapmak çok zamanımızı almayacak.

It won't take us much time to do that.

Bunu yapmak çok zamanımı almayacak.

It won't take me much time to do that.

Tom bir kamera satın almayacak.

- Tom isn't going to buy a camera.
- Tom won't buy a camera.

Tom Mary için bunu almayacak.

Tom won't buy that for Mary.

Tom bir şey satın almayacak.

Tom won't buy anything.

Bu, çok fazla zamanınızı almayacak.

This won't take too much of your time.

Bu yazılımı yüklemek uzun zamanımı almayacak.

It won't take me long to install this software.

Bir parça pasta daha almayacak mısın?

Won't you have another piece of cake?

Onu satın alacak mısın, almayacak mısın?

Are you going to buy that or not?

Tom yeni bir araba satın almayacak.

Tom isn't going to buy a new car.

Tom, bunu senin için satın almayacak.

Tom won't buy that for you.

Bunu yapmak çok uzun süremizi almayacak.

It won't take us very long to do that.

Bunu yapmak çok uzun süremi almayacak.

It won't take me very long to do that.

Bunu yapmak çok fazla zamanınızı almayacak.

Doing that won't take too much of your time.

Tom bugün bir şey satın almayacak

Tom isn't going to buy anything today.

Bunu yapmak çok uzun süreni almayacak.

Doing that won't take you very long.

Tom'un yerini alacak mısın yoksa almayacak mısın?

Do you want to take Tom's place or not?

Öyleyse, onu alacak mısın yoksa almayacak mısın?

So, are you going to buy that or not?

Tom kesinlikle benden başka bir kredi almayacak.

Tom certainly won't ever get another loan from me.

Tom muhtemelen bugün bir şey satın almayacak.

Tom isn't likely to buy anything today.

Tom muhtemelen bugün hiçbir şey satın almayacak.

Tom probably won't buy anything today.

Yeni konserve açacağım eskisinden daha sağlam, böylece umarım bezelyelerime kavuşmak artık 2 dakikamı almayacak.

My new can opener is sturdier than the old one, so hopefully it won't take 2 minutes to get at my beans anymore.