Translation of "Söz" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Söz" in a sentence and their arabic translations:

Söz veriyorum.

وأعدكم أن حياتكم

Bana söz verdin.

لقد وعدتني.

Söz veriyor musun?

- أتعدني؟
- أتعديني؟

Sana söz veriyorum.

أعدك بذلك

Ben söz veriyorum.

أنا أعدك

Ona söz verdim.

- وعدته.
- لقد وعدته.

- Söz veriyorum seni koruyacağım.
- Seni koruyacağıma söz veriyorum.

أعدك بأن أحميك.

Söz verdim, evlendiğim zaman

لذا نذرت أني عندما أتزوج،

Sadece hayatınız söz konusuysa.

‫فقط إن كانت حياتك على المحك.‬

Söz konusu vatan olduğunda

عندما يتعلق الأمر بالوطن

Söz gümüşse, sükut altındır.

إذا كان الكلام من فضة فالسكوت من ذهب.

Bana çocukluğundan söz et.

أخبرني عن طفولتك.

Söz gümüşse, sukut altındır.

إذا كان الكلام من فضة فالسكوت من ذهب.

Bir söz verdin, Jamal.

لقد وعدت يا جمال.

Söz veriyorum cevap vermekte zorlanmayacaksınız.

وأعدكم بأنكم ستستطيعون بالإجابة عليها.

Bir icattan söz etmek istiyorum.

فيما ندعوه الابتكار.

Sigara içmeyi bırakacağıma söz veriyorum.

أقطع وعدا بأني سأترك التدخين.

Yaz gelmeden döneceğine söz verdin

وعدتني أن تعود قبل الصيف.

Tom'a orada olacağıma söz verdim.

لقد وعدت توم بأن أكون هناك.

Onlarla ilgileneceğine bana söz verdin.

وعدتني أن تبحث عنهم.

Öncelikle şık aracım hakkında birkaç söz.

أولاً، سأحدثكم عن عجلاتي الفاخرة.

Söz dağarcığını oluşturduktan sonra cümlelere geçtim.

بعد بناء المفردات انتقلت إلى الجمل.

Iki metrelik bir artıştan söz edebiliriz.

فقد يؤدي ذلك إلى ارتفاع قيمته متران،

Hint parsı söz konusu olduğunda yaralanırsınız.

‫في حالة الفهد الهندي،‬ ‫فإنك ستتأذى.‬

O, onunla evlenmek için söz verdi.

وعد بأن يتزوجها.

O yapmaya söz verdiği şeyi yaptı.

لقد فعل ما وعد ان يقوم به

Söz veriyorum. Tekrar onu asla yapmayacağım.

أنا أعد, لن أفعلها مجدداً.

O, bana dörtte geleceğine söz verdi.

لقد وعدني أنه سيأتي على الساعة الرابعة.

O, tekrar geç kalmamaya söz verdi.

هي وعدت بأن لاتتأخر مرة اخرى.

Yarın daha iyi hissedeceksin, söz veriyorum.

ستشعر بتحسّن غدا، أعدك بذلك.

Jim tekrar gelmeyeceğine bana söz verdi.

وعدني جيم أنه لن يعود.

Söz veriyorum, kapatırsanız korkutucu bir şey olmayacak.

أعدكم بأنه لن يحدث شيء مخيف إن أغمضتم أعينكم.

Söz konusu grevler, artık seçenek olmaktan çıkacaklar

وأن لا يصبح الخروج متاحًا،

Bu sadece ilericiler için söz konusu değil,

ولا تكون فقط في اتجاه ما هو متقدم

Ama bu konudan bana hiç söz etmedin!

لكنك لم تخبرني عن هذا قط!

Sana söylersem bana kızmayacağına dair söz ver.

عدني أنك لن تغضب إن قلت لك.

Tom kimseye söylemeyeceğine dair Mary'ye söz verdi.

توم وعد ماري أنه لن يخبر أحدا بالأمر.

Beyzboldan ve karnelerden övünerek söz ettikleri bir yer.

وحيث كانوا يتفاخرون بأهداف البيسبول والتقارير المدرسية.

Tom saat 2.30'da burada olacağına söz verdi.

وعدني توم بأنّه سيكون هنا عند 2:30.

En azından iş dışında olan şeyler söz konusu olduğunda.

هذا الأمر متعلق بما يحدث خارج العمل على الأقل.

Hani bir söz vardır ya toprak oldu gitti diye

هناك كلمة أو اختفت الأرض

Napolyon'u demir bir kafeste Paris'e geri getireceğine söz verdi .

نابليون إلى باريس في قفص حديدي.

Baylar, karşılamada birkaç söz söylemem için bana izin verin.

أيها السادة، اسمحوا لي أن أحييكم.

Sen bana yalnızca bir şey için söz vermek zorundasın.

- أنتً عليكَ فقط أن تعدُني بشيء واحد.
- أنتِ عليكِ فقط أن تعِديني بشيء واحد.

Tom saat 2.30'dan önce burada olacağına söz verdi.

وعدني توم بأنّه سيكون هنا قبل 2:30.

- Konuşma gümüştür ama susma altındır.
- Söz gümüşse sükût altındır.

- الكلام فضة، لكن الصمت ذهب.
- إذا الكلام من فضة، فالسكوت من ذهب.

Bu sekiz ekibin hataları konuşmak söz konusu olduğunda diğerlerine kıyasla

لقد وجد بأن هذه الأقسام، كل الثمانية، كانوا مختلفين كليّاً

Eğer biz şimdilerde yaşıyorsak geçmiş ve gelecek kavramından söz edemeyiz

إذا كنا نعيش الآن ، فلا يمكننا الحديث عن الماضي والمستقبل.

Beni düşündüren şey, Vikingler söz konusu olduğunda onları öldürebilirsin ve

ما يجعلني أفكر هو أنه عندما يتعلق الأمر بالفايكنج ، يمكنك قتلهم ، والتحدث

Söz kalpten çıkarsa kalbe kadar gider, dilden çıkarsa kulağı aşamaz.

إذا خرجت الكلمة من القلب دخلت في القلب و إذا خرجت من اللسان لم تتجاوز الاذن.

Kusursuz bir karar verdiğinizi gerçekten bildiğinize dair size bir söz veremem

لا أستطيع ان أعدك أنك حقاً ستعرف أنك اتخذت القرار الصائب،

Fakat söz konusu ötanazi olunca doktor ve ekibi de olumsuz etkilenir.

لكن القتل الرحيم كذلك له آثارٌ سلبيةٌ على الطبيب والطاقم الطبي.

Ama sadece yakın arkadaşlarının ve müttefiklerinin bu orana erişimi söz konusu

لكن فقط الأصدقاء والموالون هم من يحصلون على هذا السعر

- Kelimeler konusunda ne yapacağımı bilmiyorum.
- Ne diyeceğimi bilemiyorum.
- Söyleyecek söz bulamıyorum.

لا أعرف ماذا أقول.

Ve söz verdiği gibi, Gnaeus müttefiklerini gelecek aylarda savunması için garnizonlar görevlendiriyor.

وكما وعد، فصل غنويس الحاميات للدفاع عن حلفائه خلال الأشهر المقبلة

Maduro'nun bu oylamasında, Venezüellalılar meclisin var olup olmaması hakkında bir söz sahibi değildi

بانتخابات مادورور الأخيرة لم يكن للفنزوليين رأي بشأن وجود المجلس

Ihtiyaç duyar . Kuşkusuz, farklı alanlarda uzmanlaşan ve her planda söz sahibi olanların yanı sıra

المطورين والمحاسبين. وبالتأكيد الموفرين لرأس المال بالاضافة

Açık bir savaşa zorlayamayacak halde olan Hannibal için Arretium'a yapılacak bir saldırı söz konusu değil.

غير قادر على شن معركة مفتوحة، بالنسبة لحنبعل الهجوم على أرسيتيوم أمر غير وارد