Translation of "çizgiyi" in English

Çizgiyi aştın.

You crossed the line.

- Sami çizgiyi geçti.
- Sami çizgiyi aştı.

Sami crossed the line.

çizgiyi aşmıştı burada

had crossed the line here

Tom çizgiyi geçti.

Tom crossed the line.

Sami çizgiyi çizdi.

Sami drew the line.

Sen bir çizgiyi geçtin.

You have crossed a line.

Leyla'nın davranışı çizgiyi aştı.

Layla's behavior crossed the line.

Çizgiyi aşmamaya söz vermiştin.

You promised not to cross the line.

Sami o çizgiyi geçti.

Sami crossed that line.

Fadıl affedilemez bir çizgiyi geçti.

Fadil has crossed an unforgivable line.

Leyla ve Sami çizgiyi aşıyorlar.

Layla and Sami are crossing the line.

Hayvanların hayatına karışınca çizgiyi aşmış oluyorsun.

You are crossing a line when you interfere in the lives of animals.

Söylediklerim için üzgünüm. Ben çizgiyi aştım.

I'm sorry for what I said. I was out of line.

Bu, haber ve reklam arasındaki çizgiyi bulanıklaştırır.

This blurs the line between news and advertising.

Ve düz bir çizgiyi korumak için bunu yaptı.

in order to maintain a solid line.

Etti ve son gün Fransa'ya dönmek zorunda kalana kadar çizgiyi tuttu.

the line until a shoulder wound on the last day forced his return to France.