Translation of "Birden" in Arabic

0.013 sec.

Examples of using "Birden" in a sentence and their arabic translations:

Birden çekiveriyordu.

‫فقد تقلبها جانبًا.‬

- Birden ona kadar sayın.
- Birden ona kadar say.

عد من واحد إلى عشرة.

Birden pervasız mı oluveriyorlar

هل فجأة يصيرون طائشين،

Meclisteki 4 partiye birden

إلى 4 أحزاب في البرلمان

Değil, birden fazla dalga gelecek.

لا، ليست كذلك إنها أكثر من موجة واحدة

Birden gazetelerde şu manşet atıldı

فجأة تم وضع العنوان في الصحف

Akılma birden İbrahim Müteferrika geldi

جاءت المخابرات لإبراهيم موتيفريكا

O, birden ona kadar sayabilir.

يمكنها ان تَعُدَّ من الواحد إلى العشرة.

Birden yok olsam, bundan mutlu olurdum.

سأكون سعيدة لو أنني اختفيت من الوجود.

Birden daha keşifçi bir hâl almadık.

لم نصبح بشكل جذري أكثر ابتكاراً.

birden fillerin göç yolu üzerinde bitiverdi.

‫ظهرت هذه البلدة في طريق هجرة الفيلة.‬

Ve sonra çat diye birden kayboldu.

‫وفي لمح البصر،‬ ‫اختفت.‬

Fakat dolunay varken bile... ...talih birden dönebilir.

‫لكن حتى والبدر ساطع،‬ ‫يمكن للحظوظ أن تتبدل.‬

NASA gece gökyüzünün birden fazla fotoğrafını çekiyor

ناسا تلتقط صورًا متعددة لسماء الليل

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ve birden dedi ki,

بدأت بالنحيب وفوراً قالت:

Aman Allah'ım birden Karun'un hazinesiyle göz göze geliyor

يا إلهي ، جاء فجأة للعين مع كنز كارون

Ve birden o an geldi. Elimi birazcık uzattım.

‫ثم حدث الأمر فحسب.‬ ‫مددت يدي قليلًا.‬

Ülkede birden, Sünni ve Şii gruplar peyda oldu.

الميليشيات السنية و الشيعية بدأت بالانتشار في البلد

Ve asistan birden Albert Einstein'a baktı ve dedi ki

وفجأة، نظر المساعد إلى أينشتاين وقال:

Neyse ki başarıya ulaşmak için birden fazla yol var

‫لحسن الحظ أن هناك مسارات عديدة ‬ ‫يمكننا أن نسلكها لننجح‬

Sahip olduğumuz sınırlı zamanda üçünü birden yakalama şansımız var.

‫هناك فرصة في الإمساك بالأنواع الثلاثة‬ ‫في الوقت المحدود الذي نملكه.‬

Davout'un 26.000 adamı ikiye birden fazla olasılıkla karşı karşıya kaldı.

واجه رجال دافوت البالغ عددهم 26000 رجلاً احتمالات أكثر من اثنين إلى واحد.

Birkaç saat süren yoğun dövüşlerde, birden fazla kez el değiştirdi.

في عدة ساعات من القتال العنيف ، المعقل تغير اليدين أكثر من مرة.

Yörüngede birden çok yer çekimi ve etki alanına maruz kalmıştır üstelik

وقد تعرضت للعديد من مناطق الجاذبية والصدمات في المدار

Birden tekrar fotoğraf ve film çekmek için enerjim olduğunu fark ettim.

‫وأدركت فجأةً أن لديّ طاقة للالتقاط الصور‬ ‫وتصوير الأفلام مجددًا.‬

Bu esnada, merkezde Romalılar birden fazla düşman gemisine mandallanmış vaziyette karmaşa gittikçe artıyor.

في هذه الأثناء، انتشر القتال الفوضوي في الوسط بينما استولى الرومان على العديد من سفن العدو

Asya'nın hayatta kalan birkaç büyük maymunundan biri, birden Scourfield ve rehberine dal fırlatmaya başladı.

‫فجأة، بدأ واحد من أضخم قرود "آسيا" الناجين‬ ‫برمي الأغصان على "سكاورفيلد" ومرشده.‬