Translation of "Özenle" in English

0.023 sec.

Examples of using "Özenle" in a sentence and their english translations:

Özenle açıklamasını yaptı.

She's accounted diligent.

O, özenle giyinmiştir.

She is neatly dressed.

Okul özenle temizlendi.

The school was meticulously clean.

Tom büyük özenle kalktı.

Tom rose with great care.

Özenle hazırladığım konuşmamı yaptım.

I gave my carefully prepared speech.

Soruşturmamızı azami özenle yaptık.

We conducted our investigation with the greatest care.

Tom kâğıdı özenle katladı.

Tom neatly folded the paper.

Tom şimdi daha özenle çalışıyor.

Tom works more diligently now.

Kitabını büyük bir özenle okuyacağım.

I will read your book with great care.

Daha sonrasında ise üzerini özenle kapattılar

then they carefully covered it

- Bunu özenle yapalım.
- Bunu ihtimamla yapalım.

Let's do this carefully.

- Özenle açıklamasını yaptı.
- İhtimamla izahını yaptı.

She's accounted diligent.

Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.

Let's take time out to elaborate a strategy.

Onlar bir arı kovanı kadar özenle çalıştılar.

They worked as diligently as a hive of bees.

Gemi özenle arandı ama hiçbir uyuşturucu maddesi bulunmadı.

The ship was searched thoroughly, but no illegal drugs were found.

- Tom büyük özenle kalktı.
- Tom büyük ihtimamla kalktı.

Tom rose with great care.

- O, işini titizlikle yaptı.
- O, işini özenle yaptı.

He did his work painstakingly.

- Bu kitap özenle okunmalıdır.
- Bu kitap ihtimamla okunmalıdır.

This book should be read with diligence.

- Tom'un açıklaması çok ayrıntılı.
- Tom'un açıklaması özenle hazırlanmış.

Tom's explanation is very elaborate.

Tom Mary ve kendisi için özenle hazırlanmış bir yemek pişirdi.

Tom cooked an elaborate meal for Mary and himself.

- Tom şimdi daha özenle çalışıyor.
- Tom şimdi daha ihtimamla çalışıyor.

Tom works more diligently now.

O her ucundan özenle kıvrılmış bir bıyığı olan şık bir adamdı.

He was a dapper man with a mustache that curled neatly at each tip.

- Kızların her biri düzgün bir şekilde giyinmişti.
- Kızların her biri özenle giyinmişti.

Each of the girls was dressed neatly.

- O, işini titizlikle yaptı.
- O, işini özenle yaptı.
- O, işini ihtimamla yaptı.

He did his work painstakingly.

- Tom, Maria' nın ona yazmış olduğu bütün aşk mektuplarını özenle sakladı.
- Tom, Maria' nın ona yazmış olduğu bütün aşk mektuplarını hatıra olarak sakladı.

Tom kept every love letter Mary ever wrote him.