Translation of "Beyaz" in Dutch

0.008 sec.

Examples of using "Beyaz" in a sentence and their dutch translations:

- Köpeğim beyaz.
- Benim köpeklerim beyaz.

Mijn hond is wit.

Köpek beyaz.

De hond is wit.

- Onun beyaz dişleri var.
- Beyaz dişlere sahip.

Ze heeft witte tanden.

Eğer beyaz tenliyseniz

Als je blank bent,

Beyaz çikolata isterim.

Ik zou graag witte chocolade willen.

Hemşire beyaz giyindi.

De verpleegster is in het wit gekleed.

Beyaz ekmek, lütfen.

Witbrood, alstublieft.

Ev beyaz boyalıdır.

Het huis is wit geverfd.

Partide beyaz giymişti.

Ze was in het wit gekleed tijdens het feest.

O beyaz mı?

Is het wit?

Bu kağıt beyaz.

Dit papier is wit.

O, beyaz giyinmişti.

Ze was wit gekleed

Bu masa beyaz.

Deze tafel is wit.

At beyaz değildir.

Het paard is niet wit.

Benim kedim beyaz.

- Mijn kater is wit.
- Mijn kat is wit.

- Tom beyaz çorap giyiyordu.
- Tom'un ayağında beyaz çorap vardı.

Tom droeg witte sokken.

Büyük beyaz köpek balıkları.

Witte haaien.

Sadece donuk bir beyaz.

Ze is gewoon mat en wit.

Bir hemşire beyaz giyer.

Een verpleegster kleedt zich in het wit.

Beyaz Saray'ı kim tasarladı?

Wie heeft het Witte Huis ontworpen?

O kar gibi beyaz.

Het is sneeuwwit.

Beyaz bir kedim var.

Ik heb een witte kat.

Beyaz güvercinler güzel kuşlardır.

Witte duiven zijn mooie vogels.

Beyaz şarap sever misin?

Hou je van witte wijn?

Şu beyaz şemsiye onun.

Die witte parasol is van haar.

Beyaz kemerli olanı seviyorum.

Ik vind die met de witte ceintuur leuk.

- Kağıt beyazdır.
- Kağıt beyaz.

Het papier is wit.

Minsk, Beyaz Rusya'nın başkentidir.

- Minsk is de hoofdstad van Belarus.
- Minsk is de hoofdstad van Wit-Rusland.

Beyaz patlıcan var mı?

Is er een witte aubergine?

Beyaz çikolata sever misin?

Hebt ge graag witte chokolade?

O, beyaz ayakkabılar giydi.

Ze had witte schoenen aan.

Beyaz güller çok güzel.

De blauwe rozen zijn erg mooi.

Tom beyaz çorap giyiyor.

Tom draagt witte sokken.

Bütün kuğular beyaz mı?

Zijn alle zwanen wit?

Beyaz bir gömlek giydim.

Ik droeg een wit overhemd.

Bütün kuğular beyaz değildir.

Niet alle zwanen zijn wit.

- Hafta içleri beyaz gömlek giyerim.
- Hafta içi beyaz gömlek giyerim.

- Ik draag doordeweeks witte overhemden.
- Ik draag doordeweeks witte shirts.

- Hiçbir şey siyah beyaz değildir.
- İşler hiçbir zaman siyah beyaz değildir.

Dingen zijn nooit zwart en wit.

Büyük beyaz daha ne istesin?

Meer hebben de witte haaien niet nodig.

Biri kırmızı ve diğeri beyaz.

De ene is rood en de andere is wit.

Çatıda beyaz bir güvercin var.

Er zit een witte duif op het dak.

Tom sadece beyaz et yiyor.

Tom eet enkel wit vlees.

O beyaz bir elbise giydi.

- Ze droeg een wit kleed.
- Ze droeg een witte jurk.

Onun teni kar kadar beyaz.

Haar huid is wit, zo wit als sneeuw.

Tom'un çok beyaz cildi var.

Tom heeft een heel lichte huid.

Tom'un beyaz bir kedisi var.

Tom heeft een witte kat.

Ken'in beyaz bir köpeği var.

Ken heeft een witte hond.

- Köpekler beyazdır.
- Köpekler beyaz renklidirler.

De honden zijn wit.

Siyah köpek, beyaz kediyi izliyor.

De zwarte hond ziet de witte kat.

Bir bardak beyaz şarap, lütfen.

- Een glas witte wijn, alsjeblieft.
- Een glaasje witte wijn, alstublieft.

Onun beyaz bir kedisi var.

Hij heeft een witte kat.

Tom'un beyaz bir köpeği var.

Tom heeft een witte hond.

Prens beyaz bir at istiyor.

De prins wil een wit paard.

Siz beyaz şaraptan hoşlanıyor musunuz?

Houden jullie van witte wijn?

O beyaz bina bir hastanedir.

- Dat witte gebouw is een ziekenhuis.
- Dat wit gebouw is een ziekenhuis.

Bugün beyaz bir elbise giyiyor.

Ze heeft vandaag een witte jurk aan.

Tom yalnızca beyaz et yer.

Tom eet enkel wit vlees.

Onun cildi kardan daha beyaz.

Haar huid is witter dan sneeuw.

Ben asla beyaz çorap giymem.

Ik draag nooit witte sokken.

- Şimdiden birkaç tane beyaz saç telim var.
- Şimdiden saçımda birkaç tel beyaz var.

Ik heb al een paar grijze haren.

Ayrımcı Güney Afrika'nın beyaz banliyölerinde büyüdüm,

Ik groeide op in een witte buitenwijk van Zuid-Afrika tijdens de apartheid,

Siyah ve beyaz erkeklerin şeytanlaştırılma hikayeleri

de historische bron van de verkettering van zwarte mannen en blanke mannen

Fransız bayrağı mavi, beyaz ve kırmızı.

De Franse vlag is blauw, wit en rood.

Bir beyaz bulut, mavi gökyüzünde yüzüyor.

Een witte wolk drijft in de blauwe lucht.

Neden her zaman beyaz gömlek giyiyorsun?

Waarom draag je altijd witte overhemden?

Resmi akşam yemeği Beyaz Sarayda gerçekleşti.

Het officiële diner vond plaats in het Witte Huis.

"Ne oldu?" küçük beyaz tavşan sordu.

"Wat is er?" vroeg het kleine witte konijn.

Oh, beyaz pantolonum! Ve onlar yeniydi.

Oh, mijn witte broek! Zij was nieuw.

Obama, Beyaz Saray'daki ilk siyahi başkan.

Obama is de eerste zwarte president in het Witte Huis.

Bir bardak beyaz şarap ister misin?

- Wilt u graag een glas witte wijn?
- Wil je graag een glas witte wijn?

Tom beyaz bir laboratuvar önlüğü giyiyordu.

Tom droeg een witte labjas.

O, caddede beyaz bir şey topladı.

Hij pakte iets wits op van de straat.

Büyük beyaz köpek o kediye bakıyor.

De grote witte hond kijkt naar die kat.

Fransız bayrağı mavi, beyaz ve kırmızıdır.

De Franse vlag is blauw, wit en rood.

Beyaz at siyah olandan daha uzun.

Het witte paard is hoger dan het zwarte.

İtalyan bayrağı, yeşil, beyaz ve kırmızıdır.

De Italiaanse vlag is groen, wit en rood.

Beyaz bir Noel geçirme olasılığı nedir?

Wat zijn de kansen dat we een witte kerst hebben?

Bir kırmızı araba ve bir beyaz olanı gördüm.Kırmızı olan beyaz olandan daha hoş görünüyordu.

Ik zag een rode auto en een witte. De rode zag er mooier uit dan de witte.

Bence bu konu siyah ya da beyaz.

Voor mij is dat zwart of wit.