Translation of "Sabah" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Sabah" in a sentence and their arabic translations:

- Yarın sabah gitmeliyim.
- Yarın sabah gitmek zorundayım.

علي بالذهاب غدا في الصباح.

Sabah saçımı şampuanlamam.

لا أغسل شعري بالصابون في الصباح.

Sabah yedide kalktım.

استيقظت السابعة صباحاً.

- Her sabah alışverişe çıkarım.
- Her sabah alışverişe giderim.

أتسوق كل صباح.

Sabah saat 6:30

إنها الساعة السادسة والنصف صباحاً،

Sabah gel, işler sakinleşsin.

وما هدأت الإشتباكات إلا عند الصباح

Kuşlar sabah erken öterler.

- تغني الطيور في الصباح الباكر.
- تغرد الطيور في الصباح الباكر.

Bu sabah ne yaptın?

ماذا فعلت هذا الصباح؟

O, bütün sabah oradaydı.

كانت هناك طوال النهار.

Bu sabah kulağım kanıyordu.

الأذنان كانا ينزفان دماً صباح اليوم.

Yarın sabah meşgul müsün?

- هل انت مشغول غداً صباحاً ؟
- هل أنت مشغول صباح الغد ؟

Bu sabah Bob'ı gördüm.

- رأيت بوب هذا الصباح.
- قابلت بوب صباح اليوم.

Bu sabah TV izledim.

شاهدت التلفاز هذا الصباح.

Bu sabah kiliseye gittim.

ذهبت هذا الصباح إلى الكنسية.

O, bu sabah uyuyakaldı.

لقد نام أكثر من المعتاد هذا الصباح.

Sabah ikiye kadar konuştuk.

تحدثنا حتى الثانية صباحاً .

Tom ertesi sabah ayrıldı.

غادر توم في الصباح التالي.

Bu sabah yedide kalktım.

- استيقظت في السابعة هذا الصباح.
- استيقظت السابعة صباحاً.

Bu sabah onlar aç.

هُم جائعون هذا الصباح.

Bu sabah gündoğumu güzel.

شروق الشمس جميل هذا الصباح.

O, sabah sekizde kalktı.

نهض من النوم في الساعة الثامنة صباحاً.

Bu sabah hava soğuk.

الجو بارد هذا الصباح.

- O her sabah banyo yapar.
- O, her sabah banyo yapar.

يستحم كل صباح.

- Bu sabah alarmlı saatim çalmadı.
- Bu sabah çalar saatim çalmadı.

لم ترن ساعتي المنبهة هذا الصباح.

Bir mimarsanız sabah 10'da

تعلمون، كمعماري عند الساعة العاشرة صباحًا،

İnsanların pek çoğu sabah haberlerini

يشاهد العديد من الناس الأخبار كل صباح

Bunun sebebi okulun sabah olması

ذلك لأن المدرسة في الصباح

Neden bu sabah geç kaldın?

لماذا تأخرت هذا الصباح؟

Biz sabah saat dörtte kalktık.

استيقظنا في الرابعة صباحاً.

Bu sabah piyano çalıştın mı?

هل تدربت على عزف البيانو هذا الصباح؟

Bu sabah saat beşte uyandım.

استيقظت في الخامسة هذا الصباح.

Tom her sabah kahvaltı yapar.

توم يتناول الفطور كلّ يوم.

Bu sabah ne zaman kalktın?

متى استيقظت هذا الصباح؟

Bu sabah altıdan beri çalışıyorum.

أعمل منذ السادسة صباحاً.

Yarın sabah beni mutlaka ara.

احرص على أن تتصل بي صباح الغد.

Dün sabah bir gözleme yedim!

صباح أمس أكلتُ كعكة الوفل!

Tom bu sabah yorgun görünüyor.

يبدو توم متعبا هذا الصباح

Pekâlâ, sanırım sabah için  hazır sayılır.

‫حسناً، أعتقد أن هذه جاهزة بدرجة كبيرة‬ ‫للصباح.‬

Sabah olunca tüm avcılar onları görebilir.

‫نهارًا، ستكون مرئية لكل المفترسات.‬

Gösteri günü sabah erkenden arenaya gittim,

لذا بالطبع ذهبت إلى الساحة مبكرًا في صباح يوم العرض،

Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.

عندما كنتُ في الثانويّة، استيقظتُ السادسةَ كل صباح.

Ben genellikle her sabah yürüyüş yaparım.

عادة ما أتمشى كل صباح.

Bu sabah ne zaman evinden ayrıldın?

متى غادرت منزلك صباح اليوم؟

Bu sabah kapınıza bir not bıraktım.

تركت ملاحظة على بابك صباح اليوم.

Ben seni her sabah arıyor olacağım.

سأتصل بِكَ كُل صباح.

Bu sabah zaten kasap dükkânına gittim.

أنا بالفعل ذهبت إلى محل الجزار هذا الصباح.

Bu sabah 6:30'da kalktım.

استيقظت الساعة السادسة و النصف هذا الصباح.

Bu sabah uyandığımda yataktan kalkmak istemedim.

عندما استيقظت هذا الصباح لم أرد القيام عن السرير.

Sami mahalleye sabah gazetesini teslim ediyor.

- يوزّع سامي الجريدة الصّباحيّة في الحيّ.
- سامي يوزع الجريدة صباحا في الحي.

- O her sabah yürümeyi kural olarak benimsemiştir.
- O, her sabah bir yürüyüşü kural olarak benimsemiştir.

هو لديه عادة أن يمشي كل صباح.

- Ben kedimi her sabah ve her akşam beslerim.
- Kedimi her sabah ve her gece besliyorum.

أطعم قطتي كل صباح وكل مساء.

Her sabah yatağınızdan kalktığınızda deneyimi yatağınızda bırakın.

كل صباح انهضوا وحاولوا ترك السرير.

Pazar günü sabah 9 'da Bugs Bunny

باغز باني في الساعة 9 صباحًا يوم الأحد

Horozu çok olan köyde sabah geç olur.

من كثرة الملاحين غرقت السفينة.

Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.

عادةً ما يفطر جدي عند السادسة.

O her sabah bir bardak su içer.

إنه يشرب كأساً من الماء كل صباح.

Fadıl evinden sabah saat 10'da ayrıldı.

غادر فاضل منزله في العاشرة صباحا.

Bu sabah sahilde Sami ve Leyla'yı gördüm.

رأيت سامي و ليلى في الشّاطئ هذا الصّباح.

Sami sabah namazına kalkmak için alarm kurdu.

ضبط سامي منبّهه كي يستيقظ لصلاة الفجر.

Sabırsızlanarak sabah uyanıp yatağından kalkmaz öyle değil mi?

ليبدو متجاهلاً، غير كفؤ، متطفلاً، أو سلبياً، أليس كذلك؟

Görüş mesafesi ince tabakalı sabah sisiyle zorlaşmış durumda.

تعذرت الرؤية بسبب الضباب

Durgun sabah havası şarkılarını ağaçtan ağaca, uzaklara taşır.

‫يحمل هواء الصباح الراكد أغانيها‬ ‫عبر الظلال.‬

3 yıl kadar sabah çalar saat adında bir

مكالمة تنبيه لمدة 3 سنوات في الصباح

“Mareşal bu sabah namus sahasında aldığı yaralardan öldü.

"مات المشير هذا الصباح متأثراً بالجروح التي أصيب بها في ميدان الشرف.

Sabah saat 10.00 civarında bacağından kabukla vuruldu parça.

وفي حوالي الساعة العاشرة صباحاً أصيب بقذيفة في ساقه فتات.

Tom bana her sabah otuz şınav çektiğini söyledi.

أخبرني توم أنه يقوم بتمارين الضغط بعدد 30 مرة كل صباح

Yarın sabah, onlar Şakira'nın konseri için biletler satıyor.

في صباح الغد, هم سوف يشترون تذاكر لحفلة شاكيرا.

Halkalı foklar sabah güneşinde dinlenmek için kendilerini yüzeye atar.

‫تخرج الفقمات الحلقية‬ ‫للاستراحة تحت ضوء النهار.‬

O her sabah annesinin mutfakta kahvaltı hazırlamasına yardım eder.

تساعد أمها كل صباح في المطبخ لإعداد الفطور.

Şimdi güzel bir uyku çekelim ve araştırmamıza sabah devam edelim.

‫لنحصل على قسط من النوم ‬ ‫ونواصل بحثنا في الصباح.‬

Ertesi sabah Hanno Rhone'u geçmesi için dumanla Hannibal'e sinyal verdi.

في وقت مبكر من صباح اليوم التالي، استخدم حانون الدخان للإشارة إلى حنبعل لبدء عبور نهر الرون

Ertesi sabah General Osten-Sacken'in üzerine yürüdü Montmirail yakın kuvvet.

في صباح اليوم التالي سار على الجنرال أوستن ساكن القوة بالقرب من Montmirail.

Ve sabahları yaşıyor ve şehrinizle boğulmuyorsanız sabah kahvenizi düşünmeyin çünkü

مدينتك لا تفكر بفنجان قهوتك الصباحي لان البن سينقرض كما هو

sabah kahvesinin kaderi daha iyi olmazdı. Dünyadaki kahve yetiştirme bölgelerinin

يعني اختفاء الشوكولا. ومصير قهوة الصباح لن يكون افضل اذا

Dördüncü sınıftan sekizinci sınıfa kadar tüm öğrenciler her sabah 30 dakika

ودعت طلابها من الصف الرابع إلى الثامن للحضور 30 دقيقة كل صباح،

Ama çok oyalanmasa iyi eder. Sürüsü, sabah trafiği başlamadan kasabadan ayrılmalı.

‫لكن عليها التحرّك.‬ ‫على قطيعها عبور البلدة‬ ‫قبل عودة زحام الصباح.‬

- Okul sabah 8:30 da başlar.
- Okul 8:30'da başlar.

- تبدأ المدرسة الساعة الثامنة و النصف.
- يبدأ الدوام الدراسي في الثامنة و النصف.

Sabah 10'dan önce otelden ayrılmalıyız, aksi halde Miami trenini kaçıracağız.

علينا مغادرة الفندق قبل الساعة العاشرة صباحاً و إلا لن نلحق بالقطار المتجه إلى ميامي.

- Her gün okula giderim.
- Her gün okula gidiyorum.
- Her sabah okula giderim.

أذهب إلى المدرسة كل صباح.