Translation of "''kirleten''" in English

Freetown sokaklarını kirleten cesetler vardı.

and there were bodies littering the streets of Freetown.

Vlad, Eflak'ı ''kirleten'' insanlardan kurtulur

Vlad rids Wallachia of people who "pollute" the land.

Kirleten torunlarım ve torunlarımız gibi

of single-use plastic packaging dumped each year,

Gerçekten İslamiyeti kirleten Avrupalılar değil

not Europeans who really defile Islam

Bu büyük parçalar okyanusu kirleten plastiğin büyük bir miktarını oluştursalar da...

Although these large pieces of plastic contribute the most to the overall mass of plastic polluting oceans,