Translation of "Üstü" in English

0.044 sec.

Examples of using "Üstü" in a sentence and their english translations:

Üstü kalsın!

- Keep the change!
- Keep the change.

Üstü kalsın.

- Keep the change!
- Keep the change.

Tepenin üstü düzdür.

The top of the hill is flat.

Tom'un üstü çıplak.

Tom is barechested.

Üstü kalsın, lütfen.

Keep the change, please.

Sırt üstü yat.

Lie back down.

Sırt üstü uzanıyordum.

I was lying on my back.

İşte paranızın üstü.

- Here is your change.
- Here's your change.

"Üstü kalsın." "Teşekkürler."

"Keep the change." "Thank you."

- Yüz üstü uzanarak uyudum.
- Yüz üstü yatarak uyudum.

I slept face down by laying.

O sırt üstü yatıyordu.

He lay face up.

Çatıdan kafa üstü düştü.

He fell from the roof head over heels.

O, sırt üstü yüzebilir.

He can swim on his back.

Tom sırt üstü uzanıyor.

Tom is lying on his back.

Çocukken kafa üstü düşmüştün.

You were dropped on your head as a child.

Şapkanın üstü kirli idi.

The hat was dirty around the top.

Göletin üstü buz tutmuş.

The pond has frozen over.

Akan Gölü'nün üstü buz tuttu.

Lake Akan is frozen over.

Benim diz üstü bilgisayarım çalındı.

My laptop has been stolen.

Üstü açılabilen bir araba sürüyorum.

I drive a convertible.

Tom yüz üstü yere kapaklandı.

Tom fell over and landed flat on his face.

Böbrek üstü bezleri adrenalin salgılar.

The adrenal glands secrete adrenalin.

Polis, hırsızı suç üstü yakaladı.

The policeman caught the burglar red-handed.

Mary diz üstü botlarını giydi.

Mary put on her knee-high boots.

- Gölet dondu.
- Göletin üstü buz tutmuş.

- The pond has frozen over.
- The pond froze over.

18 yaş üstü insanlar araba sürebilir.

People over the age of 18 are able to drive.

Endişelenme, bu akşam üstü cevabı alacaksın.

Don' t worry, you shall get the answer this afternoon.

Giriş 18 yaş üstü olanlara sınırlandırılmıştır.

Entrance is restricted to those above 18.

Tom sırt üstü uzanıyor, tavana bakıyor.

Tom is lying on his back, staring at the ceiling.

Diz üstü bilgisayarında sadece ne yazdın?

What did you just write in your notebook?

Üstü kapalı bir tehdit mi bu?

Is that a veiled threat?

Bütün kollarımın üstü sivrisinekler tarafından ısırıldı.

I was bitten by mosquitoes all over my arms.

Kurbağalama yüzebilirim ama sırt üstü yüzemem.

I can do breaststroke but not backstroke.

Çantamı trendeki baş üstü rafında bıraktım.

I left my bag on the overhead rack in the train.

Onun üstü açık bir arabası var.

She has a convertible.

Adamın elimi tuttum, kafamın üstü uçtu gitti,

I took the man's hand, the top of my head blew away,

Komşunun çocuğu bir ağaçtan tepe üstü düştü.

The boy next door fell head first from a tree.

Sadece sosyalleşmek için masa üstü oyunları oynarım.

I play board games just to socialize.

Sırt üstü yatıp bulutların geçişini izlemekten hoşlanıyorum.

I like to lie on my back and watch the clouds drift by.

Babam yatma zamanı geldiğini üstü kapalı söyledi.

My father hinted that it was time to go to bed.

Tom tökezledi ve karda yüz üstü kapaklandı.

Tom tripped and fell flat on his face in the snow.

Tom lisans üstü eğitim birimine gitmek istemedi.

Tom didn't want to go to grad school.

Sırt üstü yattığınızda nefes almakta zorlanıyor musunuz?

Do you have difficulty breathing when you lie down flat?

Altı yaş ve üstü çocukların okula gitmeleri gerekir.

Children of six and above should attend school.

O yeni kırmızı üstü açılabilir bir araba sürüyordu.

He was driving a new red convertible.

Tom diz üstü bilgisayarına bir bardak süt döktü.

Tom spilled a glass of milk on his laptop.

Tom ve ben birlikte lisans üstü eğitim kurumundaydık.

Tom and I were in grad school together.

Çocuğu boğulmaktan kurtarmak için onun cesareti övgü üstü.

His bravery to save the child from drowning is above praise.

Ve cesaret için Soult'un neredeyse bir üstü yok " yazdı .

and courage, Soult has scarcely a superior."

Hava o kadar soğuktu ki gölün üstü buz tuttu.

The weather was so cold that the lake froze over.

Ben üstü açık bir arabayla ABD çapında dolaşmak isterim.

I'd like to drive across the USA in a convertible.

Mary üstü açılabilir kırmızı spor arabasıyla uzaklaşırken Tom izledi.

Tom watched as Mary drove away in her red convertible sports car.

Ben üstü açık bir arabayla ABD çapında dolaşmak istiyorum.

I'd like to drive across the USA in a convertible car.

Diz üstü bilgisayarımı masanın kenarına o kadar yakın koymamalıydım.

I shouldn't have put my laptop so close to the edge of the table.

- Tom tiril tiril giyinmişti.
- Tom'un üstü başı jilet gibiydi.

Tom was immaculately dressed.

Video oyunları ile birlikte çocuklar artık masa üstü oyunları oynamıyorlar.

With videogames, children no longer play board games.

- O sırt üstü uzandı.
- Sırtüstü yatıyordu.
- Sırtüstü uzandı.
- Arkasına yaslandı.

He lay on his back.

- Tom kuru fasulye pilavı sever.
- Tom pilav üstü kuruya bayılır.

Tom loves beans and rice.

- Tom üstü kapalı tehditte bulundu.
- Tom aba altından sopa gösterdi.

Tom made a veiled threat.

Tom kendine kırmızı renkli üstü açılır bir araba satın aldı.

Tom bought himself a red convertible.

İsimler de üstü çizilebilir. Bu adaylar daha sonra herhangi bir oy alamayacak.

Names may also be crossed out. These candidates will then not receive any votes.

- Bu bir şeyin üstü örtülü söylenmiş hâli mi?
- Bu bir şeyin kibarcası mı?

Is that a euphemism for something?

Biletler yetişkinler için 30 dolar ve 4 yaş üstü çocuklar için 15 dolar.

Tickets are $30 for adults and $15 for children over 4 years old.

Yasak demedi serbest de demedi üstü kapalı yahu yapın işte bir şeyler daha sonra bana getirmeyin dedi

He did not say it was forbidden, he did not say it was free, he said, do it!

- Kirli çocuğun kılık değiştirmiş bir prens olduğu ortaya çıktı.
- Üstü başı kirli çocuğun kılık değiştirmiş bir prens olduğu ortaya çıktı.

The dirty boy turned out to be a prince in disguise.