Translation of "Yanı" in Dutch

0.010 sec.

Examples of using "Yanı" in a sentence and their dutch translations:

Onun özel bir yanı var.

Ze heeft iets bijzonders.

Bir altıgenin altı yanı var.

Een zeshoek heeft zes zijden.

Tom yatak yanı lambasını kapattı.

- Tom deed zijn nachtlampje uit.
- Tom deed zijn bedlampje uit.

Yönlendirmenin işleri basitleştiren bir yanı var.

en richt je aandacht op de dingen die er echt toe doen.

Sporun yanı sıra müziği de severim.

Ik hou van muziek en sport.

Şehrin dört bir yanı dağlarla çevriliydi.

De bergen waren overal rondom de stad.

Eşcinsel olmanın kötü bir yanı yok.

Er is niets mis met gay zijn.

Onun onunla ortak bir yanı yoktu.

Ze heeft niks gemeen met hem.

- İlginç bir yanı yok.
- Tadı tuzu yok.

Er is geen smaak of kraak aan.

İngilizce ve Fransızcanın yanı sıra, Almanca konuşabilir.

Hij spreekt Duits, maar ook Engels en Frans.

Tom ve Mary'nin birçok ortak yanı var.

Tom en Maria hebben veel gemeen.

Ama alevlere bakmanın büyüleyici bir yanı da vardır.

...maar er is ook iets magisch aan staren in de vlammen.

Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,

Naast littekens op haar oren en armen, is ze kreupel...

Bunun zor olan yanı, aşağıdayken yönümüzü belirlemek olacak.

Het lastige wordt... ...richting houden als we beneden zijn.

O İngilizcenin yanı sıra, Almanca ve Fransızca bilir.

Hij kent Duits en Frans, om maar niet te zwijgen van Engels.

Kızın yanı sıra anne babası da çok sempatikti.

Het meisje evenals haar ouders waren heel sympathiek.

Diğer sera gazlarının yanı sıra, atmosfere karbondioksit salınımı yapılır,

benevens andere broeikasgassen zoals methaan en distikstofoxide,

Bu sayede de dengeli bir dönüş ekseni eğikliğinin yanı sıra,

en dat gaf de Aarde zowel een stabiele schuine aardas

Ben bir Cumhuriyetçiyim, ama bunun kusurlu yanı ne, biliyor musunuz?

Ik ben een republikein, maar weet je wat het probleem is?

Sincaplar böcekler ve mantarların yanı sıra tohumlar ve fındıklar da yer.

Eekhoorntjes eten zaden en noten, maar ook insecten en paddenstoelen.

Fakat işin hileli bir yanı da bu halde bile meditasyon yapabiliyor olmam.

De truc is dat ik het op deze manier kan doen

Ne kadar derin olduğunu bile göremiyorum. Bu tür tünellerin tehlikeli yanı budur.

Ik kan niet zien hoe diep het is. Dat is het gevaarlijke aan deze tunnels.

- O, Fransızca kadar İspanyolca da konuşuyor.
- Fransızcanın yanı sıra İspanyolca da konuşur.

Hij spreekt zowel Spaans als Frans.

Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.

Het voordeel is dat je hoog blijft. Zo hou je richting.

Halatla inmek iyi olur, hemen oraya ineriz. Kötü yanı, halatı bağlayacak pek bir şeyin olmaması.

Abseilen brengt ons precies waar we moeten zijn. Het nadeel is dat er niks geschikt is om me aan vast te maken.

Evde bir oturma odasının yanı sıra iki yatak odası ve tabii ki bir mutfak ve bir banyo vardı.

Naast een woonkamer in het huis, waren er ook twee slaapkamers en, natuurlijk, een keuken en een badkamer.

- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- Hesaplamalı dilbiliminde birçok dil bilmenin yanı sıra iyi bir bilgisayar kullanım bilgisi gereklidir.

Om computerlinguïstiek te kunnen studeren moet men meerdere talen kennen, maar ook goed met computers kunnen omgaan.