Translation of "çaresine" in English

0.009 sec.

Examples of using "çaresine" in a sentence and their english translations:

Hal çaresine bakayım.

Let me figure something out.

Kendi başlarının çaresine bakacaklar.

Left to fend for themselves.

Kendi başımın çaresine bakabilirim.

I can take care of myself.

Bir hal çaresine bakacağım.

I'll figure something out.

Hal çaresine bakmam gerekiyor.

I need to figure something out.

Bir hal çaresine bakacağız.

We'll sort it out.

Biz başımızın çaresine bakarız.

We'll fend for ourselves.

Tekrar geç kalmamanın çaresine bakacağım.

I'll see to it that I will never be late again.

Evlilik için başımın çaresine bakıyorum.

I'm saving myself for marriage.

Tom artık başının çaresine bakabilir.

Tom can take care of himself now.

Kendi başımın çaresine nasıl bakacağımı biliyorum.

I know how to take care of myself.

- Kendime bakabilirim.
- Kendi başımın çaresine bakabiliyorum.

I can look after myself.

- Onu bulmanı istiyorum.
- Çaresine bakmanı istiyorum.

I want you to figure that out.

Kendi başımın çaresine bakabilirim. Aptal değilim.

I can take care of myself. I'm not stupid.

Tom bana bunun çaresine bakacağını söyledi.

- Tom told me he'd sort it out.
- Tom told me he would sort it out.
- Tom told me that he would sort it out.

Problem için endişelenme. Birileri bunun çaresine bakacak.

Don't worry about this problem. Someone else will take care of it.

Annesi balık avlarken kendi başının çaresine bakması gerek.

She must fend for herself while her mother is fishing.

- Tom kendine iyi bakıyor.
- Tom başının çaresine iyi bakıyor.

Tom takes good care of himself.

Hatları bozuluyor ve çoğu asker kendi başının çaresine bakmak zorunda kalıyor.

Their formations break up and many soldiers are left to fend for themselves.

Bu kadar çok av olması burayı ideal bir eğitim alanı yapar. Kendi başının çaresine bakmayı öğrenen bir jaguar için mesela.

So much prey makes this an ideal training ground for a young jaguar learning to fend for himself.