Translation of "Aldılar" in English

0.024 sec.

Examples of using "Aldılar" in a sentence and their english translations:

İntikamlarını aldılar.

They got their revenge.

Onlar kilo aldılar.

They have gained weight.

Onu nereden aldılar?

Where did they get that?

Bir gazete aldılar.

- They've bought a newspaper.
- They bought a paper.

Onlar onu aldılar.

They got it.

Onlar Tom'u aldılar.

They got Tom.

Onlar ne aldılar?

What did they take?

Kendilerine kazak aldılar.

They bought themselves sweaters.

- Bankacılar büyük ikramiyeler aldılar.
- Bankacılar büyük bonuslar aldılar.

The bankers got big bonuses.

Hastanede kan örneğimi aldılar.

They took a sample of my blood at the hospital.

Avcılar file nişan aldılar.

The hunters aimed at the elephant.

Onlar onu zorla aldılar.

They took it by force.

Bütün bunu nereden aldılar?

Where did they get all this?

Onu satın aldılar mı?

Did they buy it?

Bir araba satın aldılar.

They bought a car.

Onlar onu satın aldılar.

They bought it.

Onlar beni işe aldılar.

They hired me.

Onlar olağanüstü notlar aldılar.

They got extraordinary grades.

Onlar ekmek satın aldılar.

They buy bread.

Onlar sokak anahtarını aldılar.

They got the key to the street.

Onlar arabamı aldılar mı?

Did they take my car?

Beni oyunlarına ve sohbetlerine aldılar.

They involved me in games and conversations.

Latinlerin saldırılarında da nasiplerini aldılar

They got their share of the Latin attacks

Geçmiş deneyimleri hakkında bilgi aldılar.

They inquired about his past experience.

İskoçya'daki tatillerinden zevk aldılar mı?

Did they enjoy their holiday in Scotland?

Onlar bir kutu bisküvi aldılar.

They bought a box of cookies.

Onlar üstesinden gelebileceklerinden fazlasını aldılar.

They took on more than they could handle.

Onlar Taninna'dan dergiler ödünç aldılar.

They borrow magazines from Taninna.

Benden bir kitap ödünç aldılar.

They borrowed a book from me.

Çocuklarım bana bunu satın aldılar.

My kids bought me this.

Onlar büyük bir tane aldılar.

They got a big one.

Sence beni işe aldılar mı?

Do you think they'd hire me?

Onlar çirkin adayı işe aldılar.

They hired the ugly candidate.

Bir kutu kitap teslim aldılar.

They received a box of books.

Onlar pazardan sebze satın aldılar.

They bought vegetables at the market.

Onlar yiyecek ve giyecek aldılar.

They took food and clothing.

Polisler Tom'u gözetim altına aldılar.

The police have Tom under surveillance.

Arabanın camını kırıp çantayı aldılar.

They broke the car's window and took the bag.

Torunlarına doğum gününde bisiklet aldılar.

They bought their grandson a bike for his birthday.

- Depremde yaşanan can kayıplarına ilişkin rapor aldılar mı?
- Depremde kaybedilen canların raporlarını aldılar mı?
- Depremde kaybedilen hayatların raporlarını aldılar mı?

Have they received any reports of lives lost in the earthquake?

Bir fikir paylaştığımda beni ciddiye aldılar.

They paid attention to me when I shared an idea.

ABD'deki üniversiteler ve liseler öğrencileri aldılar,

universities and high schools around the US took in students

Ve yirmi yıla varan cezalar aldılar

with some sentences as high as 20 years,

Ebeveynleri ona hoş bir şey aldılar.

His parents bought him something nice.

Bizden beklediğimizden daha fazla ücret aldılar.

They charged us more than we expected.

Onlar yeni bir elektrikli süpürge aldılar.

They bought a new vacuum cleaner.

Onlar daha yeni ev satın aldılar.

They have just bought a new house.

Onlar sahip olduğum her şeyi aldılar.

They took everything I had.

İyi puanlar için bir ödül aldılar.

They got an award for good grades.

Boşanmak için ortak bir karar aldılar.

They made a joint decision to divorce.

- Onlar bizim pasaportları aldı.
- Pasaportlarımızı aldılar.

They took our passports.

Onlar bir Amerika papağanı satın aldılar.

They bought a macaw.

Onlar kendilerine biraz şeker satın aldılar.

They bought themselves some sugar.

Temmuz ayı başlarında, onlar haberi aldılar.

Early in July, they got the news.

Onlar meyve suyu satın aldılar mı?

Did they buy the juice?

Onlar bir sepet meyve satın aldılar.

They bought a basket of fruit.

Onlar ihtiyaçları olan her şeyi aldılar.

They got everything they needed.

Onlar arabalar ve takılar satın aldılar.

They bought cars and jewelry.

Sen satın aldın, kadınlar satın aldılar.

You bought, the women bought.

Leyla ve Sami birlikte uyuşturucu aldılar.

Layla and Sami did drugs together.

Sami ve Leyla boşanma kararı aldılar.

Sami and Layla decided to divorce.

Onlar yüzme havuzlu bir ev satın aldılar.

They bought a home with a pool.

Onlar öğle yemeğinde sandviç ve kahve aldılar.

They lunched on sandwiches and coffee.

Onlar bir hayli çok kitap satın aldılar.

They bought quite a few books.

Kızlar ona bir kol saati satın aldılar.

The girls bought him a watch.

Onlar güneye bakan bir ev satın aldılar.

They have bought a house that faces south.

Evlendiklerinde birkaç parça mobilya parçası satın aldılar.

They bought a few pieces of furniture when they got married.

- Onlar Tom'u işe aldılar.
- Tom'u istihdam ettiler.

They hired Tom.

Onlar mahkumları değiş tokuş etme kararı aldılar.

They decided to exchange prisoners.

İngiliz subaylar, emirleri Nisan 1775'te aldılar.

British officers received their orders in April, 1775.

Babam ve annem bana bir bisiklet aldılar.

Mom and Dad gave me a bicycle.

Tom ve Mary benzer gömlekler satın aldılar.

Tom and Mary bought matching shirts.

Onlar Mary için bir şey satın aldılar.

They bought something for Mary.

Hem Tom hem de Mary risk aldılar.

Both Tom and Mary took risks.

- Başka birini tuttular.
- Başka birini işe aldılar.

They hired someone else.

- Turistler sık sık bu dükkandan hediyelik eşya satın aldılar.
- Turistler çoğunlukla bu dükkandan hediyelik eşya satın aldılar.

Tourists often bought souvenirs in this shop.

öğrenciler testi 3 gün boyunca 12 kere aldılar.

to mimic repeated risk exposures.

Tom ve Mary birlikte şarkılar söylemekten zevk aldılar.

Tom and Mary enjoyed singing songs together.

Tom ve Mary ihtiyaçları olan her şeyi aldılar.

Tom and Mary got everything they needed.

Onlar geçen yıl Connemara'da bir ev satın aldılar.

They bought a house in Connemara last year.

Tom ve Mary bazı yeni mobilya satın aldılar.

Tom and Mary bought some new furniture.

Tom ve Mary tam olarak istedikleri şeyi aldılar.

Tom and Mary got exactly what they wanted.

Hem Tom hem de Mary filmden zevk aldılar.

- Both Tom and Mary enjoyed the movie.
- Tom and Mary both enjoyed the movie.

Tom ve Mary Çin'den bir kızı evlatlık aldılar.

Tom and Mary adopted a girl from China.

Tom ve Mary yeni bir ev satın aldılar.

Tom and Mary have bought a new house.

- Her olasılığı göze aldılar.
- Her olasılığı göz önünde bulundurdular.

They took every possibility into consideration.

Mary ve kocası 1903 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldılar.

Mary and her husband received the Nobel Prize in Physics in 1903.

Onlar Paris'te iken 3 ay boyunca Fransızca dersleri aldılar.

They took French classes for 3 months when they were in Paris.

O zamandan beri spor yapmayı bıraktılar ve kilo aldılar.

Since then, they've stopped doing sports and gained weight.

Denizde geçirecekleri üç yıl için yeteri kadar erzak aldılar.

They took enough provisions for three years at sea.

Tom ve Mary, Boston'un dışında küçük bir çiftlik satın aldılar.

Tom and Mary bought a small ranch outside Boston.

Tom ve Mary geçen yıl Boston'da bir ev satın aldılar.

Tom and Mary bought a house in Boston last year.

Tom ve Mary evlerini satın alabilmek için para ödünç aldılar.

Tom and Mary borrowed money to buy their house.

Dünyanın her tarafında şirket satın aldılar ve her türlü projeye girdiler.

all over the world, and engaged in all kinds of projects.

Tom ve John yeni takım elbise satın aldılar, ama henüz onları giymediler.

Tom and John have bought new suits, but they haven't worn them yet.

Tom ve karısı bir otomobil kazasında ailesi ölen bir kızı evlatlık aldılar.

Tom and his wife adopted a girl whose parents had been killed in an automobile accident.

Karınları aç bir şekilde, askerler çadırlarının önünde düzen aldılar, hava şartları oldukça sertti.

On empty stomatchs, the men rush to form up in front of their tents, in frigid conditions.